Türkiye'nin yeni düzeni için toplanan verilere bakalım.
OECD'nin 2019 yılında yayınladığı raporun 165. sayfasındaki tabloya göre;
- Temel yeteneklerden (basic skills) mahrum insanlar Türkiye nüfusunun %39'unu oluşturuyor; bu oran bağnaz denilen Polonya'da %15, halkı aptal denilen ABD'de %14, bizi kıskanan Almanya'da %11, Japonya'da ise %4.
Değerlendirilen temel yetenekler;
- Okuma/yazma/anlama/konuşma yeteneği (literacy),
- Aritmetik (numeracy),
- Problem çözme (problem solving).
Yine aynı rapora göre well-rounded denilen temeli sağlam, eğitimli ve yüksek yetenekli nüfusun Türkiye'deki oranı ise sadece %3. Bu oran Polonya'da %19, ABD'de %26, Almanya'da %31, Japonya'da ise %37.
Kısacası hem yeteneksiz hem ilkesiz hem de temel değerlere uzak bir toplumdan ilerlemesini beklemek hayalcilik olur.
İşte bu nedenle böyle bir toplumda yadırganacağınıza, onlar gibi olmasa da “gibi” davranarak göze batmadan, sinirlerinizin elverdiği bir şekilde yaşamınızı devam ettirmenize yararlı olacak olan bir bilim dalından bahsedeceğim. Yok, hemen yine bilimden bahsedecek diye okumayı bırakmayın, bu sizin son bilimsel eğitiminiz olacağı için, eminim sonra bana dua edeceksiniz.!
Vereceğim bu kılavuz yaşantınızı değiştirecek ve sinirinizin geçtiğini, kilo almaya başladığınızı (şişmanlama değil, eski sağlığınıza dönüşten bahsediyorum) görecek ve rahatlayacaksınız.
1979’da sigara ve tütün şirketlerinin uyguladığı gizli bir talimat gün yüzüne çıkmıştı. 1969’da Brown & Williamson tütün şirketinin kaleme aldığı “Sigara ve Sağlık Önerileri” başlıklı bu yazıda, sigara karşıtı kampanyaların üstesinden gelmek için büyük tütün şirketlerinin uyguladığı taktiklerden söz ediliyordu. Buradaki önemli bölümlerden biri sigaranın kitlelere nasıl pazarlanması gerektiğini ele alıyordu: “Genel kamuoyunun kafasındaki olgusal gerçeklerle başa çıkmanın ve bu konuda çelişki yaratmanın en iyi yolu şüphe yaratmaktır.”
Bu bilgilerin ortaya çıkması üzerine Stanford Üniversitesi’nden bilim tarihçisi Robert Proctor tütün şirketlerinin uygulamaları ve sigara içmenin kansere yol açıp açmadığı konusunda kafa karışıklığı yaratma girişimlerini araştırmaya başladı. Proctor, tütün sanayinin, tüketicilerin sigaranın zararlarını öğrenmesini istemediğini ve sigara içmenin sağlık üzerindeki zararlı etkileri konusundaki gerçekleri bulandırmak için milyarlar harcadıklarını ortaya koydu.
Proctor, kasıtlı olarak cehalet yayma konusunun incelenmesini “Agnotoloji” olarak adlandırdı. Yani Agnotoloji, bilgisizlik bilimi demek. (BBC Future).
Bilgisizliği araştıran bir başka akademisyen Cornell Üniversitesi’nden David Dunning. Dunning, bilgisizliğin yayılmasında internetin rolüne vurgu yapıyor. Burada herkes kendi başına uzman kesilir ve kasıtlı olarak cehalet yaymak isteyen güçlü çıkar gruplarının avı haline gelebilir. Ancak Dunning insanların kendi sonuçlarını çıkarma yeteneğini yitirmesinden değil, bunun çok kolay hale gelmesinden yakınıyor ve yanlış algıları düzeltmenin yolunun başkalarına danışmaktan geçtiğini söylüyor. Bknz: Dunning/Kruger Sendromu.
Bu tanıtım ve bilgilendirmeden sonra sıra geldi reçeteyi sunmaya…!
Agnotoloji Uygulama Kılavuzu
1- Karşı tarafın doğru bilgi sahibi olmasını istemeyin;
Agnotoloji ‘de temel amaç karşı tarafın doğru ve sağlıklı bilgi elde etmesini istememektir. Yani öncelikle toplumun kafa karışıklığı ve yalan bilgi ile donanmasını istemeniz ve bu yolda azimle ilerleyerek yeni ve asılsız, yararsız hatta komik yalanlar uydurmanız gerekecektir.
2- Çıkar elde etme amacı güdün;
Eğer yayacağınız bilgi saf ve doğru bilgiyse tek kaybınız karşı tarafın aydınlanması olacaktır. Çıkarlarınız için bıkmadan usanmadan cehalet yaymaya devam ederseniz bir gün istediğiniz sonucu ve çıkarı elde edersiniz.
3- Anlaşılamayan bir olgu bulun;
İşin en önemli kısmı burasıdır. Cehalet yaymak için öncelikle insanların kafasında yer etmiş, zaman zaman aklına takılan, (intrusive thought) vesvese kabilinden bir olgu bulmalı ve sık sık bu olgu üzerinden üzerlerine yürümelisiniz.
4- Dengeli tartışma zemini yaratın;
Bir konuyu sulandırmak için önce tartışma zemini yaratmalısınız. Konu ve soru ne kadar dengesiz olsa da cevabınız mutlaka dengeli olsun. Böylece tartıştıkça konu anlam ve önemini yitirecek ve kişiselleşmeye doğru gidip konu çarpıtılacaktır.
5- Kendi başınıza uzman olun;
En iyi ben bilirim diyecek bir özgüvene sahip olmalısınız. Dunning / Kruger Sendromunuzu geliştirmelisiniz. Psikoloji, biyoloji veya tıp bilme gerekliliği gibi kısıtlı bilimler sadece gerçek bilgiyle hareket edenleri bağlar. Unutmayın, siz menfaat için cehalet yayan bir ‘asılsız bilgi tüccarı’sınız.
6- Büyük resme bakmaya gerek duymayın;
Burası en kolay aşama. Asgari ücretle karnını doyurmaya çalışan, kredi kartına dokuz taksitle ev ihtiyaçlarını karşılayan, 120 ay vadeli krediyle ev sahibi olan, hafta sonu AVM’de boş gözlerle dolaşan ve çılgın projelerin ütopyasıyla tatmin olan bir toplum, büyük resme bakmaya gerek duymaz. İşsizliğe, yoksulluğa, cehalete, gelir dağılımındaki dengesizliğe, adalet sistemindeki çarpıklığa, rant için yok edilen doğal alanlar için kafa yormaz.
İşte bu kadar kolay. Bu adımları takip ederek artık siz de cehalet yayabilirsiniz.
Unutmayın, bilginin erişilebilir oluşu, erişildiği anlamına gelmez.
Cehalet, sadece bilginin yokluğu değil, politik ve kültürel mücadelelerin doğal bir ürünüdür.
Umuyoruz cehalet bilimi adımlarını doğru bir şekilde atmanıza bu kılavuz yararlı olmuştur.
Cehalet için taleplerin patlaması durumunda üniversitelerimiz, Agnotoloji Fakülteleri açmak zorunda kalabilir. Ayrıca şimdiye kadar böyle bir konuda tez ya da doktora tezi yazılmadığı için intihal (bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanması-fikir, düşünce, bulgu, bilgi ve teori çalmak) artık bir tür sahtekârlık ve hırsızlık olarak değil, Amerikan tipi A, B, C, D, E ve F sistemi ile değerlendirilecek ve geçmiş çalışmalar da dahil edilerek eskide kalmış başarılı intihaller de gün ışığına çıkarılacaktır. Böylece yakın geçmişimize ne kadar değer verdiğimiz de anlaşılacaktır.
Artık CV (curriculum vitae) şablonlarına “Yapılan İntihaller” başlığı eklenmiş olacak ve intihaller sonucu alınmış derecelere göre (A, B, C… vs) ne kadar çok tez okumuş oldukları da böylece gün yüzüne çıkacaktır.
Şu an Agnotoloji’ de emekleme dönemlerini yaşayan televizyonlar, maalesef ancak 10-15 kişi ile 5-7 değişik program yapabilmekte ve hep bu kişilerin hemen her konuda misafir ya da bazen de kadrolu oldukları için fikir yürütmeleri, Agnotoloji yaratmaları için yeterli zamanları olmadığından doyurucu olmamakta, çoğu zaman da sıkıcı bulunarak (kendini tekrar etmekten dolayı) izlenme sayıları düşmektedir. Üniversitelerimizde kurulacak böyle bir bölüm, Agnotoloji için yeni ve taze bir kan olacağı açıktır. Böylece genç beyinler ile Agnotoloji yaratmak ve geniş kitlelere ulaşmak daha da kolaylaşacak ve yaygınlaşacaktır.
Büyüklerimiz zamanında çok anlamlı sözler söylemiş ama çoğumuz bu sözleri anlamak istemediğimizden, bu durumlara düşmüşüz. Bunların başında gelen en çarpıcı söz, 16 Ağustos 2002’de Hasan Pulur’un Cumhuriyet Gazetesindeki Türk Tipi Siyaset yazısından alınmadır;
Necati Aksoy’un bir sözünü not etmiştik:
"Düşünmeyen, okumayan, üretmeyen bir toplumuz."
Düşünmenin, okumanın, üretmenin ne gereği var.”
Hani Haldun Taner’in bir lafı vardır:
"Düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür
Büyüklerimiz her şeyi bizden daha iyi düşünür" diye.
Başkaları da bizim adımıza düşünürler, bizim adımıza okur, bizim adımıza üretirler.
Ziya Paşa, yüz küsur yıl önce söylemiş:
"Milyonla çalan mesned - i izzette ser - efraz,
Birkaç kuruşu mürtekibin, cayi kürektir."
Yani, "Milyonla çalan başımızın tacıdır, birkaç kuruş çalan ise kürek mahkumudur."
İnanmayan gider asliye ceza veya ağır ceza mahkemelerine bakar, kaç memur, kaç paralık zimmetten, ihtilastan yargılanıyor, görür.
Necati Aksoy, Haldun Taner, Ziya Paşa ve Hasan Pulur, sözü dinlenecek ADAM listesinde yerlerini almış kişilerdir ve bizim de onları dinlememiz gerekir.
Bu arada Uluslararası Havalimanı olmayan yerlerde, ya da Uluslararası Havalimanı olan ama bu havalimanına yolcu sıfatı dışında öğretmen ve öğrencilerin girmeden mezun verdiği SHYO’ların, yavaş yavaş Agnotoloji eğitimine geçiş planlama aşamasında olduklarına inanıyorum. Düşünün İngilizce yazılmış bir GOM (Yer İşletme Elkitabı) içerisinde nasıl bir talimatın olduğundan habersiz değişik şirketlere hizmet verilmesi, Havacılık dilinden habersiz bir Sivil Havacılık Eğitimi, hele yüzme bilme şartı olmayan Kabin Memuru adaylığı, beni bu açıdan umutlandırmaktadır.
Görülmektedir ki Agnotoloji’ye geçiş başlamıştır. Tek eksiğimiz bu bilimin henüz resmiyet kazanmamış olmasıdır. Umarım çok yakında o da olur inşallah.
Agnostiae rara.- Bilimsel Cehalet az bulunur.
Servet BASOL - Scientia Agnostiae Lectoris
Yorumlar