“Yanılırsam çık karşıma” diye bir şarkı var. Ben yanıldım. Karşıma da çıkabilecek cesur da göremiyorum. Zira kendi maharetleri ile değil, verilenle yetinenlerin kendi yönetim anlayışları olmadıklarını bilmem gerekirdi. Geçmişten örnek alacaklarını düşünmem de yersizmiş.
Ahmet Bolat için süre bekledik diyebiliriz. Zira çiçeği burnunda bir adamı eleştirmek yerine, ona şans verip ne yapıp-yapamayacağına bakmak gerekirdi. Bu minvalde düşünüp hem gelmiş olduğu makamın çalışanların nezdinde verdiği huzuru bozmamak hem de bu enerji ile THY’yi kucaklaması gerektiği hissiyatını ona vermek gerekirdi.
Toptan “istemezük” algısı yerine “bakıp görelim” sağduyusu daha elzem idi. Kümülatif olarak herkes tek odak noktası doğru yönetilen, dünya çapında bir THY bayrağının dalgalanması idi.
Velhasıl aynı düşüncelerle hareket ederek THY açısından yorumladık birçok konuyu. Aslında daha göreve gelir gelmez yapılan ilk genel kurulda vermişti işareti. Ben salağa yatıp bazı söylemleri kulak arkası ederken, geleceğe ayna tutan söylemleri de cebime koymuştum.
Bir hukuk garabetinden bahsederken bile içeriğinden bihaber kişilere belki tebessüm ettirmiş olabilir ama dünya durdukça, ahiret gerçeği var oldukça o kanayan yaranın kapanmayacağını bende bilirim o da bilir. Ta ki helallik alınana dek.
Tabi bu Ahmet Bey ile benim aramda olan bir diyalog.
Ama asıl mesele çalışanlara, hakkı yenilenlere, kayırılanlara, torpillilere bakmak gerek.
Sondan başlarsak Maliye Bakanı Nurettin Nebati yeğeninin atanması olayı.
Bu kardeşimizi tanımam, görmüşlüğüm-görüşmüşlüğüm yok. Başarılıdır, başarısızdır bilemem. Bildiğim şu ki uzun zamandır THY’de çalışıyor ve asaleten atandığı makama vekaleten başkanlık ediyor.
Şimdi mesele şu. Nurettin Nebati’nin yeğenini bile bile ateşe attınız. Zamanlama, atama hepsi yanlış.
Doğru olan tek şey var, Ahmet Bolat şirketi ya idare edemiyor ya güdümden çıkamıyor ya da arka plandaki yönetim kurulu başkanının söylediklerini uygulayıcı pozisyonda.
Şimdi en başından beri çok kez olumlu yazılar yazmış bir havacılık takipçisi olarak bugün neden bunları yazıyorumun altında çapan arayanlar çıkacaktır ama ne ilk ne de son olacaktır.
Ahmet Bolat, göreve ilk geldiği gün daha ismi açıklanmadan söylediği şey “şirketi koruyalım” lafıdır. Doğru, şirket korunmalı.
Peki, çalışanları kim koruyacak.
Size atılan maillere vermiş olduğunuz olumlu cevapların neticelenmemesini nereye koyacağız.
Onca hakkı yenilmiş, işten atılmış, bir nevi hayatları gasp edilmiş insanlara vermiş olduğunuz umutların gerçekleşmemesi de bir gasp değil midir?
Halen beklemekte olan pilot adayları kardeşlerimize vermiş olduğunuz “Komisyon kurduk çalışıyor” sözleri hangi tarihte çalışmalarını sonlandırıp, insanların haklarını iade etmesini sağlayacak.
Güzellemelerle, insanlara umut vermelerle hangi sorunun üstesinden gelip, hangi çalışana güven vereceksiniz.
Yaptığınız tek güzel şey var. O da çalışanlar üzerinde kurulan baskının bir nebze olsun hafiflemesidir. Uçtuğumuz uçaklarda bunu görebiliyoruz.
Bu durum size tek başına başarı getirmez. Milletin bilmediği çok şey var. Gizli kalmış CV’lerden tutun da sabıkalı yöneticilere kadar bir dolu konu var. Bütün bunların çözüm odağında da siz varsınız. Zaman sizin için de ilerliyor.
THY birilerinin çiftliği olmuştu, umarım sizin de bağ eviniz olmaz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (160)