İstanbul Havalimanı ile ilgili herhangi bir olumsuzluğu sadece kendinize ait sosyal medya hesabından paylaşınca hemen tepki yağıyor. Anladım ki her türlü pislik muteber olsun, bu pisliklere göz yumanların veya dikkatli olmayanların yanına kar kalsın, bunları dile getiren bizler de ülke düşmanı olalım.
İnanın bu hale geldik. Nasıl insanlar olduk biz anlayamıyorum. Anlamak da istemiyorum.
Durun bir örnek vereyim size. Geçen hafta üst üste İstanbul Havalimanı yemekhanelerinden görüntüler geldi. Biri salyangoz diğeri kurt ve yemekhane içinde cirit atan fareler. Üstelik bir noktadan da değil, farklı farklı noktalarda.
Bizim görevimiz nedir? Bunları yazıp ilgili şirketin daha dikkatli olmasını, hele hele gıda ürünlerindeki hijyenik kurallara harfiyen uyulmasını sağlamak.
Salyangozdan bahsediyoruz, küçük bir böcekten değil. AHA adlı yemek şirketinin elemanları koca salyangozu göremiyorsa o işi yapmasınlar. Yok efendim o salata yapıldıktan sonra salyangoz ortaya çıktıysa hangi hormon ile beslenip oraya getirildi onun da cevabını yine AHA vermeli.
Peki, kurt ne ola salatanın içinde!
Bütün bunları bir kenara bırakalım da asıl konuşulması gerekeni konuşalım.
Mesele ne biliyor musunuz? İnsanların kalbi kirlenmiş, kalbi sadece nema ile mamaya kilitlenmiş. Niye böyle söylüyorum biliyor musunuz? Adamın biri sosyal medya mesajımın altına şunu yazıyor. Diyor ki, İstanbul Havalimanı’ndan nemalanamadığınız için kötülüyorsunuz.
Bre gafil arkadaşım ben yazmasam sana küflenmiş peynir, bozuk tavuk, bırak canlısını ölmüş salyangoz bulunan salata yedirecekler. Teşekkür etmen gerekirken, salyangozlu salata yemek istemediğini söylemen gerekirken kalbindeki nema aşkını ortaya koyuyorsun.
Allah kalbini temizlesin kardeşim. Salatada salyangozu nemaya bağladın ya başka da söze gerek yok. Allah nemanı da mamanı da bol etsin. Haramla yediğin lokma helal olarak karşına çıkacak sanma.
Değerli okurlar, İstanbul Havalimanı bizim için artık prestij meselesidir. Bir tarihi yok ederek başka tarih yazmak üzere yapılmış olan bu havalimanı dünyaya açılan kapımız olmuştur. Hani hep “dünya bizi kıskanıyor” diyoruz ya. İşte oraya dem vuruyorum ben, işte oradan çekiniyorum ben.
Düşünsenize yabancı birinin önüne kocaman salyangozlu salata götürdüğünüzü, düşünsenize fareli bir ortamda birini ağırladığınızı.
Bunları önlemeye çalışıyoruz, dikkatli olmalarını sağlıyoruz. Bakın ne olmuş? İGA’yı tebrik etmek lazım. Benim sosyal medyadan paylaştıklarımı takip ediyorlar. Başka bir takipçimin “Ali Bey burası IGA F PR’ı. Buradan yaklaşık 7 veya 8 gün önce bir işçi yürüme bantlarının üzerine düştü, hiçbir havacılık sitesinde olaya yer verilmedi” şeklindeki paylaşımına anında cevap vererek hassasiyetini ortaya koydu. Dedi ki İGA; “Değerli misafirimiz, konu hakkında gerekli araştırma ve tespitlerin yapılması adına iletişim bilgileriniz özel mesaj aracılığıyla paylaşmanızı rica ederiz”.
Burada ciddiyet var. Ancak bu paylaşımı yapan değerli takipçim şunu bilmeli ki bur tür hadiseleri bizden başkası yazamaz. Bu dün de böyle idi bugün de böyle yarın da böyle olacaktır.
Yapmamız gereken bu ülkede başkalarının niyet okuyuculuğunu bırakıp gerçeklerle yaşamayı yeniden tesis etmektir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (43)