‘İki pistin yan yana olması şirketler için iyi olmadı. Taksi süreleri arttı. Bu da uçuş başına 400 dolar daha fazla maliyet artışına neden oldu bizim için. Eğer pistin biri terminalin doğu tarafına yapılmış olsaydı taksi süreleri yarı yarıya azalacaktı’. ( Atlasglobal Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy )
Murat Ersoy yukarıdaki açıklamaları kendisiyle yaptığım röportajda yapmıştı. İstanbul Havalimanı’na taşınmadan 20 gün kadar sonraydı.
Atlasglobal Havayolları Türkiye’nin gerçekten en kaliteli havayolu şirketlerinden biri. Yolcularına verdiği hizmet, o hizmetin takibi ve kaliteli sunuşu beni gerçekten etkileyen özellikleriydi. Şirket içinde ne olup bittiğini bilemeyiz elbette ama yolcularına yönelik verdiği hizmet tartışılmazdı.
Gelinen noktada ne oldu peki? Uçuşlarını durdurmak zorunda kaldı. Çok üzücü bir gelişmeydi bu. Herkesi şaşırttı bu açıklama. 21 Aralık’a kadar durdurulduğu belirtildi ama önümüzdeki süreçte ne olup biteceğini hep beraber göreceğiz.
Atlasglobal’in uçuşlarını durdurması sürpriz gibi görünse de aslında birçok etken süreci buraya kadar sürükledi. Gücü olan ayakta kaldı, bazıları da daha fazla mücadele edemedi.
Atlasglobal’in açıklamasında politik davranılmadığını ve gerçekçi ifadelere yer verildiğini söyleyebiliriz. 2015-2016 yıllarında ülkemizde yaşanan terör saldırıları ve hain darbe girişiminin havacılık sektöründe büyük yaralar oluşturduğunu ve sonrasındaki döviz artışının yanı sıra yeni havalimanındaki maliyetlerin yüksekliği nedeniyle bu duruma gelindiği açıklandı Atlasglobal tarafından. Bu açıklamaya bakacak olursak kimse ‘yok onlar bu duruma neden olmaz’ diyemez.
Havacılık sektörü aslında kırılgan yapıya sahip bir bileşen. Yakıt fiyatı artar şirketler etkilenir, döviz artar şirketler sarsılır, terör olayları yaşanır yolcu sayın düşer…
Yıllar önce Pegasus Havayolları sahibi Ali Sabancı ‘3.5 şirket kalacak’ açıklaması yaptığında o dönem epey gündem olmuştu. Kimi kızmış kimisi de alay etmişti. Gelinen noktada çok da haksız çıkmadığı ortaya çıkıyor.
Aslında bazı gerçekleri görmezden gelmek sonraki dönemlerde yaşanması muhtemel olumsuzlukların üzerini kapatmak demek.
THY’nin özellikle 2007 yılından sonra kontrolsüz bir şekilde büyümesinin özel şirketleri nasıl zor duruma soktuğunu, havalimanlarındaki yap-işlet-devret sisteminin maliyet artışına neden olduğunu ve İstanbul Havalimanı ile bunun artık zirve yaptığını görmemiz lazım.
Devletin havacılık otoriteleri THY’yi kayırıp diğer şirketlerin taleplerini ve haykırışlarını duymazdan gelmesi böyle sonuçlar doğuracaktı elbette.
Özel şirketler dış etkenlerle uğraşmanın yollarını ararken aynı yere; yani havacılık sektörüne hizmet etmesi gereken havalimanları özel havayollarını nasıl böyle zorda bırakabiliyor anlam vermek imkansız.
Yazının başındaki paragraf hem Atlasglobal’in mevcut durumunun hem de benim anlatmak istediklerimin özeti aslında. İstanbul Havalimanı’na geçiş ile birlikte THY de dahil olmak üzere tüm şirketler çok büyük bir yükün altına girdi.
Ben o yazıyı yazdığımda, uçuş başına 400 dolarlık ek maliyetin tüm şirketleri ele aldığınızda günde 500 bin dolara mal olduğunu söylemiştim. Bu sadece taksi sürelerinin uzun olmasıyla ilgili olan kısımdı. Ya diğer kalemler…
İşin bir de lojistik tarafı var.
Havalimanına indiniz döviz bozduracaksınız dışarıdaki kurla arasında çok ciddi fark var. Araba kiralayacaksınız fiyatlar uçuk, bir tane sandviç alacaksınız inanılmaz pahalı. Peki kiralayan şirketler bunu keyfi mi yapıyor? Belki onu yapan da vardır bilemem ama asıl sebep kiraların fahiş olması.
İşletmeci firma harcadığını kısa sürede toparlamak için böyle bir yöntem izliyor. Peki kim eziliyor, gücü sınırlı olan şirketler eziliyor. Temelde mağdur olan da vatandaş oluyor. Neden? Çünkü şirketlerin rekabeti azaldıkça vatandaşa sunulan hizmet el yakıyor.
Maliyetleri artan şirket önce kapasite daraltıyor, o da yetmezse bayrağı çekiyor. Yalnız kalan ne yapıyor peki; Bana muhtaçsın mantığıyla kendi açısından kâr hesabı yapıyor.
Bunun kimseye bir faydası yok. Durum gerçekten iç açıcı değil. Atlasglobal’in bu durumu kimseyi sevindirmesin, çünkü durum böyle devam ederse işin içinden çıkılmaz hale gelecek.
THY’nin artan maliyetleri karşılamak için hangi yolları seçtiğini AirportHaber’de okudunuz. TGS deseniz bazı ofislerini ve operasyon merkezlerini boşaltmak zorunda kaldı. Onur Air zaten operasyonunu dışarıdan yürütüyor. Atlasglobal’in durumu ortada.
E ne olacak peki koca meydan sadece THY’ye mi kalacak? Ki THY de zaten kısmen bu durumdan şikâyetçi.
Çok geç olmadan önlem alınmalı ve yeni şirketlerin benzer durumlara düşmesi beklenmemeli.
İstanbul Havalimanı’nın şirketlerin üzerinde büyük mali yük oluşturan sistemi yeniden ele alınmalı ve acil olarak çözüm bulunmalı. Türkiye’de havacılık sektörünün 2003’ten sonra parmakla gösterilen hali böyle giderse kısa sürede yerini buhrana bırakacak. Buna izin verilmemeli.
Murat Ersoy’un İstanbul Havalimanı’ndaki maliyet artışına yönelik yaptığı açıklamaları yazdığım yazıyı okumak için TIKLAYINIZ…
Yorumlar Tüm Yorumlar (12)