25 Mart 2019, Pazartesi
Fatih AKDENİZ
Fatih AKDENİZ [email protected]

Atatürk Havalimanı…

1910’lu yıllar… Henüz bizim milli mücadelemizin yoğun olarak sürdüğü ve işgal girişimlerine elimizden geldiğince karşı koyduğumuz dönemler.

Balkan ve Trablusgarp savaşlarında uçakların gökyüzünde göründüğü ve bizim bu teknolojinin içinde olmadığımız zamanlardı 1910’lu yıllar. Sonrasında başlayan  1. Dünya savaşında iyice hissedildi uçakların büyük bir güç olduğu.

Atatürk de işte bu dönemlerde havacılığın önemini herkesten daha fazla idrak etmişti. Cumhuriyet’in ilanından sonra Meclis’te yaptığı bir konuşmada bu konuya dikkat de çekmişti. ‘Türkiye bir çok alanda olduğu gibi havacılıkta da yerini almalı’ ifadelerini kullanarak havacılığa ayrı bir parantez açmıştı.

Nitekim Atatürk’ün girişim ve teşvikleriyle 1926 yılında Kayseri’de ilk uçak fabrikamızı açmıştık. Yabancı ortaklı bu fabrikada bazen işler istenildiği gibi gitmese de bir çok uçağın üretimine imza atılmıştı.

Havacılık öngörü ve doğru planlama işidir. İşte o zamanlar Atatürk ile bu planlama tabiri caizse saat gibi işler haldeydi. Kendi uçağımızı yapıp şu sıralar belki de dünya sahnesinde yerimizi almıştık. Ama olmadı, Atatürk öldükten sonra sanki hiç havacılıkla ilgili bir yönlendirmesi yokmuşçasına çalışmalar zamanla durdu ve bu konuda da dışa bağımlı hale geldik.

İşte o yıllarda hızlı adımlar atarken bir de meydana ihtiyacımız vardı. 1912 yılında askeri amaçlı olarak Yeşilköy’de ilk askeri meydan hizmete girdi. İlerleyen yıllarda sivil hava ulaşımı iyice kendini gösterince burası artık ticari uçuşların yapıldığı bir meydan haline geldi. Ve ilk ticari uçuş İstanbul-Ankara ile 1933 yılında icra edildi.

Yapılan uluslar arası anlaşmalar, havacılık adına dünya üzerindeki gelişmeler bizim için büyük bir havalimanı yapılması mecburiyetini doğurdu. Bunun üzerine yine Yeşilköy’de 1949 yılında bir havalimanı inşaatı başladı. 1953 yılında da hizmete girdi.

Tek pist ile faaliyette olan Yeşilköy Havalimanı 1970’li yıllarda ikinci pistin inşasına başlayarak genişlemeye devam etti.

Tabi bu sırada havalimanında çeşitli büyütme çalışmaları devam etti. Terminal, otopark, hava trafik kontrol merkezi vs. (Bu detaylara internet ortamında ve ansiklopedilerinde ulaşmak mümkün)

1980’li yıllara gelindiğinde dış hatların önemi de arttı. 1983 yılında yeni dış hatlar terminali hizmete girerken 1985 yılında da havalimanının adı ‘Atatürk Havalimanı’ olarak değişmişti.

REKORLAR

* İspanyollar tarafından dünyanın en iyi 3. Havalimanı seçildi
* En fazla uzun menzilli güzergaha sahip havalimanı oldu
*Avrupa’nın en yoğun 4. Havalimanı oldu
*Günlük 1500 uçağın iniş-kalkış yapmasıyla kendi rekorunu kırdı
*2018 yılı itibariyle 68 milyon yolcu rakamına yaklaştı.
*Ve daha niceleri…

Atatürk Havalimanı bugüne kadar Türk Havacılığının en büyük gurur kaynağı olmuştur THY ile beraber. Bir tarihtir, bir gerçektir… Burada küçük bir araştırmayla ulaşılabilecek tüm detayları sıralayacak değilim.

Yaklaşık 13 yıldır burada çalışan biri olarak değişik bir duygu içerisindeyim. Buradan gitme nasıl bir duygudur bilmiyorum.

Ya 20 yılı 30 yılı aşkın bir süredir burada çalışanlar nasıl hissediyor acaba?

Eskiye takılıp kalmamak ve devamlı gelişmek gerek elbette. Ama alışkanlıklardan sıyrılmak ve unutmak o kadar da kolay olmasa gerek.

Burada olanların burayı özleyeceği kesin tabi ama yeni havalimanının adı Atatürk olsaydı belki de bu özlem biraz daha az hissedilir ve çok daha kolay adapte olurdu herkes…

İstanbul Havalimanı İnşallah yeni rekorların merkezi olur.

Atatürk Havalimanı İnşallah tarihiyle ve başarılarıyla havacılık adına ve tarih boyunca bir anıt olarak kalır…

Atatürk Havalimanı…

Yorumlar

Nurhappylife ~ 6 yıl önce
Elbette birakilan bir cok ani var ahl ama o anilarin arasinda ataturk ismini orada birakmak elbette en buyuk burukluk icimizde tasinirken umudumuzla gelmesini isterdik ulu onderimizin adini....

Yanıtla

Kalan karakter 1000
meraklı ~ 6 yıl önce
çok samimi, güzel ve bilgilendirici bir yazı. elinize sağlık...

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000