Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran Pegasus'un Trabzon kaza kayıtlarının ortaya çıkmasıyla ilgili kısa bir yazı yazmıştım.
Yazının başlığını ve genel içeriğini de TALPA'nın açıklamasına ayırmıştım. Eleştirinin en sertine kadar varım, yorumlardan da bunu görebilirsiniz zaten. Benim herhangi bir kompleksim yok. Ancak aşağılamaya ve hakarete yokum. Buradaki meseleyi önce anlamak gerek.
Benim tamamı pilotlardan oluşan bir derneğe akıl vermek haddim değil. Ancak yapılan açıklamadaki ifadeler yanlıştı. Ben havacılık uzmanı değilim ama 15 yıldır haber, röportaj, analiz, köşe... Ne ararsınız yazdım. Demek istediğim yazıdan anlarım ve bu yazıda sıkıntı vardı. Ben de bunu söyledim. Yayınlanan bültende 'kokpit kayıtları gerçek değildir'e getirilmiş. Peki öyle mi? Hayır değil. Demek ki burada bir ifade yanlışlığı var. Demek istediğim bu. Popülerite ile uzmanlığı birbirine karıştırmayalım.
ATATÜRK HAVALİMANI
Atatürk Havalimanı'nın son hali hafta içinde havadan çekilen fotoğraflarla epey gündeme geldi. Personeli, yolcusu, çalışanı çalışmayanı herkes üzerine yorum yaptı.
Ben de Atatürk Havalimanı'nda 12-13 yıl çalıştım. Alışanlar ve emeği olanlar için son hali üzücüydü.
Biliyorsunuz burada bir millet bahçesi projesi var. Atatürk Havalimanı'nda 1 pist hizmet vermeye devam ediyor. Ayrıca meydanda genel havacılık faaliyetleri de sürüyor. Yapılan çalışmalarda futbol, basketbol ve oyun alanları kurulmaya devam ediyor.
Ancak dünyanın en önemli metropollerinde çok sayıda havalimanı bulunur. Kaldı ki İstanbul, Avrupa'daki birçok şehirle kıyaslaması yapılamayacak kadar kalabalık ve hareketli bir şehir.
Benim şahsen tercihim Atatürk Havalimanı'nda faaliyetin devam etmesi yönünde olurdu. Yani yolcu taşımacalığı konusunda devam etmeliydi. Ancak bu ilk tercih edilmeyen seçenek oldu. Sonrasındaki tercihim ise buranın bir havacılık merkezi olması yönünde olabilirdi. Profesyonellerin yöneteceği ve bence ciddi bir açığın olduğu havacılık eğitim merkezi gibi bir yöntem seçilebilirdi. Özel üniversitelerin sürekli olarak bölüm açtığı ancak işe yarayaıp yaramadığı konusunda tartışmaların olduğu bir süreçte burası ilaç gibi gelebilirdi.
Devletin organizasyonuyla bu işte ciddi emeği olan insanların elinde gençlere yönelik çok güzel bir eğitim merkezi planlanabilirdi. Ancak bu da olmadı.
Millet bahçesi ve bir sosyal alana dönüştürülmesi tercih edildi. Atatürk Havalimanı'nın varlığı bizim ülkemiz havacılığı için bir tarih demek, değer demek. Keşke havacılığa bırakılan bir alan olsaydı.
Herkese emniyetli uçuşlar...
Yorumlar