Daha ilk başından beri endişem bu idi. Ve beni yeni sendikaya “karşı” gibi gösteren yazıları da o sebeple yazdım. Yazılarımda aşağılayıcı, yıkıcı, incitici sözler olabilir ama içeriği tamamen çalışanların zarar görmemesine yönelik mesajlar içeren sözlerle dolu idi.
Bugün geldiğimiz nokta ne kadar haklı olduğumu gösterir nitelikte. Hafta içi ardı ardına yapılan açıklamalar hiç ama hiç hoş değildi. Anlaşılan o ki THY’nin en üst tepesinin hazırlayıp “alın bunu sorumlu olduğunuz kişilere yayınlayın” emri ile hem kokpite hem de kabine gönderilen metazori bir dayatmadır.
Ha bu arada anlamadığım nokta şu; bu bildirileri uçuş işletmeden sorumlu genel müdür yardımcılığı neden göndermedi de kabin ile uçuş işletme başkanlığı adı altında aynı klavyede yazılmış yazıların güç gösterisi gibi gönderilmesini anlamak mümkün değil. Nerede genel müdür yardımcılığı makamı? Emir verme, keyif sürme, toplantı-toplantı gezme zamanı en önde benim, düşman yaratma zamanı başkanlar önde. Oh ne ala mualla.
Yazılan, yazdırılan bu yazılara külliyen karşıyım. Hiçbir insan kendisine yapılan baskı nedeniyle teslim olmaz, biat etmez. Etse de “etti” görünür.
Sorunları dinlemeden, hiçbir şeyden habersizmiş gibi davranılıp ben diyeyim mobbing altına almak, siz deyin tahakküm yolunu seçmek, bırakın üçüncü dünya ülkesini dikta rejimlerinin başvuracağı palyatif çözümden öteye geçemez.
Tepe yöneticilerinin, “Benim haberim yoktu” şeklindeki söylemlerine gülüp geçiyorum. “FTL, FTL” diye diye milletin dilinde tüy bitti. “Planlama, planlama” diye diye insanlar her platformda avazı çıktığı kadar bağırdı.
Şimdi tutmuşsunuz “döverim ha” diyerek baskı yapmanız hiç yakışık almıyor.
Bir çok yanlışı barındırarak bu noktaya gelen sendikal durumdan dersler çıkarmak benim değil, THY yöneticilerinin ve Hava-İş Sendikası’nın ta kendisidir.
“Dost acı söyler”i yanlış anlayanlara ithafen söylüyorum. Hava-Sen birçok şeyin anlaşılmasına sebep olmuştur. Bu açıdan bakıldığında olumlu sonuçlar vermiştir.
Nedir o olumlu sonuçlar.
Hava-İş Sendikası’nın “ne oluyor” demesine sebep olmuş ve silkelenmelerini sağlamıştır. Kabin, kokpit personelinin dertlerini, sıkıntılarını, sorunlarını dinlemek üzere bir masa oluşturmasını sağlamıştır. Keza 7/24 call center uygulaması ile yine aynı manada hizmet verme noktasına getirmiştir.
THY’yi yönetenlerin kuma soktuğu kafalarının, kumdan çıkarmalarını sağlamıştır. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını göstermiştir ve bana göre de olmayacaktır. İyi yönde adımlar atılma yoluna gidilmesi sağlanacaktır.
Hava-Sen Sendikası’nın acemiliği ise diyalog eksikliğidir. Sendika idarecilerinin eski fosillerin, özellikle THY’den atılmış işsel anlamda bimekan kişilere akıl sorarak yürütülen çalışmalar, akıldanelerin THY’den atılma duygularının hasmane düşünce ile hareket edildiği anlaşılamamıştır.
Bu fosillerin, THY çalışanlarının geleceği için değil “öc” alma duygusunun tezahürü olarak yönlendirdiği Hava-Sen Sendikası, bu yanlışla devam etmiştir. Bir örnek vermek gerekir ise Alp Evcil, Hava-Sen ile seçimlerde hareket etmiş olsa bile seçimlerden sonra Hava-İş Sendikası’na giderek “Beni genel sekreter” yapın demiş midir, dememiş midir bir araştırın. Akıldane olarak içinizde yer alan kişilerin sizleri ne kadar doğru yönlendirdiğine bir bakın.
İskender Çarkçı, kendi çevresi hariç kimse ile diyalog kurmayarak murad ettiği yolda yanlış adımlar attıran kişilerle yürümeyi tercih ederek ufkunu geniş tutamadı.
Fanatiklerle yol alarak fanatik görüntü verip, hele ki son TV konuşmasında “Her doğru her yerde söylenemez” kuralını belki de sürçü lisan ederek aşmış oldu. “Kokpitte bayılan” pilot gerçeği var ise bunun söyleneceği platform TV ekranları olmamalıydı. Basının, özellikle görsel medyanın spekülatif haberlere itibar edeceğini düşünememiş olmalı ki bu tür sözcüklerin dile döküldüğü anda geri dönüşün mümkün olmadığını sonrada anladığını düşünüyorum.
Ve benim ısrarla uyarmamın gerekçesi nihayet zuhur etmeye başladı.
Bana verilen bilgilere göre; ki özellikle kabinden çok sayıda kabin amiri veya purser’e savunma yapması için beş günlük süre verildi. Önümüzdeki hafta savunmalar verilecek ve sonucunu düşünmek dahi istememekle birlikte öyle anlıyorum ki kılıflı bir işten çıkartma planı devreye girecek.
Oldu mu şimdi? Olmadı. Allah şahit hiçbir kişinin işten çıkartılmasına gönlüm razı gelmez. Ama canlar yanacak gibi geliyor.
Bu arada teyide muhtaç olmakla birlikte İskender Çarkçı’nın da savunması istendiği bilgisi mevcut. Doğru mudur bilemiyorum. Savunma istenilen konu TV açıklamaları.
Tepe yöneticilerin “böyle sorunlar varsa neden tv ekranlarında konuşuluyor. Bizden randevu alıp görüşebilirlerdi” şeklinde söylemlerini hiç mi hiç samimi bulmuyorum. Siz kendi kurumunuzun içindeki sorunları bilmiyorsanız nasıl yöneticisiniz ki!
Umarım can yanmaz.
Benim tavsiyem bir konsensüs grubu oluşturulmalı. Bu grup diyalog kanallarını oluşturarak çalışanların zarar görmeden sorunu ya da sorunları ortadan kaldıracak çözümleri masaya koyarak ortak noktanın bulunmasını sağlamalıdır.
İşyeriniz THY ise ortak noktanız bu ülkenin zarar görmemesini sağlamak olmalıdır.
NOKTA…
Yorumlar Tüm Yorumlar (168)