Teknoloji hayatın artık vazgeçilmez bir gerçeği. İnsanlık, var oluşundan bu yana sürekli arayış içinde olmuş ve hayatı kolaylaştırmanın yollarını hiç bırakmamış…
Günümüzde artık her şeyi, tabiri caizse oturduğumuz yerden yapmaya alışmış durumdayız. Teknolojinin insanlığın düşmanı olduğunu savunanlar kadar olmadan yaşayamayacağını söyleyenler de azımsanacak gibi değil.
Bu insanların kendine seçtiği hayatla direkt ilgili bir konu aslında.
Teknolojinin en çok kullanıldığı alanlardan biri havacılık sektörü desek sanırım yanılmış olmayız. Uçmak, zaten insanların tarih boyunca hayalini kurduğu hedeflerden biriydi, ki bu gerçekleştiği andan itibaren o gelişim durmadı. Sürekli büyüdü, olgunlaştı ve günümüze kadar geldi.
Biliyorsunuz; Fransız-İngiliz ortak yapımı olan ve sesten hızlı uçak olarak bilinen Concorde, saate 2 bin 200 KM hıza çıkabilen bir uçak iken günümüzde artık kullanılmıyor. 1969 yılında; yani bundan yaklaşık 50 yıl öncesinde ilk uçuşunu yapmış bir uçaktan bahsediyoruz. 50 yıl önce uçan bir uçağın bu kadar hızlı uçması belli olumsuzluklar da doğuracaktı elbette.
O kadar hızlı giden bu uçağın aşırı hız nedeniyle gövde sıcaklığının 90 dereceye çıktığı ve belli riskleri beraberinde getirdiği o dönem sıkça konuşulmuş ve tartışılmıştı. Bu kadarına gerek var mıydı, işte orası hiç bitmeyen bir gerçeğin başlangıç sorusu aslında. Çünkü teknolojik arayış durmadı, durmayacak…
200 BİN DOLARA UÇAN ARABA
Şimdi de uçan arabalar gündemimizi saracak. Bu konuda da çalışmalar devam ediyor ve eğer bir aksilik olmazsa havadaki yerini alması bekleniyor.
Volvo’nun da içinde yer aldığı otomotiv devi Geely, şu sıralar uçan arabayı piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Terrafugia TF-X model uçan araba hibrid teknolojiye sahip olacak ve en yüksek hızı olan saatte 640 KM hıza ulaşabilecek.
Uçan Arabaların ilk siparişleri alındı bile. Söz konusu siparişler 2020 yılında teslim edilecek ve sanırım 2021 gibi havada olacaklar. Tabi ilk uçuşta beklenmedik bir durum yaşanmazsa… Çünkü bu tip durumlarda ilk uçuş bilirsiniz hayati öneme sahip.
Fiyatına gelecek olursak, henüz net bir açıklama yapılmadı ama ortalama 200 bin dolardan satılacak bu araçlar. Bu arada aracı kullanmak için pilot lisansı gerekmiyor, bunu da dip not olarak ekleyelim.
Araçların fiyatı itibariyle herkese hitap etmeyeceğini söylemek lazım. Ama normal arabaları da ilk üretildiği zamanlarda kimlerin alabildiğini unutmamak lazım. Eğer uçan arabalar hayatımıza girecekse, 20 yıl gibi bir zamanda herkesin alabileceği düzeye gelecektir.
HAVALİMANLARINI ROBOTLAR SARDI
Havacılığa gelen en son teknolojik gelişmelerden biri de robotlar… Şimdilerde bir çok havaalanında robotlarla karşılaşmak mümkün. Artık insan gücünden ziyade dijital güce evriliyor bazı hizmetler.
İlk örneklerden birini LG tasarladı ve Seul’deki Incheon Havalimanı’nda hizmete sundu bile. İki farklı robot tasarlayan LG, birinin görevinin sadece temizlik olduğunu, diğerinin ise yolculara rehberlik edeceğini açıkladı. Rehber robot uçuş kartını okuttuğunuzda sizinle ve uçuşunuzla ilgili tüm bilgileri tarıyor ve olağan dışı bir durumda sizi yönlendiriyor. Mesela; uçuş kapınızı bulamadığınızda sizi kapıya kadar götürüyor.
Bagajınızla ilgili bir sorun yaşıyorsanız o sorunu da tespit edip gerekli yerlere bildiriyor. Uçuştan sonraki transfer hizmetleri de dahil olmak üzere sizi her konuda yönlendiriyor. Ayrıca Çince, İngilizce, Japonca ve Korece biliyor.
Bu aslında havalimanlarındaki robot devriminin ilki değil. Çünkü 2016 yılında KLM kendi yolcuları için Spencer adındaki yolcuyu Amsterdam’daki Schiphol Havalimanı’nda hizmete sunmuştu. Spencer da tıpkı LG’nin robotu gibi KLM yolcularını yönlendirmekle görevli. Aradaki fark sade KLM yolcularına özel olması…
KLM’nin robotuna benzer bir başka robot da Hindistanlı havayolu Vistara’nın RADA robotu. Bu da tıpkı spencer gibi şirketin yolcularına özel olarak tasarlanmış. Delhi Havalimanı’nda hizmet veriyor ve yolcuların uçuşları hakkında bilgileri aktarıyor.
Bir diğer robot Münih Havalimanı’ndaki Lufthansa’nın robotu Josie Pepper. Bu robot da İngilizce hizmet veriyor ve yolcu bilgilerini tarayarak onları yönlendiriyor.
Robotların havalimanlarında hizmet vermesi aslında son derece pratik bir yöntem. Ama en güzeli yolcu salonlarında kullanılması olabilir.
Özellikle girişlerde boarding kartının okutularak yolcuların salonlarda robotlar aracılığıyla ağırlanması daha işe yarar gibi görünüyor. Turnikelerle ya da insanların yönlendirmesine ihtiyaç duyulmadan bu safhaya geçilmesi sanırım işleri daha da kolaylaştıracaktır.
Peki havacılığa başka ne tip bir teknoloji gelecek? Pilotsuz yolcu uçakları mı? Bekleyip göreceğiz…
Yorumlar