Zor iki yılın ardından gerek turizm ve gerekse havacılık sektörümüzde kısmen de olsa nefes aldık. Lakin istenilen düzeye henüz gelinmedi. Sezon bitiyor ve kara kara düşünme zamanı geldi. Kış sezonu nasıl atlatılacak?
Ülkemizde havacılık işletmesini yürütmek oldukça zor. Hatırlamıyorum ki 2002 yılından itibaren şirketlere nakdi yardım yapılmadı. Yanılıyor da olabilirim. Ancak Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım zamanında DHMİ aracılığı ile ayni yardımlar yapılmıştı.
Türkiye 2008 yılındaki ekonomik krizi hafif sıyrıklarla atlatmış ama son olarak Borajet'in kapatılmasına kadar 10'a yakın havayolu şirketi kapıya kilit vurmuştu.
Havacılık anlamında başarılı bir karnemiz görünse de havayolu şirketi batması anlamında da o kadar başarız bir karnemiz var. Bütün bunlara ilaveten gerek dünyada ve gerekse ülkemizde yaşanan terör saldırıları ekonomiye darbe üstüne darbe vurdu.
Yetmezmiş gibi 2015 yılında Rus uçağını düşürmemiz, Atatürk Havalimanı'ndaki terör saldırısı ve ardından 2016 yılında hain darbe girişimi tüm planları altüst etmiş; hem turizm hem de havacılık sektörü onarılamaz yaralar almıştı.
Rusya ile yapılan görüşmeler sonrasınnda kısmi de olsa bu yıl Rus turistleri ülkemizde ağırlama adına nefes aldık. Ancak yeter mi yetmez mi? Yetmez. Zira derin yara alan havacılık ve turizm henüz o parlak dönemleri arar durumda.
Havayolu şirketleri ve turizm sektörü fiyat konusunda oldukça cömert davranıp en azından maliyetine uçuşlar ve konaklamalar sağlarken ölümün eşiğindeki sektöre can suyu vermiştir.
Tabi 2015 ve 2016 yılının getirdiği ekonomik yıkım her iki sektörü de tedbirli davranmaya yönlendirmiş, havacılık sektöründe gerek kabin gerekse kokpit, minumum personel ile maksimum uçuşlar sağlanmalı mantığında yürütülünce hem pilotlar hem de kabin memurları sürmenaj geçirecek şekilde yorulmuşlardır.
Özellikle özel sektörün kısıtlı personel ile maksimum iş yapma mantığı zaman zaman olumsuz etkilerle karşılaşılmasına sebep olmuştur. Hatta yeterli personel olmayışından kaynaklı rötarlar bile kaçınılmaz hale gelmiştir.
Sektörü anlamakta zorluk çekmiyorum. Lakin gidişat böyle devam etmemeli.
Türkiye'de köklü yatırımlar yapma zamanı geldi. Özellikle havacılık ve turizm ayaklarında yeni atılımlar ve açılımlar sağlanmalı. İç siyasete yönelik popülizm uğruna dış ülkelerle kavgayı bırakmak lazım.
Turizm çeşitliliği artırılmalı ve havacılık ile turizmin birbirini beslediğini asla unutmamak lazım.
Önümüzde kara kış var. Yani sezon bitiyor. Dolayısıyla havacılığı çetin bir kış bekliyor. Önceden plan yapanlar günü kurtarabilir. Lakin öyle duyumlar alıyorum ki bu ülkeden kaçış başlayacak diye düşünüyorum.
Bu arada Ömer Torosluoğlu'nun yeniden havacılık sektöründe yer alma girişimleri devam ediyor. Geriye dönüp baktığınızda Ömer Torosluoğlu'nu sicili en temiz havacı olarak göstersek yanılmayız. Sahibi olduğu İnter Havayolları'nın kapatırken tek bir personelin dahi alacaklarını ödememezlik yapmadı.
Sektörün içine girişi heyecan yaratabilir. Özellikle Air Berlin hamlesi beni bile heyecanlandırdı. Bugünlerde kavgalı olduğumuz Almanları Türkiye'de ağırlamak için bir fırsat olabilir.
Pozitif düşünmek lazım. Dolayısıyla her girişim bizi heycanlandırıyor. Türk havacılığı Corendon'dan sonra yeninden yurtdışına mı açılıyor şeklinde umut veriyor.
Yorumlar Tüm Yorumlar (34)