Başlıktaki konuyu detaylıca açıklayacağım ama önce süreci hatırlatmak ve hafızaları tazelemek istiyorum. Sanırım bugüne kadar olanları sıralamak, anlatmak istediğimi ve yazının anlaşırlığını daha da mümkün kılacak.
Biliyorsunuz; Türk Hava Yolları çalışanları için yetkili sendika Hava-İş Sendikası ve şu sıralarda da 26. Dönem Toplu İş Sözleşmesi için THY yönetimiyle görüşme halinde. 2017 yılının Kasım ayında yapılan seçimli Genel Kurul’da Ali Kemal Tatlıbal Başkanlığı’ndaki yönetim tekrar seçilerek 2. Kez Hava İş’e başkanlık etmeye hak kazandı.
O seçimdeki rakip de İskender Çarkçı’nın başkanlığını yaptığı Zeytindalı Hareketi’ydi. Bu hareket 2018 yılının Şubat ayında Hava-Sen adında sendika kurarak resmi faaliyetlerine başladı. Hava-Sen’in dikkat çeken en önemli taraflarından biri, ağırlıklı olarak pilot hareketi olmasıydı. Bu ağırlık hali hazırda da devam ediyor.
O günden bugüne kadar çok tartışmalar yaşandı, sendikalar arasında sert açıklamalar yapıldı ve bugüne kadar gelindi. Aslında tartışmalar ve atışmalar Zeytindalı Hareketi’nin faaliyete başlamasından itibaren alevlenmişti.
Geçtiğimiz günlerde THY’nin dayanışma aidatı ile ilgili aldığı karar yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. THY Personel Yönetimi Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada; Hava-İş’e üye olmadan dayanışma aidatı ödeyerek TİS’ten faydalananların 31 Aralık itibariyle bu haklarının sona erdiği ve yeni TİS’ten faydalanmak için yeniden müracaat etmeleri gerektiği ifade edildi.
Buradaki belirsizlik yeni TİS’in henüz imzalanmamış olması ve hali hazırda 25. TİS’in geçerliliğinin sürmesi…
6356 sayılı yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre yetkili sendika üyesi olmayanlar yukarıda da yazdığı gibi dayanışma aidatı ödeyerek mevcut TİS’ten faydalanabiliyor. Ancak kanunda, yeni TİS imzalanana kadar yıl sonu itibariyle bu haklar sona erer gibi bir madde bulunmuyor. Dolayısıyla mevcut TİS’in dikkate alınıp ona göre hareket edilmesi gerekirken yıl sonu itibariyle bu hakkın sona erdiğini bildirmek kafalarda soru işareti oluşmasına neden oluyor.
Ben konunun direkt muhatabı olan Hava-Sen sendikası Genel Başkanı İskender Çarkçı’ya bu belirsizliği sordum. Aldığım cevap; ‘Yasal olarak 25. Dönem TİS’e bağlıyız ve dayanışma aidatı için yeni bir başvuruya gerek yok’ şeklinde oldu.
Çarkı; ‘Biz bu konuyu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na da sorduk. Aldığımız cevap da bu doğrultuda. Bakanlık kanunu açıkça bize bildirerek mevcut TİS’in devam ettiği yönünde izahta bulundu. Dolayısıyla THY aslında kanunu kendi lehine çevirme gayretinde. İmzalanmamış bir TİS’e nasıl dilekçe vereceksiniz ki’ dedi.
Burada THY’nin niyetini okuyacak değilim ancak eğer kanunda bir açık varsa bunu çalışan lehinde değerlendirmek en doğrusu olacaktır. Yani THY burada ’31 Aralık’ta sona erdi’ derken çalışanları boşa çıkarıyor. Ortada henüz imzalanmamış bir 26. Dönem TİS ve geçerliliği süren 25. Dönem TİS var. Bu durumda çalışanlar hangisine bağlı olacak?
Pilot açığı riski oluşur mu?
İskender Çarkçı’nın ele aldığı konulardan biri de pilot konusu oldu ki, bu oldukça dikkat çeken bir detay gibi geldi bana.
3203 üyesi bulunan Hava-Sen’in 2600 civarında pilot üyesi bulunuyor. Çarkçı, Hava-Sen üyesi pilotların ayrımcılığa maruz kaldığını ve bu durumun çok ciddi sorunlara neden olabileceğininin altını çiziyor.
Yani kısacası; pilotların Hava-Sen üyesi olmalarından dolayı hak edişlerinin verilmeyeceği konusunda uyarıldıklarını ve Hava-Sen’den istifa etmeye zorlandıklarını belirtiyor. Peki bu ne anlama geliyor?
Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, geçtiğimiz aylarda THY’nin yılda 500’ün üzerinde pilota ihtiyacı olduğunu açıklamıştı. Çarkçı özellikle bu duruma dikkat çekiyor ve ‘Hava-Sen üyesi pilotlara yapılan ayrımcılık THY’nin önümüzdeki dönemlerde sıkıntıya girmesine neden olabilir. Zaten Körfez ülkelerinden ciddi talep var. Bu durum pilotları THY’den uzaklaştırabilir ve THY de büyük bir krize itilebilir. Biz böyle bir sonucu asla istemiyoruz. THY bizim şirketimiz ve böyle bir olay yaşansın istemeyiz’ diyor.
Bu konu oldukça dikkat çekici. Gerçekten böyle bir ayrımcılık var mı? Örneğin kaptan pilotluğa geçişlerde THY Hava-Sen üyesi pilotlara zorluk çıkarıyor mu? Ya da sorumluluk verilecek kaptanlara bu nedenle görev verilmiyor mu? Öğretmen pilot yapılması muhtemel pilotlara Hava-Sen nedeniyle engel mi çıkarılıyor?
Eğer böyle bir durum varsa pilotların THY’den uzaklaşması ve alternatifleri değerlendirmesi mümkün mü? 2600 pilot o kadar ciddi bir rakam ki, THY İstanbul Havalimanı için filosunu büyütmeye devam edecekken böyle bir risk alınabilir mi?
Bu sorular değerlendirmeye alınması ve mutlaka çözüme kavuşturulması gereken cinsten.
Ben şirketin ya da sendikaların penceresinden bakmıyorum meseleye. Ama kaptan pilot açığının son 10-12 yıldır herkes tarafından dillendirildiği bir dönemde bu durum kişisel hırslara kurban edilemeyecek kadar önemli.
Avrupa devi Lufthansa ‘yetiştirecek pilot bulamıyoruz’ diye açıklama yapıyor, Boeing 20 yılda 790 bin pilota ihtiyaç duyulacak diyor, Airbus 33 bin yeni yolcu uçağı üretilecek diyor ama biz nelerle uğraşıyoruz…
İnsanın olduğu her yerde hata olur ancak kurumların ya da yöneticilerin birbirleriyle olan anlaşmazlıklarında olan hep çalışanlara oluyor. Yine böyle bir durum yaşanmaması en büyük temennimiz.
Türk Hava Yolları, özellikle 2008’den sonra başta Avrupa olmak üzere dünya havacılığına damga vurmuş dev bir marka. Bu markaya istemeyerek de olsa zarar vermek hiç kimsenin istemeyeceği bir sonuç olacaktır.
Şu sendikalı bu sendikalı diye insanlar ayrıştırılamaz. Ayrıştırılmamalı…
Yorumlar Tüm Yorumlar (37)