Anormal bir yazı olacak. Normalde bu tip konularda yazıyı yazar, gerisini ilgililerin yapacağı soruşturmalardan takip edersin. Tabi yazıların ya dayanağı olmalı ya da belgesi olmalı. Bugüne dek dayanağı olmayan, belgesi olmayan hiçbir habere, köşe yazısına imza atmadım.
Pegasus Havayolları’nın Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşadığı talihsiz kaza sebebiyle adeta linç edilircesine şirket hakkında kara propaganda yapılmaya başlandı. İtiraf edeyim ki Pegasus ile ilgili de çok haberler kaleme aldık. Kimi eleştirel, kimi övgü. Kısacası ne varsa o idi.
Kazanın üzerinden “Neden hep Pegasus” algısı açıkçası milli bir değer olan Pegasus Havayolları’nın yıpratılması, asılsız haberler yapılması, havacılığı bilip-bilmeyen herkesin konuşmasını bu alanda yayın yapan bir portalın sahibi olarak doğru bulmadık.
Sabiha Gökçen Havalimanı da bu manada Pegasus üzerinden yıpratılmak isteniyor, itibarsızlaştırılmak isteniyor, ülkenin Ulaştırma Bakanı dahi pistlerle ilgili sorun olduğunu söylemekten çekinmiyordu.
Oysa bir bakanın yapması gereken pistlerde sorun olduğunu açıklamak değil, pistlerdeki sorunu çözmek, yılan hikayesine dönen ikinci pistin neden bitirilmediğini sorgulamak ve sorumlulara hesap sormak olmalıydı.
Bütün bu algıların altında da İstanbul Havalimanı’nın işlevselliğinin artırılması olarak karşımıza çıktığını düşünmekten başka yol kalmıyordu.
Hele ki; Sabiha Gökçen Havalimanı ikinci pist ihalesini alan MAKYOL inşaata Kalyon ve Cengiz inşaatın eklenmesi şüpheleri doğrular nitelikte idi.
İstanbul Havalimanı işlevsel hale getirilirken içeride neler yaşandığını, hangi yöneticilerin nasıl işler çevirdiğini araştırmak, İGA’nın nasıl zarar ettirildiğini dolayısıyla DHMİ’nin de dolaylı zarara uğratıldığını açıklamak hangi yöneticilerin nemalandığını yazmak da bize düştü.
Elimde olan belgeye göre yazacağım.
İGA Ticaret bölümü ne iş yapar? Kendimiz cevaplayalım. Ticari alanları kiralamak ve bunların takibini yapmak.
Peki, bunu yaparken birinci önceliği nedir? İGA’nin ticari çıkarını düşünmek. Böyle mi oluyor? Hayır.
Ey İGA sahipleri. Uyanın ve sağınıza solunuza ticaret departmanınıza bir göz atın.
“Bende belge var” diyorum, “Rüşvet aldılar” diyorum, daha ne diyeyim. Elimde banka dekontları var, pahalı ve lüks takılar, saatler, kıyafetler, ultra lüks çantalar, yurtdışı tatiller ve Bodrum Cennet koyu Mandarin Otel’de tatil masrafları ödetiyor daha ne söyleyeyim.
Ticaret departmanınızdaki güvendiğiniz yönetici Z.Ş’yi bir araştırın diyorum.
Mesela; metre karesine 1200 ile 700 Avro istediği firmalar yarısına yakın bir kira bedeli teklif etmesini reddeden Z.Ş, aynı yeri 170 Avro’ya neden kiralamıştır? Aradaki farkı yönetime nasıl izah etmiştir?
Z.Ş, kendisi hariç en yakınları üzerine para aktartmış mıdır?
Z.Ş, Göktürk’te milyonlarca liralık eve nasıl sahip oldu? Bilen var mı? İGA içten içe kemiriliyor bilen var mı?
Z.Ş’yi; İGA’da kimler koruyor? İGA sahipleri bu yöneticiyi kimin koruyup kolladığını, şirkete ne kadar zarar açtığını araştıracak bir yöneticiniz var mı?
İGA sahiplerine ihbar ediyorum. Z.Ş’yi araştırın, koruyanı da araştırın. Ne kadar indirdi bir bakıverin. Sonra da bana dua edersiniz.
Sonra yeniden hesap yapar, aradaki zararın kimden tahsil edileceğine karar verirsiniz.
Ha belge mi? Belgeler bende. Gerektiği zaman gereken yapılır.
Yorumlar Tüm Yorumlar (91)