İki haftadır gündem oldukça çarpıcı. THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın Kazakistan’dan kaçışı tam bir rezalet idi. Ardından bir uçağa atlayıp gözünü kırpmadan Kazakistan’da gidiş-gelişi ayıp örtmeyecek acemiceydi.
Şöyle bir değerlendirelim Kazakistan olaylarını. Kimsenin beklemediği bir anda patlak vermişti Kazakistan olayları. Daha önceki yazılarımızda da yazmıştık İlker Aycı’nın talihsizliklerini. Havalimanı bombalamalarını, Boeing arızaları, hain terör olayları, İstanbul Havalimanı’na taşınmalar hep İlker Aycı’nın dönemi.
Talihsizlik mi, beceriksizlik mi, basiretsizlik mi her şey onun dönemi. Ama son Kazakistan olayı tam bir aymazlık, vurdumduymazlık, personeli hiçe saymaktı.
Biz o konuyu gündeme getirmeseydik, perdelenip geçilecekti. Şahsım hem TV ekranlarında, hem Airporthaber’de hem de sosyal medya hesaplarımdan yaptığım yayınlar, açıklamalar sonrası yerinde duramadı İlker Aycı efendi.
Etrafına bana olan öfkesini nasıl yansıttığını biliyorum ama benim derdim THY personeli idi. Ve birileri de “İlker sen ne yapıyorsun” demesini bilmeliydi. İçeride “ağam, paşam” diyenler “hatalısın, yanlışsın” deselerdi bugün kaçarak terk ettiği Kazakistan’a geri döndüğünde yaşadığı soğuk duş muamelesini yaşamazdı.
Neler olduğunu anlatacağım. Kazakistan’a geri dönmesini ve personeli alıp Türkiye’ye getirmesi emrini belki de bizzat reis söylemiş olabilir. Doğrudan söylemese bile haber göndermiş olabilir.
İlker Aycı’nın anlatımına göre bakanlıklar Kazakistan ile temas kurup uçuş iznini almış. Tam yerinde söyleyelim. Keşke sende orada olsaydın da İlker Aycı kurtarıldı haberini verseydik.
Uçak İstanbul Havalimanı’nda havalandıktan sonra öğrendiğim kadarı ile hiç uyumamış. Terk edilen personel uçağa geldiğinde İlker Aycı “Merhaba” demiş ama kimse umursamamış ve ayağa kalkan dahi olmamış.
Belki olmalıydı, kalkmalıydı herkes ayağa. Onun yaptığının tersi yapılmalıydı. “Sen bizi bıraktın ama biz THY’nin kurumsallığı adına ayağa kalkıyoruz” dersi verilmeliydi.
Uçak havalandıktan sonra kimse konuşmadı. İkramlar verildikten sonra uçağın içindeki tüm ekip uyuya kaldı. Kimsenin ağzını bıçak açmadı.
Ve İstanbul’a inildi ve her zaman şov peşinde olan İlker beyimiz uçağın çıkış kapısında esas duruşta “Hoş geldiniz kaptanım” seremonisi vaziyetinde idi. Kardeşim orada bari şov yapma. Ezilmişliğini gösterme, kamera koyup halen izahat peşine düşme. En komiği de Load Master arkadaşlara “Hoş geldiniz Kaptanım” demesiydi.
İlker Aycı bey, bugüne kadar yaptığın tüm hataları bir kenara koysak bile bu hata asla unutulmayacak. THY tarihindeki yerini aldı bile.
Ve şimdi bu konu ile ilgili son sözlerim.
Geriye dönüp baktığınızda hangi başarınız ile hatırlanacaksınız. Kaçış başarınızla.
Genel kurulunuz yaklaşıyor. Belki de dua ediyorsunuzdur “Ya rab bir şeyler olsa da genel kurul ertelense” diyerek.
Bu arada ben genel kurul üyesiyim. Gelip bütün bunları yüzünüze karşı genel kurulun önünde sormak isterim.
İlker bey gidecekseniz yerinize gelen insandan şunu beklerim.
Hiçbir cemaatin, siyasetçinin, okulun önünde diz çökmesin. THY ehil ellere teslim edilsin. Gitmeyecekseniz bütün bunları siz yapın.
Ha bu arada siyasi atamalarını kamuoyu ile paylaştığımız için artık atama duyuruları çıkmıyor. Ne oldu şeffaflıktan vazgeçip gizliliğe mi önem veriyorsun.
Hadi İlker bey, cesur olun alkışlayalım.
SHGM’de yaşanan gelişmeler bir cümlelik değil ama mutlaka yazmam lazım.
Türksat’ta çalışan çok sayıda genç bir gecede SHGM personeli oldu. Aldığım bilgi görevlendirme. Ama daha önemlisi gelen 40’a yakın kişi TÜGVA’lı.
Umarım doğru değildir. Doğru ise yandı havacılık demeli….
Yorumlar Tüm Yorumlar (86)