Affınıza sığınarak birkaç konuya değineceğim. Fazla laf uzatmayı sevmem ama bazen gerekiyor. THY teknisyenleri, üçüncü havalimanında düzenlenen Teknofest ve geçen hafta yazmış olduğum yazıyı anlamayan angutlara birkaç sözüm olacak.
Önce THY teknisyenleri konusuna değinelim. Boş konuşmadığımı yakinen tanıyanlar iyi bilir. Her bir havacının bizim gönlümüzde değeri büyüktür. Lakin sorumluluk alma anlamında pilotların ne kadar ağır bir yük üstlendiğini savunuyorsak teknisyenleri de aynı derecede önemsiyorum.
THY, pilotlara, kabin memurlarına yıl içinde günün şartlarına bakarak zam veriyorsa teknisyenler neden faydalanmasın.
Siz bir tarafta pilotlara yüzde 50’ye yakın zam yapacaksınız pilotlar kadar değerli teknisyenleri es geçeceksiniz. Üstelik önümüzdeki günlerde başlayacak TİS görüşmeleri de eklenirse varın gerisini siz düşünün.
Bazı işaretler veriyorum yazılarımda, twitlerimde. Demek ki bir yerlerle görüşüyorum ve bu görüşmeler neticesinde mesaj veriyorum. Açıklanmamak üzere konuşulanları ima yolu ile anlatmaya çalışıyorum.
Teknisyenin sendikası varla yok arası bir durumda. Sendika mı, dernek mi, yoksa “ne şiş yansın ne kebap yansın” derdinde mi bilinmez ama bilinen şu ki teknisyen hak ettiği değeri almalı. Benim yaptığım en üst düzey görüşmede bu açıkça söylendi ve teknisyen hak ettiğini sendika marifeti ile değil yönetim inisiyatifi ile alacak.
Konuşmanın detayından bahsedeyim. Konuştuğum kişinin yetkisine ve etkisine güvenirim. Henüz THY Teknik A.Ş konusuna el atamadığını, ama teknisyenlerin önemini pilotların durumu kadar anlayan, lisanslı teknisyenlerin değerini bilen, sürekli büyüyen THY’nin kan kaybına değil mevcut değerlerine değer katmayı amaçlayan bir şahsiyetten bahsediyorum. Dolayısıyla bu kişi teknisyenler için pozitif düşünce içinde ve hep beraber göreceğiz ki teknisyenler el üstünde tutulacak.
Sefaköy oto sanayisinde çalışan oto tamircisi olmadıklarını, her birinin birer değer olduklarını hissedecekler. Buna inanın.
Teknisyen sendikasının pesimist davranışları onlara çok şey kaybettirmiş veya değerini alamamış olmaları teknisyenin kendi değerini bilmesine engel değil. En azından ben böyle düşünüyorum.
Gelelim İstanbul yeni havalimanında düzenlenen Teknofest adındaki organizasyona.
Ya iyi güzel de bu kadar lüksümüz var mı?
Düşünün bütün belediyeler, bütün tur şirketleri, bütün okul taşıtları aynı anda doğru dürüst yolu-yordamı olmayan bir yere yükleniyor. Trafik kilitleniyor. Organizasyon sıfır. İnsanlar yollarda telef oluyor. Kilometrelerce yol yürümek zorunda kalıyor.
Bu kadar israf lüksümüz var mı Allah aşkına. Üstelik açılışı için her gün değişik bilgi kirliliğinin dolaştığı bir havalimanı inşaatının dört gün süre ile bloke edilmesine neden müsaade edilir ki?
Bizim şov yapmaya mı ihtiyacımız var yoksa iş yapmaya mı?
Evet, baktığınızda güzel görüntüler, güzel şovlar. Öğrenciler, çocuklar için hoş ortam. Ama bizim teknoloji festivali dediğimiz teknolojik işkenceye dönüştü. Yapmayın beyler, şova değil çalışmaya ihtiyacımız var. Ne zaman güçlü olursak o zaman güçlü şovlar yaparız.
Hani derim ya “ayrımcılık” yapmayın diye.
Şimdi soruyorum tüm belediyelere. 27 Eylül’de İstanbul Airshow var ona da araçlarını tahsis edip bedava taşımacılık yapıp, mağripten, maşrikten öğrenci taşıyacak mısınız, meraklıları ulaştıracak mısınız? Nerdeeee. İşte benim isyanım bunlara.
Değerli okurlar son olarak geçen haftaki yazdığım yazıyı anlamayanlara birkaç sözüm olacak.
Neymiş işçi düşmanıymışım, neymiş yalaka imişim. Hadi oradan. Bilen bilir ki ben Allah’tan başka kimseye biat etmem.
Siz hatırlar mısınız bilmem ama üçüncü havalimanına ÖTV’siz yakıt verildiğini yazan tek kişiyim ben. Bu ayrımcılığa karşı çıkan ben nasıl yalaka olabilirim?
Okuduğunu anlayamayan angutlara söylüyorum. Birincisi işçilere asla sözümüz yok. Önceki yazımdan da söyledim işçinin alın teri oranın harcına karışmıştır. Bahsettiğim sendikal provokasyondur. İşçilerin arasına sızmış karaktersizlerin huzur bozmasıdır. Mesele işçi hakkı değil mesele huzursuzluk çıkartmaktır. Kim ne derse desin, kim nasıl düşünürse düşünsün ben bu ülkenin çıkarları hariç başka şey düşünmem.
Yazımda o havalimanının açılışının ertelenmesini sadece siyasi irade öteleyebilir veya Allah’ın izin vermemesi ile olabilir şeklinde kullandığım ifadeyi bile saptıran alçaklar oldu. Allah, sel felaketi, deprem felaketi her türlü afet verir ve istenilen zamanda açılmasını engeller demek istedim. Onu bile anlayamadınız münafıklar.
Ama umurumda değilsiniz. Bu ülke sizin umurunuzda olsa idi huzursuzluğu değil huzurunu düşünürdünüz.
Aklı selim insanlara selam olsun…
Yorumlar Tüm Yorumlar (97)