Hak, hukuk, hak getire. “Masumiyet karinesi” sözü atalım bir kenara öylece dursun. “Sadece kendimiz için uygularız” deyip başkalarının hayatı umurunuzda olmaz. THY’den atılan, sorgusuz, sualsiz kapıların kapatıldığı kabin memuru, pilotlar için söylüyorum.
Geçtiğimiz yazılarda da vurguladım. Kanayan yaranın üzerine korku betonu dökerek hiçbir çözümü sağlayamazsınız. Günübirlik, palyatif çözüm ürettiğinizi sanırsınız ama biriken öfke, içe atılan bir metan gazı gibi patlar. Lakin bunun zamanı beklenir.
Diyoruz ki; gelin bu sorunu kökten çözmenin yolunu arayın. Bırak 10-15 kişiyi işten atmayı yüz çalışanı işten atsanız ne olacak ki? Gerçekten sorunlar çözülmüş mü olacak?
Bu sorunlar konusunda en masumu Hava-İş Sendikası ve onun başkanı Ali Kemal Tatlıbal’dır. THY yönetimi kendi içinde sorun yaşarken, personelin sorunlarını çözmeye ne kadar muktedir olabilir?
Sendika kurulunca dünyanın sonu mu geliyor onu da anlamakta güçlük çekiyorum. Dünyada devletler savaşıp, barışıyorlar. Lakin siz kendi içinizde bile barışı sağlayamıyorsunuz.
Şu erk denen güç var ya; işte o erk bazılarını sarhoş ediyor. Bir adım sonrasını hesaplayamayacak kararlar aldırıp, sonra da FETÖ’cü diye işten atılanlar misali tükürdüğünü yalayıp sonra geri işe almak zorunda bırakıyor adamı.
Dönem senin dönemin olabilir, gün senin istediğin şekilde bitebilir. İstediğini yapar, istediğini satarsın.
İstiyorsunuz ki, ya yalakça davranılsın ya da alçakça. Bu işten çıkardığınız insanlar size ne yalakça davrandı ne de alçakça.
Hak aramanın alçaklık olduğunu düşünenlerin aldığı kararlar ortada.
Bizim savunduğumuz mesele iş barışıdır. Altında başka çapan arayanlar da tam alçaktır. Ama unutmayın ki size yalakça davrananları nasıl beslediğinizi ben biliyorum. “Abi” diye hitap ettiğiniz kişiler, bir gün kuyunuzu kazdığında alçaklığın nasıl olduğunu da öğrenmiş olacaksınız ama çok geç olacak.
Geçmişte örneklerine çok sık rastladığımız bu durumları örneklendirebilirim ama siz zaten size yalakça davrananların kimler olduğunu çok iyi biliyorsunuz.
Dün korumamı istediğiniz kişilerin bugün ne tür bir eylem içinde olduğunu da biliyoruz. THY’nin paralarını nasıl çarçur ettiğini ve sizin de buna izin verdiğinizi de biliyoruz.
Bugün size kimse hesap soramıyorsa bilin ki bu korkaklıktan değil sizin çamur atma olasılığınızdan kaynaklanmaktadır.
Şunu söyleyelim. THY bu yıl çok parlak bir dönem geçirebilir.
Ama patır, patır dökülen bir kokpit var. İş bulan kaçıyor. Her hafta istifalar geliyor. Siz her ne kadar ayrılan pilotlar için mevcut pilotların iş yükünü yüzde 10 artırarak çözme yoluna gidecek olsanız bile, tecrübeli pilotların istifa etmeleri, Onur Air gibi bir şirkete dahi geçmeleri sizin için başarısızlıktır.
İstifa eden pilotlar özel şirketlere geçiyor ise bunun altında sebep aranmıyor ise sorun pilotlarda değil yöneticilerdedir.
Demek ki neymiş? Sorun para sorunu değilmiş. Mesele para meselesi olsa idi, THY’den çok para veren şirket bulmak oldukça zor. O halde sorun sağlık sorunudur, sosyal sorundur. FTL garabetidir.
İskender Çarkçı için önce “disiplin” diyorsunuz sonra “sizi işten attık gelin tebliğ edelim” diyorsunuz. Bu nasıl bir aymazlık, nasıl bir iş bilmezlik izahı mümkün değil.
Madem disipline sevk ediyorsunuz, yapın o halde disiplini de adam konuşsun bakalım ne diyecek. Adamın konuşmasını dinleyecek bile yüzünüz kalmamış ki, doğrudan atma yoluna gittiniz.
Bakalım bu kararsızlığınız karşınıza nasıl bir karar getirecek.
Son söz.
Halen her şey bitmiş değil. Yol yakınken kaybetmeyi değil kazanmayı deneyin. İnsan satarak değil gönül alarak yol alabilirsiniz.
Benim diyeceklerim bundan ibaret.
Gerisi paşa gönlünüze kalmış...
Yorumlar Tüm Yorumlar (27)