Hep söyleriz ya “işi ehline verin” diye. İşte ehline verilmeyen bir örnek. Sabiha Gökçen Havalimanı Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından değil de Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından yaptırılıp HEAŞ adlı alt şirket tarafından idare diliyor. Daha doğrusu edilemiyor.
Yıl içerisinde defalarca Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pist çökmesi oldu haberi ile karşılaşıyoruz. Şu işe aklı başında kafa yoran yok. Sorunu kökünden çözelim diyen yok. İkinci pist yılan hikayesine döndü. Plansızlık, programsızlık devam ediyor.
Türkiye’de Ordu-Giresun Havalimanı örneğinden de mi ilham almıyorsunuz. Denizi içine havalimanı yapıldı ve tıkır tıkır işliyor. Bu başarılı örneğin ardından Rize’ye de aynısını yapıyoruz. Yani denizde yüzüyoruz karada boğuluyorsunuz. Olacak iş değil.
Sabiha Gökçen Havalimanı işleticisi Malezyalıların bu durumdan rahatsızlığı yok galiba ki hiç sesleri çıkmıyor. Elindekine razı gibi bir halleri var.
Bir pist neden çöker? Çöküntü sırasında tehlike yaratır mı, İniş yapan uçak için kaza riskini artırır mı, olası kazada can kaybı yaşanır mı? Hepsi olabilecek şeyler.
Sabiha Gökçen Havalimanı 20 yıl öncesinin imalatı. Yani 20 yıl öncesinin inşaat anlayışı ile yapılan bu pistin hangi teknoloji olduğu bilinmiyor. Bilinen tek şey var ki pist sürekli çöküyor.
Anlaşılan o ki zemin etüdü yapılmamış ve herhangi bir köye yol yapıyormuş mantığı ile toprak düzleştirilmiş üstüne 40 cm beton dökülüp “al sana pist” denilip milyonlar, o zamanın parasında göre trilyonlar cebe indirilip gidilmiş.
Tabi iş bilmeyen Savunma Sanayi Müsteşarlığı da “havalimanımız oldu” hevesiyle kabul etmiş. Lakin gelinen noktada büyük sorun var ve bu sorunun çözümü için palyatif çözüm harici nihai çözüme yönelik çalışma görememek hangi mantıkla izah edilir açıkçası bilemiyorum.
Tahminimce Sabiha Gökçen Havalimanı yapılırken zemin etüdü yapılıp kaygan zemin olduğu tespit edilmeyince fore kazık diye tabir edilen sistem uygulanmamış. O zamanlar fore kazık sistemi uygulanıyor muydu açıkçası bilmiyorum ama bugün sorun çökme ise bugünün şartlarında ivedi çözüm gerekli.
Biliyoruz ki gecenin belirli saatlerinde havalimanı kapatılıp onarım işleri yapıldı. Yukarıda da belirttiğim gibi palyatif, günü kurtaran çözümler yerine şu yapılmalıydı.
Günümüz inşaat teknolojisi ile çözülemeyecek sorun yok. İyi bir etüt ve hızlı bir planlama ile ayrıca sezon sonuna denk gelecek bir şekilde pist çökmesine kesin çözüm yapmak gerek.
Fore kazık sistemi ile yeniden onarılması gereken pistin olası kazaları önleyecek çözüme kavuşması gerekir. Bu işlem yapılırken de Cengiz Topel, Bursa ve Atatürk Havalimanlarına paylaştırılacak hava trafiği de çözüm olarak düşünülmelidir. İç hatlarda Cengiz Topel, dış hatlarda da Atatürk Havalimanı ile Bursa Havalimanları düşünülmelidir.
Aksi taktirde ikinci pisti beklersiniz ki ne zaman biteceği bile belli değil bu süreç içinde daha çok çökmeler yaşarsınız.
Ahde Vefa gerek…
Geçen hafta sivil havacılık eski genel müdürlerinden Topa Bilgetin Toker’in kızı Sinem Toker evlenerek mutlu bir yuva kurdu. “Allah mesut etsin” diyelim ama ahde vefasızlık örneğini gördüm. Topa Bilgetin Toker havacılık sektörümüze önemli katkıları olan bir genel müdür idi.
Düğünde şöyle bir gözlem yaptım. Havacılık sektöründen kimler var kimler yok? Kimse yoktu desek yerinde. TAV Havalimanı İşletmesi Genel Müdürü Kemal Ünlü, SHGM eski genel müdür yardımcısı Oktay Erdağı, DHMİ eski yöneticilerinden ve şimdi Ercan Havalimanı Genel Müdür Yardımcısı Naci Işık ile SHGM Genel Müdür Yardımcısı Haydar Yalçın.
Ah bu sektör yok mu bu sektör. Topa bey şu an genel müdür olsa idi kuyruğa dizilirdi herkes. Paket paket yumurtalar gelirdi. Bırakın yumurtayı Topa Bilgetin Toker saygıyı ve sevgiyi her daim hak eden bir şahsiyettir. Sadece orada olmak onun için mutluluğun en güzeli olabilirdi.
Kimlerin nerelerde düğün yaptığını kimlerin nasıl sandıkları kurduğunu gören biri olarak Topa Bilgetin Toker’in bu sade düğünü her şeyin ötesindedir. Bazıları sandıklarla Topa Bey gibileri de anıları ile anılacak vesselam.
Yorumlar Tüm Yorumlar (17)