Ölüm... Dünya telaşesinin sona erdiği ebedi hayatın başladığı an. THY Uçuş Eğitim Başkanı Sedat Şekerci "ölmüş" şeklinde mesaj aldığımda inanın "başımdan kaynar sular döküldü" ibaresi hafif kaldı ve bir imamın "yaşlılar gider sıra sıra gençler gider ara sıra" sözleri aklıma geldi.
Sedat Şekerci göreve geldiğinde çokça sözler söylenmişti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yakını, torpilli gibi sözler ardı ardına ve kulaktan kulağa fısıldanmıştı.
Zaman zaman Sedat Şekerci için ben de yazılar yazdım. Çokça da eleştirdim. Bugün "günah çıkartıyor" diyeceğiniz sözler sarfediyor olabilirim.
Benim bugüne kadar tek gayem yöneticilerin bulundukları noktada daha başarılı olmaları için işlerine yönelik yazılarım olmuştur.
Yöneticilerin kişiliklerine, özel hayatlarına dair bir kelam dahi bulamazsınız.
Örneğin; Sedat Şekerci için Aydın Çıldır'daki uçuş akademisi için başarılı olamadığına dair, yanlış adımlar attığına dair eleştirilerim oldu.
Ve itiraf edeyim ki yönetici profiline uyan bir kişilik idi. Neden mi? Eleştirileri dikkate alır ama karşılığında bir kelam dahi olsa serzenişte bulunmazdı. Her gördüğü yerde seviyesini korur "Hoş-beş" eder ve sizi gerektiği gibi ağırlamayı yeğlerdi.
"Ölüm" haberini alır-almaz hastaneye koştum. Bir gazeteci olarak değil insan olarak, annesinin, eşinin ve THY camiasının acısını payaşmak üzere gittim.
Hepimizin yüzleşeceği o durumun acısı öyle büyüktür ki ne kadar dost gelir ise o kadar hafifleyebilir o acı diye düşündüm.
En çok üzüldüğüm nokta ise THY'ye kazandırılan uçuş eğitim merkezinde vermiş olduğu emeğin hazzını yaşamadan bu dünyadan göçüp gitmesi oldu.
Sedat Şekerci'nin emeğine karşılık THY yönetiminin onun adını yaşatacak adımı atması da gönüllere ferahlık verdi. Uçuş eğitim merkezine Sedat Şekerci adı verilecek olması gerçek manada yüreğimizin acısını hafifletti.
Annesinin biricik çocuğuna bakması için Kayseri'den geldiği gün tüm sevdiklerinin gözü önünde bir kuş gibi uçup gitmesi "Can bedende durmaz kuş olur uçar uçar, bu dünyada sultan olsan ne fayda" diyen Mustafa Küçük'ün sözleri aklıma geldi.
Sedat Şekerci'ye Allah'tan rahmet dilerken, eşine, ailesine ve biricik kızına Allah'tan sabır diliyorum.
Şu bilinmeli ki bu satırlar aracılığı ile söylemem gerekenleri insanların yüzüne söylüyorum. Ben eleştirilerimde Sedat Şekerci'nin yüzüne eleştiri yapmış oluyorum. Bu dürüstlüğümü her daim koruyacağım. Lakin başkaları gibi "Şeker gibi kaptan" deyip kapalı kapılar ardında iş çevirip timsah gözyaşı dökmeyeceğim.
Burada ne demek istediğimi iş çevirenler anladı. Hakkım var ise helal olsun. Sedat Şekerci kaptan sen de hakkını helal et. Rahmetin bol olsun, ruhun şad olsun.
Havacılık Tazminatı DHMİ çalışanlarına bayram yaptırıyor.
Birkaç kez yazdım. Bu havacılık tazminatında emeği olan ender insanlardan biriyim ben. DHMİ yöneticileri ve siyasiler hariç havacılık medyası anlamında emeği olan tek kişi benim. Kimse kusura bakmasın ama bu konuda mütevazi olamayacağım.
2006 yılında yaptığım çalışmaları halen hatırlıyorum. Geçen haftalarda yazdığım bir yazıda "Havadan gelen para" demiştim ki anlamayanlar "havadan gelen para" tabirini avanta anlamış ki bana laf sokmakta gecikmediler. Oysa benim kastım hava sahamızdan gelen parayı tarif etmekten başka birşey değildi.
Funda Ocak gerçekten yıllardır DHMİ camiasının özlediği bir genel müdür profili sergiliyor. Abartıyorsam her sözünüze "kabul" diyeceğim. Burnu havalarda değil, eli çalışanlara dokunan bir genel müdür.
Funda Ocak'ı takip ederken 2003 yılından 2011 yılına kadar olan süreçte havacılık adına yapılan gelişmeler gözümün önünden geçti. Nasıl bir trafik idi. Başımız dönüyordu izlerken.
O günlerin ateşini yeniden yakan Funda Ocak oldu. Gerçekten ARFF için yaptıkları, havacılık tazminatı için yaptıkları, meydan meydan dolaşıp eksiklikleri yerinde takip etmesi bundan daha önemlisi tüm personele dokunması DHMİ çalışanları için ne büyük şans.
Bir devletin çalışan bürokrata ihtiyacı var. Bu yazdıklarımı güzelleme olarak algılayan taş olur. Gördüklerimizi yazmazsak biz de taş oluruz. Demem o ki havacılık tazminatı için tüm enerjisini harcayan Funda Ocak bu övgüyü hak etti.
Tabi burada en büyük pay sahibi Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan. O ayrıca teşekkür hak etti. Hakkını yemeyelim. Can Cankesen de bir alkışı hak etti.
Tüm DHMİ camiasına hayırlı olsun.
Yorumlar Tüm Yorumlar (28)