Değerli okurlar, bu hafta yine ki ayrı konuya değinmek istiyorum. Birincisi Türk askerini bebek katili, MİT'i molotofçu ilan eden eski asker emeklisi pilot Bahadır Altan ile ilgili ikincisi ise DHMİ Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım'ın sürekli ertelenen üçüncü havalimanı toplantısı ile alakalı.
Çeşitli sağlık sorunları sebebiyle uçucu pilotlukltan alınarak öğretmen pilotluk yapabilen kaptan pilot Bahadır Altan ile alakalı geçen hafta "vatan haini" sözcüğünü kullandım. Yorumculardan çokça eleştiri, çokça küfür ve çokça da olumlu yorumlar aldım.
Aslına bakarsanız benim beklentim farklı yönde idi. Şu TALPA denen pilotlar derneği var ya; kafayı onlara taktım şimdi. Ottan, çöpten haberlere açıklama yaparlar. Ama böyle Türkiye'nin milli ordusunu, Türk askerini insanlık suçu işlemekle, pkk kıyafeti giyip köy basmakla, bebekleri öldürmekle suçlayan, MİT'i molotof atmakla suçlayan zat için iki kelam edemezler. Şimdi soruyorum o kişinin arkasında mı duruyorsunuz yoksa korkudan dilinizi mi yuttunuz?
Bak Gürcan abiniz olsa şimdi kesin açıklama yapmıştı. Gerçi şimdi o Çatalca'daki milyon dolarlarla alınamayacak havuzlu malikanesinde keyf çatıyordur ama koltuğu devrettiği sizler ne işle iştigal ediyorsunuz?
He bir de akademi, makademi vardı eskiden. Herkes "bir yerlerden nemalanma peşinde" dediğimizde tepkilerin biri bin para idi. Şimdilerde herkes bir yerlere tutundu akamdemi de kalmadı makademi de kalmadı. Neymiş? Doğru bizim söylediklerimizmiş.
Vatan haini dediğim bu şahsiyet için, "düşüncesini açıkladı" zırvalarına hiç mi hiç katılmıyorum. Vatan hainlerinin gidecek çok memleketleri olabilir. Ama bizim tek bir vatanımız var. Onların kaçacak Rusya'sı, Fransa'sı, Yunanistan'ı hatta İran'ı olabilir. Bizim için sadece Türkiye var. O yüzden konu memleket olunca hiç kimse kusura bakmasın ama, beni milliyetçilik ile suçlayanlara sonuna kadar hak veriyorum. Evet milliyetçiyim.
Şimdi TALPA'ya soruyorum; Türk askerini pkk kıyafeti giyip köy basmakla, bebekleri öldürmekle suçlayan üyeniz Bahadır Altan'ın söylediklerine katılıyor musunuz? Bu konuda net düşüncenizi öğrenmek istiyorum. Susuyorsanız, suskunluğunuzun sebebini açıklayın.
Ve THY çalışanları da bu sorunun muhatabıdır. Sendika seçimlerinde ortaya çıkan bu zat için halen nefes tüketecek misiniz? Arkasından koşacak mısınız?
DHMİ Genel Müdürü'ne basın toplantısı yaptırılmıyor mu?
Yaklaşık bir aydır DHMİ basın sorumlularından davet alıyoruz. Davetin içeriği DHMİ Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım'ın üçüncü havalimanında bilgilendirme toplantısı yapacağı yönünde.
Ama gel gör ki; basın toplantısı günü gelmeden yeni bir mail ya da yeni bir telefon ile iptal ediliyor.
Bu şekilde bir kaç kez davet aldık ve her defasında bu toplantı iptal edildi.
Gazetecilik refleksim ile düşünmeye başladım. Ulaştırma bakanlığındaki zat ile DHMİ yönetimi arasındaki alenen belli olan tahakküm etme kavgasını bilmeyen kalmadı. Bu toplantıların o zat tarafından engellendiğine dair içimde bir his bir şüphe var.
Umurum yanılıyorumdur.
Serdar Hüseyin Yıldırım, DHMİ'de bir eser bırakacak ise; şu havacılık tazminatına el atması yeterli olacaktır. ARFF'cilerin feryadını dinleseniz yeter. Havacılık tazminatındaki iddia edilen adaletsizliği giderdiğiniz taktirde hep iyilikle yad edilirsiniz.
Tabi bu işin başka ayağı daha var. Teknik Fakültelerin Sivil Savunma ve İtfaiyecilik bölümlerinden mezun arkadaşlar var. Bunların sayıları da 700 civarı. Diplomalarında tekniker yazıyor. Bu arkadaşların durumunu da ARFF teknikeri şeklinde düzeltmek gerekiyor. Uzay mekiği gibi ARFF araçlarını kullanıyorlar. Kanuna göre tekniker unvanı olabilme şartını taşıyorlar. DHMİ genel müdürü için bir devrim yapma şansı ve samimiyetidir bu durumu düzeltmek.
Ara başlığımda söylediğim gibi Serdar Hüseyin Yıldırım'a basın toplantısı yaptırılmıyor mu bunu açıklamalı...
Yorumlar Tüm Yorumlar (79)