Daha iyi bir gelecek için geçmişten ders almak.
Elde edilen deneyimler ve en iyi uygulamalar, sistemleri ve hizmetleri olgunlaşmaya devam ettikçe ve görüş alanı ötesi faaliyetleri de dahil, neyin işe yaradığını, nelerin geliştirilebileceğini belirlemek ve kazanılan deneyimleri, alınan dersleri ve geliştirilen en iyi uygulamaları pekiştirmek için dikkati ve başarılı bilgi dağıtımlarına ve uygulamalarına insanları yönlendirmek önemlidir.
Bilgi Dağıtım türüne (yerel, bölgesel, ulusal, merkezi) ve gerçek uygulama deneyimlerine göre yürütülecek birliktelik, ilgili kilit paydaşlar, yetkililer ve her birinin belirli rolleri ve sorumlulukları içerisinde nasıl dağıtılıyor ve dağıtımın ilerlemesini etkileyen herhangi bir bağımlılık var mı, dağıtım, uygulama hangi olgunluk düzeyine ulaştı sorularına cevaplar sürekli aranmalı ve kontrol edilmeli.
Şu anda hangi hizmetler sağlanıyor (veya yakın vadede bekleniyor) ve hangileri daha uzun vadeli hedefler ve sunulan sistemlerinin, hizmetlerinin seçimini hangi kriterler etkiledi, bunları bilmek zorundayız.
Dağıtımlar ve uygulamalarla ilgili olarak ne işe yaradı ne işe yaramadı ve hangi dersler alındı sorgulamalıyız.
Veri gereksinimleri görsel alan içinde ve ötesinde güvenli çoklu çalışmaları destekleyebilmesi için ilgili veriler erişilebilir olmalıdır. Güvenli çalışmaları desteklemek için ihtiyaç duyulan veri tipini, bu verilerin nasıl toplandığını, güncel tutulduğunu ve ihtiyaç sahipleri ile paylaşıldığını ve veri kalitesi (ör. bütünlük, güvenilirlik, süreklilik ve kullanılabilirlik) açısından belirli veri türleri için standartların gerekli olup olmadığını (güvenlik ve dayanıklılık) açıklamalı ve bunu sistemli bir şekilde yapmalıyız:
• Güvenli verileri desteklemek için nerelerde kullanılması gerektiğini açıklayın.
• Veri türleri kalite gereği sürekli yenilenmelidir. Bu veriler nasıl gerçekleştirilecek, hangi hassaslık ve ne tür güvenilir bir şekilde işlenecek, açıklanmalı.
• Mevcut verilerle ilgili ne tür yetenekler gerekli,
• Verilerin düzeyli olması nasıl sağlanmalı, hangi veriler düzenlenmeli, standartlaştırılmalıdır ve neden?
• Veri kalitesi, güven ve güvenlik nasıl sağlanır?
• Veri kaynaklarının değerlendirilmesinde, doğrulanmasında ve kabul edilmesinde farklı paydaşların rolü nedir?
Veri kaynakları, toplama, yayma ve kullanımla ilgili en iyi uygulamaları gerçekleştirin. Belirli veriler için teslimat, güncelleme hızı, veri yönetimi açısından bugün geleneksel standartların olması beklenebilir ve genel bakım yeterli olmayabilir. Gereksinim sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılamak için bu bilgiler nasıl yönetilmelidir sorularına cevaplar getirin. Verime yönelik çözümler sizi güçlendirmeye hizmet edecek ve ileriye dönük bir yol açacaktır.
Buraya kadar deneyimler ve paylaşılan bilgiler okulda aldığımız dersler ve ders içerikleri ile ilgili. Bu da benim ders aldığım anlamına gelmiyor. Şu an yetmişli yaşlarımı nerede ise yarılamakta iken bunu söyleyebilir olmam, kaçırdıklarımın yakaladıklarımdan daha fazla olmasına borçlu olabilirim.
“IQ sizi okuldan mezun eder, EQ ise hayattan!”
- Size bir sorum var çocuklar. Önünüzde üç adaylı bir seçim var diyelim. Birinci aday çocuk felcinden dolayı kısmi felçli, yüksek tansiyonu var, kan hastası, bir dizi ciddi hastalığı daha var. Amacına uyan yalanları söylemekten çekinmiyor, söylüyor ve stratejilerini astrologlara danışıyor, karısını aldatıyor ve çok fazla sigara ve martini içiyor.
İkinci aday fazla kilolu ve şimdiye kadar üç seçim kaybetmiş. Depresyonu var ve iki kez kalp krizi geçirmiş. Durmadan puro içiyor ve birlikte çalışması çok güç birisi. Ayrıca her gece yatmadan önce aşırı miktarda şampanya, konyak, porto şarabı, viski, ne bulursa içiyor ve üstüne de iki adet uyku hapı alıyor.
Üçüncü aday ise, yüksek rütbeli bir savaş kahramanı. Kadınlara saygılı davranıyor, hayvanları seviyor, asla sigara içmez ve sadece, o da nadiren bira içiyor.
Şimdi söyleyin; sen Josef, sen kime oy verirdin?
- Sonuncuya, üç numaraya.!
- Peki ya sizler sınıfın geri kalanları?
- Evet, üç numara...
- Haydi ama çocuklar, az önce Franklin D. Roosevelt ve Winston L. Churchill’i elediniz.
Seçtiğiniz adam ise Hitler.
- Yaaaa, hiii..!
- Komik ama bunun önemli ve bir gün anlayacağınızı umduğum bir noktası var.
Dünya asla beklediğiniz gibi çıkmaz.!
Bu ülkede okullarda zorunlu 'DÜN' dersi verilmeli, çabuk unutuyoruz. 100 yıl önce “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” diyen bir anlayıştan “giderlerse gitsinler” diyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Şark kurnazlığı kutsal bildiğimiz ne varsa o kutsallar üzerinde de uygulanmaya başlandı son zamanlarda.
Şark kurnazlığı TDK sözlük anlamı şu şekildedir:
-isim; Doğu dünyasının anlayış, görgü ve davranış gibi özellikleri çerçevesinde zamana yayma, boş vermişlik, nemelazımcılık içeren uzun vadeli planlar yaparak bir işte karşı taraftan istediğini elde etme işi.
“Şark kurnazı” kavramı, biri Arapça öteki Farsça iki kelimeden oluşur. Şark (doğu) ve kurnaz (kanmayan, başkalarını kandırmasını ve ufak tefek oyunlarla amacına erişmeyi beceren, açıkgöz, hin). APH-1917.
Bu deyişte ne “gelecek” ne “kişi” ne de “insan” var. Yani insan ve geleceği, elde edilecek olan çok küçük değerler karşısında satılmakta anlamına gelir. Geleceği olmayan için, hiçbir değer, kutsal ve insani davranış önemli değildir. Eskilerin “ehemi mühime tercih etmek” sözü burada işe yaramaz.
Türkçe anlatırsak, “önemli” yi “gerekli”ye yeğlemek aklın varacağı sonuçtur.
Eğitimi etiket, diplomayı gelir kapısı gördükçe kültürümüzdeki yanlışların da farkında olmayız;
- Hata yapan cezalandırılır. (Üç yanlış bir doğruyu götürür.)
- Emniyeti artırma çabaları; maliyetleri artırmadığı, verimliliği düşürmediği, işletim hedeflerine ulaşmayı engellemediği sürece geçerlidir. (Kazan kazan politikası.)
- Her yere “Önce emniyet!”, bir de yasayı hatırlatan “no-smoking” yazalım. (Kurala saygılı olduğumuzu ilan edelim!)
- Çalışırken dikkatli olun. (İş işten geçtikten, insanlar öldükten sonra önlem almak zordur.)
- Eksik ve yanlışları bildirmek ispiyonculuktur. (Kol kırılır, yen içinde kalır.)
- Yönetici kararlarını sorgulamak ayıptır. (Susun ve işinizi yapın.)
- Üstlerinizle iyi geçinin. (Onlar sizlerin veli nimetinizdir!)
Geçmiş ve Gelecek ilişkisinden habersiz, sadece yaşamak için çaba gösterip kimliğini oluşturamadan içinde bulunduğu ortam tarafından esir alınanlar, kendi görüp, duyup, okuyup, öğrendiklerini dile getiremesin diye sorgulamanın kutsala karşı ihanet mertebesinde bir asilik olduğu algısını aşılamaktan geri durmazlar.
Sorgulamayanın da geleceği olmaz.
Sizce olur mu?
“Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Tarihi yineleme olarak tanımlıyorlar, hiç ders alınsa yinelenir miydi?
Yorumlar