Atatürk Havalimanı’nda gerçekleştirilen Teknoloji, Uzay ve Havacılık Festivali Teknofest’i AirportHaber olarak yerinde takip ettik.
Salı başlayan ve Pazar günü sonuna kadar devam eden festival çok fazla ziyaretçiyi ve katılımcıyı ağırladı.
Teknofest’in Atatürk Havalimanı’nda yapılmış olması bir avantaj; Türk Havacılığının yıllarca kalbi olmuş ve hali hazırda ticari uçuşların yapılmadığı bir meydan. Şartlar el verişli, buraya yolcu olarak bir akış yok ve otoparklar alabildiğine ziyaretçilere tahsis edilmiş.
İstanbul Havalimanı’nda yapıldığında hem yer çok bilinen bir bölge değildi, hem de otopark ulaşım ve girişteki yoğunluk gibi bir çok sorunla mücadele edildi.
Burada öyle bir sorun yaşanmadı. Özellikle erken gelenler girişte hiçbir sıkıntı yaşamadı. Rahatlıkla otoparka girdi, aracını park etti ve festival alanına geçti.
Otoparktan çıktıktan sonra festival alanına yönlendiren tabelaları ve uyarı yazılarını yeterli buldum. Dediğim gibi Atatürk Havalimanı’nda başka bir yoğunluk olmadığı için 10 dakikalık yürüme mesafesi de sıcak havayı saymazsak keyifli hale geldi.
Festival alanı girişinde de kayıt yaptırdığınız alanlar mantıklı dizayn edilmişti. Katılımcılar telaş yapmadan kaydını yaptırıp turnikelerden geçerek içeri girebildi. Ziyaretçiler festival alanına girişte karşında 226 numaralı körüğü buldu. Sağa mı gidelim sola mı diye düşünenler ne yapacağını bilemezken, direkt körüğün altından karşıya doğru yürüyenler doğrusunu yapmış oldu.
Festival sadece havacılığı kapsamadığı için katılım ve merak haliyle daha fazla oldu. Özellikle meslek okullarından gelen öğrenciler ve okulların düzenlediği turlar yoğunluktaydı. Her yaş grubundan ziyaretçiyi görmek mümkündü.
Atatürk Havalimanı’nın bu organizasyon için tahsis edilmesi, devlet kurumlarının büyük destek vermesi, gençler için ödüllü yarışmaların düzenlenmesi ve gösteri uçuşları organizasyonu dikkat çekici hale getirdi.
Gösteri uçuşlarını anlatan sunucunun konuya hakim olması ve izleyenler için yapılan tribün o anları keyifli hale getirdi. Dikkat çekici uçuşlardan biri de THK’nın yangın söndürme uçağının yaptığı uçuştu.
İzmir’deki orman yangınları sırasında neden müdahale etmediği uzun süre tartışılan CL-215 tipi uçaklardan birinin yaptığı uçuş tartışmaları yeniden alevlendirdi. O uçuşu canlı izledim ve çektim. Uçağın kalkışını yaptıktan sonra denizden 5.5 ton suyu alıp gelmesi ve pist kenarında belirlenen alana suyu boşaltması saniyeleri aldı. Tabi denizin havalimanına yakın olması zaman açısından olayı kolay kıldı.
Ama o anları canlı izleyen biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Eğer aynı anda orman yangınına aynı uçaklardan bir kaçı müdahale etseydi, yangının sonuçları kesinlikle bu kadar ağır olmazdı.
Festivale dair söylenecek detaylardan biri de kuşkusuz yeme-içme alanları… Bu alanlar var mıydı yok muydu emin değilim! 1 milyona yakın ziyaretçinin hedeflendiği bir organizasyonda yemek ihtiyacı için belirlenen alan bu kadar uzak olur mu? Ya da bu kadar zor mu bulunur? Belki böylesine bir festivalde göze batmasın istendi ama bu atlanacak bir detay değildi. Olmasa da olur mantığıyla bakılmış olması eksi haneye yazılacak hususlardan oldu.
Festivalin tam girişindeki stat önlerini andıran köfteci ve simitçi yoğunluğu açıkçası beni şaşırttı. İçerideki yeme-içme alanlarını bulmakta zorluk çekenler buraya yüklendi. Burada köfte, simit ve hatta Osmanlı macunu satan esnaf izinle mi girdi, bir anda nasıl böyle bir sahne oluştu anlamadım.
İzin kısmını geçtim; buradan köfte yiyen ziyaretçilerin zehirlendiğini bir düşünelim… Olağan dışı bir soru mu bu? Köfteden zehirlenenler belki de konudan habersiz olan Teknofest yetkililerini zor durumda bırakmaz mıydı? ‘Festivale gittik ve yediğimizden zehirlendik’ diyen yüzlerce ziyaretçi olduğunu düşünsenize. Direkt Teknofest’e yazar böyle bir durum.
Sonuç olarak festival yerli teknolojilerin, eğitim uçaklarından savaş uçaklarına ve uçan arabaya kadar bir çok hava aracının sergilendiği, özellikle havacılığa ilgili gençlerin hatta çocukların yoğun ilgi gösterdiği bir festival oldu.
Atatürk Havalimanı’nda düzenlenmiş olması büyük avantaj sağladı. Festival için 6 gün bana göre uzun bir süre. Bu da sanıyorum hedeflenen ziyaretçi sayısına ulaşmak açısından planlandı.
Metroyla ulaşımın olması, otopark sorunu olmaması, servis kaldırılması ziyaretçileri buraya çekti. Festival hareketli, renkli ve heyecanlıydı.
Herşey planladığı gibi gitti mi bilmiyorum ama küçük yaşta olup da havacılığa meraklı olanları içine çekmesi açısından çok doğru bir organizasyondu. Artarak devam etmeli…
MAX havalanıyor mu?
Geçtiğimiz günlerde FAA Başkanı Steve Dickson'un yaptığı açıklama epey gündem oldu havacılık sektöründe. Mart ayından bu yana dünyada uçuşları yasak olan Boeing 737 MAX uçaklarıyla ilgili bir açıklama yaptı ve dedi ki; ‘Son imza yetkisi bende. Bizzat kendim bu uçakta uçana kadar (kendisi pilot) uçuşu için imza atmayacağım. Ben test edip güvenilir olduğuna ikna olursam izin veririm’ dedi.
Bu açıklama takdir topladı özellikle ABD’de. Kaba tabirle; ‘Helal olsun adama’ dediler!
Ama şahsen bana pek öyle gelmedi. Burada bir PR kokusu aldım. FAA Başkanı yaptığı bu açıklamayla yani şunu mu demek istedi; ‘Ben izin verirsem herkesin içi rahat olsun. Tamamdır, bu uçak uçar demektir’.
Öyle mi düşünelim Steve Dickson bu uçağı test edince…
Ekim’de planlanan test uçuşundan kısa bir süre önce yapılan bu açıklama sanki MAX’i yavaş yavaş gökyüzüne hazırlıyorlar gibi geldi bana. Elbette hazırlanabilir ve sorun yoksa uçabilir tabi ama bu açıklama biraz gaz alma açıklaması gibi değil mi?
Yorumlar