Yazının başlığına "THY bu vicdani sorumluluğu taşıyabilecek mi" dediğime bakmayın. Kastım THY yöneticilerine yönelik. Geçen hafta işten atılan Gamze Kutval'ın açtığı davaya verilen cevabı görünce gözlerime inanamadım.
Bir kaç kez okudum THY'nin cevabını. Açıkçası, "Yaptık oldu, attık oldu" şeklinde bir cevap.
FETÖ'nün yaptığı darbe girişiminin ardından bütün kurumlarda olduğu gibi THY'de de bir ayıklama süreci yaşandı.
THY, çok sayıda personelin işine son verdi. Kamuoyunda THY'nin işten attığı personeller için "THY FETÖ'cüleri işten atıyor" şeklinde yorum yapıldı.
Açıkçası ben bile öyle anladım. Çoğunu bilmeme rağmen "acaba" sorusunu kafamdan atamadım. Zira kimin kim olduğu, hangi kamuflaj ile kendilerini kamufle ettikleri belli olmayan bu hainlerin, her türlü kılığa girdiklerini görmek kafamızdaki soruların oluşmasına sebep olmuştu.
Bugün geldiğimiz noktada THY'nin cevabı ile kendimi kafamda oluşturduğum "acaba" sorusundan dolayı vicdani olarak sorumlu hissediyorum ve bu arkadaşlardan özür diliyorum.
Elbette FETÖ'cüler işten atılmalı. Hatta bana göre bu ülkede yaşam hakkı bile tanınmamalı. Ama işin aslının böyle olmadığı ortaya çıktı. Bunu nereden anlıyoruz. THY avukatlarının savunmasından.
Öteden beri FETÖ'cülerle mücadele etmiş bir kişi olarak ve bu konuda defalarca yazı yazmama rağmen maalesef THY'deki koruyucu güç tarafından her daim üzerlerine kanat gerilen bu kişiler maalesef THY'de kök salmıştı. 2015 Aralık ayında yazmış olduğum "THY'deki şakirtler gitmeli" yazıma rağmen, yıllar önce THY'de Fethullah Gülen plakalı araçları haber yapmamıza rağmen dinletemedik.
Mesele dinlenmemek değil. O açıdan kendimizi rahat hissediyoruz. Biz gazeteci olarak dün ne isek bugün de o şekildeyiz.
THY'deki işten atılmalar ile ilgili konuya farklı açıdan bakıyorum.
THY avukatlarının savunması, tamamen işletmesel sebeplerden kişilerin işlerine son verildiğine yönelik.
FETÖ bahanesi ile işe son vermek kabul edilebilir bir durum değil. İşten atmayı anladım da, FETÖ damgası vurduğunuz bu insanların vebalini nasıl taşıyacaksınız onu anlayamıyorum.
İşten çıkartılan personelin yarısından fazlası 15 yılını doldurmuş ve erken emekliliği hak etmiş insanlar.
Bu insanların işine son verilmesi gerekiyor ise ve bunu işletmesel sorun ile izah ediyorsanız zamanlama açısından çok yanlış.
FETÖ damgası yemek ne demek biliyor musunuz siz?
Vatan hain, alçak, şerefsiz, kahpe, namusuz. Aklınıza nasıl küfürler geliyor ise tıpkı o demek FETÖ'cülük.
Merak ediyorum bu kişiler bu konjonktürde işten atılırken, THY yöneticileri hiç empati yaptı mı?
Sanmıyorum. Kim tarafından hazırlandığı bile belli olmayan işten atılma listesi torbaya konuldu ve defter kapatıldı.
Yukarıda da izah ettim. İşten atılanların yarısından fazlası erken emekliliği hak etmiş insanlar. Yöneticiler vebal altında kalmak istemiyor ise bir çözüm üretmek zorunda.
Nedir o çözüm?
Hiç mahkemelerin karar vermesi beklenmeden işten atılanlar, hani tuvalet yapmasına, kuruma dahi girmesine izin verilmeyen bu rencide ettiğiniz insanlarla derhal ve behemehal görüşülüp emeklilik hakları verilmeli.
Yeter mi? Yetmez.
Pas bilet hakları da verilmeli.
Yeter mi? Yetmez.
FETÖ ile irtibatsız olanların itibarları iade edilmeli. Bunu nasıl yaparsınız bilmiyorum ama vicdani duygularınızı bir kenara bıraktığınız gibi gururunuzu ve egonuzu bir tarafa bırakıp insanlara vurulan hain damgasını temizlemeniz gerekiyor.
Bakın size bir örnek vereyim.
İşten kovduğunuz insanlar yaşamlarını devam ettirmek için iş bulma, çalışma derdindeler. İsmini vermek istemiyorum ama bu insanlar çok kötü muameleler ile karşılaşıyorlar. "Sen FETÖ'cüsün, FETÖ'cü olmasan THY seni işten atmazdı" gibi sözler söyleniyor bu insanlara. Ayıptır, günahtır, yazıktır. Size söylendiğini düşünün bu kelimelerin. "Kafama sıksalar daha iyi" dersiniz değil mi?
Ya bu insanlar ne desin? Nasıl savunsunlar kendilerini? Çamur attınız izi kaldı.
Kim nasıl temizlesin bu izi?
Biz yine ALLAH için, insan haysiyeti için, kul hakkı için, adil olmak için haksızlığı yazdık. Vebal sizin. En azından biz özür diledik. Bilmem onu siz becerebilir misiniz?
Yorumlar Tüm Yorumlar (113)