Açıkçası THY yazmaktan gına geldi. Ne var ki havacılığımızın kanayan yarası, çalışanların umut kapısı, herkesin göz ağrısı THY. Maalesef kazan kaynıyor, olan hep çalışana oluyor ve kaynayan kazanın içinde hep çalışanlar pişiyor.
Oyunlar çalışanlar üzerine oynanıyor, hesaplar çalışan personel üzerine yapılıyor. THY’yi yönetenler hep aynı ballı börekli yaşamlarına devam ederken, kurumun üç beş kişisi İtalyan terzilere özel elbiseler diktirmeye, 3-5 bin euroluk ayakkabı giymeye devam ediyor. Ultra lüks araçlar kapıya sıra sıra dizliyor.
Evet, pandemi dedik, dünyada her havayolu şirketi etkilendi dedik, THY bu yükün altından en az zararla çıkar inşallah dedik. Çalışanların fedakarlık yapmaya hazır olduğunu, sendikanın tüm riske rağmen THY yöneticilerinin isteklerine yakın tavır sergilemesinin olumlu olduğunu anlatsak bile ortada koca bir sıfır var.
Mantalite kendinden başkasını düşünmeme üzerine ise fazla konuşulacak şey yok. Kurumun istikbali yerine kendi istikbalinizi düşünürseniz ve bunu düşünürken de çalışanlara hoş görünmek için kapısında yattığınız sendikayı üyeler nezdinde “tü kaka” gösterme çabanız hangi filmleri çevirdiğinizi ele veriyor.
Sendikanın çalışma süreleri göz önüne alınarak aidat kesilmesine yönelik THY’ye gönderdiği yazıya rağmen “sendika paramıza göz dikti” algısı yaratmak için tam ay üzerinden sendika aidatı kesmeniz tam bir düşmanca tavırdır.
Şimdi sorarım, siz bu şirketi kişisel egolarınızla, herkese ve her kesime düşmanca tavırlarınızla mı yöneteceksiniz yoksa dünya şirketlerinde olduğu gibi profesyonelce mi yöneteceksiniz.
THY’yi yöneten zat ki eminim tek başına ve birkaç avenesi ile birlikte yönetirken neden şöyle sağına soluna bakıp “biz ne yapıyoruz” sorusunu sormaz kendine açıkçası merak ederim.
Şimdi bu kişinin her daim bir kaos imdadına yetişiyor. FETÖ darbe girişiminde Almanya’da olmasına rağmen ve telefonlarına ulaşılamamasına rağmen bir şekilde yerinde kalmayı başardı. Kırmızı halı olayı patlak verdi ondan bile sıyrıldı “basının yazmasıyla adam gönderilmez” düşüncesi koltuğunda kalmasına yardım etti.
Zararlar kat kat artarken “efendim Boeing 737 max uçaklarını uçuramadık bahanesi” iyi allandı pullandı.
Bu seneye geldik pandemi imdada yetişti. Vallahi şanslı adam. Alt katında oturan Temel Kotil için ayağını yere vura vura “bu adam yılbaşına kadar buradan gidecek” dedikten sonra zurnayı hep kendi çalmaya devam etti.
Son zurnası, son bahanesi de sendika olacak gibi görünüyor. Bu sefer ateşe sendika atılacak gibi duruyor. Reisin karşısına geçip “efendim sendika istediklerimizi kabul etmedi. Çalışanları açlığa mahkum edecektik sendika onay vermedi” deyip köprüyü karşıya geçmeye çalışacaktır. Ama bu sefer bildiğiniz köprü değil sırat köprüsü. Kıldan ince kılıçtan keskin.
Ancak reis bu sefer bahanelere değil sonuca bakacaktır. Eğer bakmazsa THY’nin ruhuna el Fatiha demekten başka yol görünmez.
Gelin size bir öneri sunayım. Madem para veremiyorsun, madem maaşları karşılayamıyorsun o halde basit bir çözüm önerelim. Var mısınız?
Çalışanlara vereceğiniz kadar parayı hesaplayın THY hisselerinden pay verin. Ne güzel değil mi hem paranız cebinizden çıkmaz hem de çözüm bulmuş olursunuz.
Aykut Alpa bilmecesi.
Her gün değişik haberler geliyor. THY’de uçuş işletmeden sorumlu genel müdür yardımcısı Aykut Alpa istifa etti, istifa edecek gibi duyumlar fısıldanıyor.
Aykut Alpa sessiz sedasız olup bitenler karşısında sağır olmuş duymuyor, dilsiz olmuş konuşmuyor, kör olmuş görmüyor. İnsan kendi personelinin içinde bulunduğu açmaz için çaba harcamaz mı? Ama olmuyor, rest çekemiyor, orta yol bulmak için çaba harcamıyor.
Olanlardan hoşnut değil ama sessizliğe gömülmeyi tercih ediyor.
Aldığım bilgi kendi isteğiyle ayrılmak istemiyor. Kovulayım ki yüksek para alayım derdinde. Kahraman olmak böyle değildir Aykut bey. Rest çekerek ayrılırsan kahraman olursun, arkandan konuşanlar “helal olsun hakkımızı savundu” derler. Kovulmayı beklersen çok beklersin.
Yorumlar Tüm Yorumlar (315)