Değerli okurlar öncelikle Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Geçen hafta yazmış olduğum ‘THY’nin AB’si’ başlıklı yazımdan sonra o yöneticiden hiç beklemediğim bir itiraf geldi. İtirafın içeriği ‘O kişi benim’ şeklinde kendini ifşa etmekten başka bir şey olmadı.
Geçen hafta yazının yayınlanmasının ardından neler oldu önce onu aktarayım. Önce hatırını kıramayacağım kişiler devreye sokuldu. Defalarca arandım. Uzlaşma teklif edildi. Benim uzlaşacak hiçbir mevzuum olmadığı için pek önemsemedim. Yetmedi kendisi aradı. Müsait olmadığım için telefonu kısa kesip sonra görüşme yapmak üzere kapattık telefonu.
Açıkçası kişi hakkında yanılmadığımı bir kez daha anladım. Araya hem Ankara’dan hem de yurtdışından hatırlı kişileri sokmasının yanında beyefendi diğer yandan da noter kanalı ile yazının kaldırılmasını talep etmiş.
Benim için bu hareketler normal hareketler. İnsan kendinden şüphesi var ise bu tür davranışlar sergiler. Israrla aratır ve devamında da olmayan hukukun yollarını arar.
‘AB’ diye kullandığım rumuz Ahmet Bolat idi. THY Genel Müdür Yardımcısı oluyor arkadaş. Benim hassasiyetim insanların kendini olduğundan farklı göstermesidir. Ahmet Bolat hakkında neden yazı yazdım. Aslında kendisi biliyor. Lakin ben kurumu kişilerin önünde tuttuğum için doğrudan kendisine yönelik eleştiri sınırlarını asla aşmayan sözler kaleme aldım.
Anlaşılan o ki Ahmet Bolat efendi söylediklerimin tamamını kabul etmiş. Ben o soruları aynen tekrarlayacağım. Mahkemeye sunduğu dilekçede “Güç delisi, cahil, cühela bir tip, alnın secdeye gittiğinde Allah’a mı yakın oluyorsun şeytana mı? Benim aklıma gelen ilk şey şeytana yakın olduğun” şeklindeki ifadelerimden dolayı yazının yayından kaldırılmasını talep etmiş.
Bu ifadeler basın özgürlüğü kapsamında ve Avrupa Birliği normlarına tamamen uygun ifadeler. İşte bu ifadelerimden dolayı mahkeme(!) yayının kaldırılmasına hükmetmiş. Saygı duyuyoruz mahkemelerimize… Ha, mahkemelerin adaletli karar verdiğine, hatta yazıları okuduğuna bile inanmıyorum. Ama hukuk bu. Verdiği karara uyacaksınız.
Arkadaşlar gözünüzden sakın kaçmasın. Şikayet konusu yazı özelinde yukarıda belirttiğim gibi birkaç kelimeden ibaret. Yani Ahmet Bolat bey diğer yazdıklarımı aynen kabul etmiş.
Ve aklıma şu sorular geliyor. Yahu kardeşim THY’de kaç tane genel müdür yardımcısı var. Mesela Levent Yılmaz var, mesela Akif Konar var, mesela Abdülkerim Çay var. Ben bu kişilerle ilgili yazı neden yazmıyorum da seninle ilgili yazıyorum.
Ben yine aynı noktadayım. Kişiler hakkında yanılmıyorum.
Soruyorum size; mahkeme dosyasında belirttiğin asılsız ithamları sen yaparken biz hangi mercide kendimizi anlatalım?
Ve devam ediyorum.
Sen; FETÖ’nün tahsis ettiği FG plakalı araçlara bindin mi binmedin mi?
Sen; FETÖ’nün cirit attığı Afrika ülkelerine hat açmak için kendini parçaladın mı parçalamadın mı?
Sen; FETÖ’cülere terlikli genel müdürün ile birlikte binlerce bilet verdin mi vermedin mi?
Sen; FETÖ’cülere bilet verilmesine engel olmak isteyen yöneticilerin THY’den atılması için önayak oldun mu olmadın mı?
Sen; FETÖ’cülere karşı direnen kahraman THY çalışanlarına karşı FETÖ’cülerin yanından yer aldın mı almadın mı?
Mavara yapmayı sevmem. Bunların cevabını vicdanınla versen yeter. Gerisi sana ve Allah’a kalmış.
Kendini ifşa ettiğin için de 2017 yılının yöneticisi olma unvanını da hak etmiş bulunuyorsun.
Tebrikler…
Ramazan Bayramımız kutlu olsun.
Yorumlar Tüm Yorumlar (42)