Her pilot, her teknisyen, her kabin memuru için THY’de çalışmak hayaldi, ayrıcalıktı, gelecek idi. Ama gel gör ki şu sıralarda her çalışanın kâbusu oldu demek en doğru ifade olacaktır düşüncesindeyim.
Evet, kabul ediyoruz zor dönemden geçiyoruz ülke olarak. Ve bu zor sürecin en çok zarar göreni, en çok üzüleni en çok yıprananı maalesef çalışanlar oluyor.
Türk Hava Yolları’nda işten çıkartılan 211 kişiden sonra yeni işten çıkarmaların kılıfının arandığı bilinen bir gerçek olarak çalışanların kafasında “Acaba bende mi” sorusu ile meşgul edildiği bir dönemin şahitleriyiz.
Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi istihdam sorunu olduğu biline biline yeni işsizler ordusu yaratmak için THY personel başkanlığı adeta işçi çıkarma üssü olarak çalışıyor.
Kabul etmek gerekir ki THY’de siyasi torpilli çok çalışan var. Merak ediyorum siyasi arkabaları olan personel işten çıkarma sürecinde bu siyasi güçlerini kullanıp keyif çatmaya devam mı ediyorlar yoksa onlar da mı aynı stresin içindeler.
Kanımca “benim arkam sağlam” deyip mesai arkadaşlarının işlerini kaybetmeleri umurlarında bile değildir. Çünkü elde ettikleri bu imkan kendi alın terleri ile kazanılmış imkan değildir.
Ne olursa Anadolu’nun kavruk çocuklarına olur. Onlar mesleklerini sevdikleri için, tırnakları ile kazarak geldikleri için, şirketlerine aidiyet duyguları olduğu için işlerini kaybetmek istemezler.
THY’de, özellikle kabin memurları arasında inanılmaz korku yaşanıyor. Kabin memurları kendilerini bir sorgu sarmalının, bir savunma sarmalının içinde buldular.
THY Personel Başkanlığı dedektif gibi çalışıp kabin memurlarının geçmişini didik didik edip resmen idam emri veriyor.
Öyle duyumlar alıyoruz ki, bir memur hasta olabilir, iş kazası geçirebilir ve bu sebeple hastanelerden rapor almış olabilir. Özellikle alınan raporlar üzerinden verilen verimsizlik kararları kabul edilemez. Elbette çakma rapor alan personel vardır. Ancak bu kabin memurlarını diğerlerinden ayırt etmek gerekir. Her rapora şüpheci bakmak vebal almak demektir.
Bir çalışanın on-onbeş sene önce aldığı rapor nedeniyle savunma vermesi, işten çıkarma bahanesinin ne kadar ucuzladığının kanıtıdır.
THY’de sistem sorunu var. İşten çıkarmaların kararını personel başkanlığı veriyor. Bu doğru bir yöntem değil. Kokpitten bir personel çıkarılacak ise bunun kararını kendi yöneticilerinin önerisi ile, kabinden bir personel çıkartılacak ise yine kendi yöneticilerinin önerisi ile işten çıkartma yönü benimsenmelidir.
Sadece kokpit veya kabin ile sınırlı değil bu söylediğim. Diğer departmanlar için de aynı görüşün savunucusuyum.
THY, insanlara kabus yaşatmak zorunda değil. Ağır ekonomik koşulların altında olduğumuz bu dönemde insanların psikolojisini bozma yerine verimi artırıcı çözümler üretmek daha mantıklı olacaktır.
Endişe ederim ki, işten çıkarılma ve işsiz kalma psikolojisi insanlara depresyon yaşatacak ve sonuçları ağır olacaktır.
Tabi çalışanların sendika tarafından sahiplenilmemesi de ayrı bir sorun. Sendikanın evlere şenlik açıklamasını da okumuşsunuzdur. İş olsun diye yapılan sendika açıklaması, işçi düşmanlığının hakim olduğu bir sendikaya dönüştüğü anlamı çıkacak açıklamasının değerlendirmesini de zaten sendikaya maaşlarından para ödeyen THY çalışanlarının gerekli cevabı ilerleyen süreçte vereceğini düşünüyorum.
THY’ye önerim. Kaş yaparken göz çıkarmanın anlamı yok. Kardan zarar edin ama işten çıkarmaların minimize edilmesi gerektiğini, ülke zor durumda iken insanları da zor durumda bırakmamak gerektiğini THY yöneticilerinin dikkatine sunuyorum.
Yorumlar Tüm Yorumlar (165)