Zor iş. Her dengeyi gözeteceksin, herkesi memnun edeceksin. Değişik kanallardan kümelenmiş güç odaklarını dengede tutacaksın. Ve üstüne üstlük THY’de başarı sağlayacaksın. Kendi otomasyonu üzerinde yürüyen bir sistemi değil sen ben cephesinin komutanı olacaksın. Zor ki ne zor!
İlker Aycı’dan bahsediyorum. Baktıkça daha iyi anlıyorum baktıkça daha zor olduğunu anlıyorum. Gördükçe “Aman Allah” diyorum ve THY’de baş olsan neye yarar, komutan olsan neye yarar.
Geçen hafta malum basın müşavirimiz Yahya Üstün beyin “41 kere maşallah” denilen yeni yönetim kurulu üyeliğini kendi sosyal medya hesabımdan açıkladım. Bir milyonun üzerinde etkileşimi oldu. Düşünebiliyor musunuz bir basın müşaviri ne kadar kıymetli ve ne kadar maharetli ki 41 yönetim kurulu üyeliğine layık görülüyor.
Açıkçası layık mı görüldü mecburiyet mi sayıldı bilemem ama bana göre basın müşavirinin görevi o kurumun medya ile ilişkilerini yürütmekten ibarettir.
Ancak burada durum çok farklı. Basın müşaviri sanki THY Basın Müşaviri değil de kurumlarda aranan yönetim kurulu üyesi vasfında bir vazgeçilmezi oynuyor.
Kimden güç alıyor, kimin himayesinde bilemem ama bildiğim tek şey kendi görevini değil de başkalarının görev alanlarında yüzüyor.
Dile kolay 41 ayrı şirketin yönetim kurulu üyesi.
Şöyle bir araştırılıp THY’ye gelmeden önceki ve THY’den sonraki mal varlığı açıklansa da öğrensek diyorum.
Ama malum bu işler bu dönemde imkansız.
İnsanlar işsiz, aşsız. Çalışanları huzursuz ve karamsar, yarın başlarına ne geleceği belli değil. Her an kapının önüne koyulma tehlikesi ile karşı karşıya. Bütün bu gerçekler karşısında milletin gözüne sokar gibi 41 şirkette yönetim kurulu üyeliği.
Allah verdikçe veriyor arkadaşa.
Ve Abdülkerim Çay.
Doğuştan kısmetli desek daha iyi.
THY’nin bir dolu kurumunda yönetim kurulu üyesi. Birinde de yönetim kurulu başkanı.
Bu arkadaş THY’de çalışanlardan sorumlu genel müdür yardımcısı. Aynı zamanda inşaat işlerine, alım satıma da bakıyor galiba.
Kaynağı bol bir yerde.
Kaynak bol olunca harcamak kolay oluyor. İyi harcamalar Abdülkerim Çay bey.
Mesele şu;
Bu iki arkadaş İler Aycı’nın ayağında pranga mı yoksa işleri kolaylaştıran anahtar mı?
Sorulması gereken asıl soru bu!
Bildiğim kadarı ile basın müşaviri Turkuaz Medya ile THY arasında su seferi yapıyor. THY’den alıp Turkuvaz’a, Turkuvaz’dan alıp THY’ye getiriyor.
İlker Aycı bu iki arkadaşı kendi görev alanlarına hapsetmediği sürece hep başı ağrıyacak. Ayaklarındaki pranga bileğine kelepçe olacak.
Bilmeli ki dedikodu mekanizması ile İlker Aycı’nın kulağına getirilen fısıltıların tamamı uyduruk. Ara gezen gönül düzen insanlardan hem kendini hem de THY’yi korumalı.
Bir örnek vermem gerekirse DHMİ eski genel müdürü Mahmut Tekin’in çok sevdiği bir personel vardı. Bu personel basın mensuplarından biri ile iş tutmuş ve DHMİ'yi zarara uğratmıştı. Sonra Mahmut Tekin bu arkadaşı kurumdan uzaklaştırıp başka bir meydanda görevlendirmişti.
Sonra ben sormuştum “bu kadar çok sevdiğiniz insanı neden uzaklaştırdınız” ve kendisi bana “Sevseniz bile kuruma zarar veriyorsa uzaklaştırmak lazım” şeklinde konuşmuştu.
Şimdi Mahmut Tekin’i çok daha iyi anlıyorum.
Ve diyorum ki, İlker Aycı aynı yolu denemeli.
Yorumlar Tüm Yorumlar (31)