THY’de fazla pilot var mı? Şirketin belli bir kesimi var diyor. Geçmiş yorumlara da bakarsanız çalışanlarınızın bir bölümünün kıymetli görüşlerini okuyabilirsiniz. Mutlak fazlalık vardır. Hatta THY bünyesinde bir tek pilotlarda fazlalık vardır. Ben hesaba, kitaba değil onların söylediklerine inanırım. Kim demiş ki “ Yangın çıkmıyor diye itfaiye dağıtılmaz” Halt etmiş. O da ne demekmiş. Bizler Sivil Havacılığı iki ay içerisinde internetten öğrenmiş dedelerin ( ? ) torunlarıyız. Pilotları da atarız. İtfaiyeyi de dağıtırız. Uzak ihtimal ama ya kazara aramızdan bir akıllı çıkıp tersini rakamlarla anlatırsa. O zaman arkamızı döner bu sözleri ben söylemedim, ifadem çarpıtıldı deriz. Büyüklerimizden öyle gördük ya.
Evet, Sivil Havacılık yaşamında net bir şekilde hesap edilebilir unsurların ilk sıralarında havayolu şirketlerindeki pilot sayısı gelir. Tabii şirketin pilot ihtiyacı tespit edilirken değerlendirilmesi gereken bazı kıstaslar olduğu da açıktır. Bu kıstasları gözden geçirelim.
1. Bir noktaya yapılan günlük sefer sayısı
2. Haftalık ve aylık sefer sayısı
3. Yapılan seferlerin uçuş süreleri,
4. Seferlerin kalkış ve iniş saatleri
5. Yapılan seferin sonunda uçağın varış noktasında yatıp yatmayacağı,
6. Uçağın gece saatlerinde varış noktasında kaç saat kalacağı ( pilotların mesai süresini belirler)
7. ER seferlerinin sayısı. ( bu seferlerin sonunda ekip gittiği yerde kalır)
8. ER seferlerinin haftalık sayısı. ( haftada 3 sefer yapmak bazı ekipleri 24 saat, bazılarını 2 gün bazılarını 3 gün yatı yaptırılmasına sebep olur)
9. Yönetici pilot miktarı ( minimum olmalıdır)
10. Yapılan eğitim sayısı ( sürekli büyüyen şirketlerde sıkıntı yaratır çünkü öğretmenler uçuş yerine simülatör veya derslerde daha çok zaman harcarlar)
11. Pilotların base sayısı ( bazı şirketler tek ana üs üzerinden çalışır, bazıları özellikle Avrupalı low cost şirketler ise çok ana üs ile çalışırlar çünkü daha karlı gelir onlara)
12. Tarifedeki çok bacaklı uçuş sayısı
13. Personelin yıllık izin kullanma süresi ( bazıları 20 gün bazıları 30 gün kullanır gibi)
Tarafınızca da bilindiği üzere pilotların görev süresi ne kadar uzarsa istirahat süreleri de o kadar uzayacaktır.
Evet, hesaplamaya esas teşkil eden genel kıstaslar bunlardır ve şu an bu hesabı yapacak yazılım da her Türk şirketinde mevcuttur. Bildiğim kadarı ile THY Boeıng’in programını kullanmaktadır.
Bizim çalıştığımız dönemde B737 tipi uçaklar için 3,5, A 340 tipi uçaklar için 6 cockpit personeli üzerinden hesaplama yapılırdı. Şu andaki şartlarda şirkette her şey değişti ve büyüdü. Uçak sayıları yanında, uçakların havada kalış süreleri büyük ölçüde arttı. Örneğin Türk Hava Yolları Dünyada en fazla noktaya uçan şirket unvanını aldı vb.
( 2005 yılında THY 83 uçaklık filosu ile 107 noktaya uçarken, 2018 senesinde 332 uçak 5213 cockpit personeli ile 306 noktaya 866.630.000’lik mesafe kat ederek 1.431.837, saatlik bir uçuş yapmıştı. 2019 yılında ise Filo’daki 350 uçak ve 5839 cockpit personeli ile 318 noktaya, 926.177 km’lik mesafeyi 1.491.403 saatte kat ederek yıllık operasyonu sonlandırmış olup faaliyet raporlarında da bulunan bu değerler konu ile ilgili olarak okurların daha rahat bir izdüşümü yaratabilmeleri amacı ile paylaşılmaktadır.)
Öyle zannediyorum ki, fazla pilot var diye kendini yırtanlar tüm bu kıstasları değerlendirip gerekli bilgileri programa girerek hesaplama yapmış değillerdir. Bunu yapabilmek zaten bir uzman işidir. Bu arada tabii ki ben de zikrettiğim hesaplamayı yapma yeteneğine sahip değilim Ancak mesleği bu tür hesaplamaları yapmak olan biri ile oturup uzun uzun konuştum ve görüşlerini aldım.
Temenni ediyorum ki bana anlatılan yanlış olsun. (maalesef doğru olduğuna eminim) TÜRK HAVA YOLLARI yetkilileri bir toplantıda “ Uluslararası standartların % 30 altında bir cockpit personeli ile THY operasyonunu gerçekleştirdiklerini övünerek ifade etmişler. Bu ne anlama geliyor. Evet; biz pilotları olması gerekenden fazla çalıştırıyoruz ve de belirli kurallara uymuyoruz ’un bir şekilde ki itirafı. Bunun başka bir anlamı var mı? Kimdir bilmem ama her insan neyle övüneceğini bilmeli. Hele hele çalışma yaşamında sorumlu mevkide bulunuyor ve bir toplantıya konusunda uzman kişi olarak katılıyor ise. Şu anda THY hesaplamada Boeing’in programını kullanıyor.
Evet, benim görüşüme göre ve uzun zamandır ifade ettiğim gibi THY’ de pilot fazlası yok. Son günlerde çoklukla gündeme gelen ve adeta toplum baskısına dönüşen yabancı pilotların görevden affedilmeleri konusunda söylenecek bir sözüm var. Şundan eminim ki şayet operasyon bu gün 2018-2019 yılı seviyelerine çıksa THY yabancı pilotlardan vazgeçme imkânına sahip değil. Geçemez zira ellerinde fazlası yok.
Ama bazılarımız istiyor diye arzu ederseniz bir kısmını yine de işten çıkartalım. İşler normale dönünce yerli ve millisini bulamazsak yabancı pilot arar, buluruz nasıl olsa. 2015’ de yaşadıklarımızı yeniden yaşar belki bu kez mutlu bile oluruz. Maksat bazılarınızın dediği olsun. Sıra itfaiyeyi kapatmaya gelince isterseniz bir kez daha konuşuruz. Yangın çıkmıyor ya.
BELİRSİZLİKLER ÇALIŞANLARIN YAŞAMINI NASIL ETKİLİYOR?
Bu konuda unvan ayırımı yok. Belirsizlikler herkesin yaşamını belli bir seviyede etkiliyor. Pilotunda, yer personelinin de, ofis çalışanlarının ve de teknik çalışanlarında. Düşünün bir kere. Bir hafta sonra nasıl çalışacağınız belli değil, evde misiniz mesaide mi? Nasıl bir program yapabilirsiniz? Mümkün değil. Önümüzdeki ay geçim için evinizin bütçesine kaç TL katkınızın olacağını da bilmiyorsunuz? Başka bir deyişle çalışmanızın karşılığı ile ilgili bir fikriniz yok. Pegasus ve Sunexpress’ de sizinle aynı işi yapanları düşünüyorsunuz, makul ölçüde daha az kazanmak bu ortamda tabii ama önlerini görebiliyor, yarını da düşünebiliyorlar. Kıskanmak basit bir söz ama sanki yakışıyor gibi. Evet, Şeffaflık tepkileri önleyebilir.
İşyerindeki var olan çalışanların ruh sağlığı bozukluğunun maliyeti ile ilgili bir fikrimiz var mı? Ekim 2020 ayının ilk yarısında bu konu ile ilgili makaleler basında yer alacaktır.
İş psikoloğu, kurumsal gelişim ve yönetim danışmanı Nazım Serin, işyerinde ruh sağlığını bozan faktörlerden en önemlisinin insancıl olmayan yaklaşımlar olduğunu söylüyor. Yani çalışana kaba, sert, tutarsız, hissettiklerine duyarsız, başarısına ve emeğine takdirsiz, adaletsiz, kişisel duyarlılıklarına ve ihtiyaçlarına kayıtsız yaklaşımların son derece yıkıcı olabildiğini söyleyen Serin, “Bu yaklaşımların tek sonucu ruh sağlığının zedelenmesi değil. Aynı zamanda ciddi bir verim ve motivasyon kaybına, giderek de işten ayrılmaya yol açmaktadır. İşteki ilişkiler kapsamında vurgulanması gereken diğer bir önemli boyut ise, yoğun iş taleplerine karşı çalışanın yetkisiz, öncelik kullanmaktan ya da bu talepleri karşılayabilmesine yardımcı olacak araçlardan yoksun bırakılmasıdır. Tüm bu faktörlerin yanında psikolojik tacizi (Mobbing) unutmamak gerekir. Çalışanı, işini yapamaz hale getirmek ve nihayetinde işinden ayrılmak zorunda bırakmak üzere sistematik şekilde uygulanan bir tür işyeri şiddeti olan psikolojik taciz, ülkemizde sektöre göre değişen oranlarda olmak kaydıyla son derece yaygın” diyor.
Evet, bunların hiç birine yabancı değiliz. Normal dönemlerin bu unsurlarına bir de yaşadığımız Pandemi ve onu takip eden ekonomik kriz şartlarından oluşan hususların eklenmesinin ortaya koyacağı tabloyu yorumsuz olarak takdirinize sunuyorum. Ve de mümkün olduğu kadar ruh sağlığımıza da dikkat edelim. Onu kaybedersek ne vücut sağlığının ne de her hangi başka bir şeyin önemi kalacaktır.
ŞEKLİ ÖNEMİ DEĞİL İŞTEN AYRILMAK VE EMEKLİ OLMAK MADDİ, MANEVİ HAZIRLIK İSTER:
Evet, Ne de güzel olurdu, iş yerini ve işi istismar etmedikleri ve de iş kanununun 17 maddesinde belirtilen işverene bildirimsiz fesih imkânı veren hususlardan uzak durdukları, verimli çalıştıkları sürece çalışanlar işten ne zaman ayrılacaklarını bilse ve de ona göre kendisini manen ve maddeten hazırlasa.
Belki inanmayacaksınız ama biz bunu denedik. Yöneticilerden başladık ve de onlara yukarıda belirtilen şartlara uymaları halinde hizmetleri için kendilerine hizmetleri için Türk Hava Yolları adına hizmetleri için hangi tarihte teşekkür edileceğini yazılı olarak bildirdik. Bu yazıyı gönderdiğimiz yönetici arkadaşlarımızdan olumsuz bir tepki almadık. Teşekkür eden bile oldu. Kimden tepki aldık biliyor musunuz? Genel Müdürden değil. O yalnız hukuki açıdan bu resmi yazıyı vermenin bir sakıncasının olup olmadığını sordu. Yönetim Kurulu Başkanı ya muhatap olmak istemedi ya da ilgilenmedi. Evet; sıkı bir tepki aldık. İnsan Kaynakları Yönetiminden. Öyle ya, çalışanların işten çıkartılmasını teklif etmek, bu takdiri kullanmak onların yetkisindeydi ya.?
Nedense o konuyu hiç biri başka birine bırakmak istemezler. Nasıl bir üstünlük ise. Bizim yaptığımızı da yetki tecavüzü olarak yorumladılar herhalde. Aslında her dönemde İnsan Kaynaklarının çalışanlara, insanlara değil de tepe yönetime yakın olduklarını çok görmüştük. Dün de böyleydi, bu gün de öyle. Bu yazı yapacaklarımıza hukuken engel olursa düşüncesiydi onları karşımıza diken.
Her ne ise, İşten ayrılmak maddi ve manevi hazırlık ister. Maddi hazırlık kadar önemlidir diğeri de. Bu aralar moral bozukluğu zaten hat safhada.
Yorumlar Tüm Yorumlar (108)