Bu hafta üç konuya birlikte kısa kısa değineceğim. Birisi AtlasGlobal uçağı Ercan- İstanbul uçuşunda gerçekleşen bir hadise, diğeri THK rektörü Metin Toprak olayı ve son olarak bir facia durum KKTC sivil havacılığı.
Değerli okurlarım;
Geçen hafta Ercan Havalimanı'nın yeni pist ve terminal yapımı ile ilgili davete katıldım. Öncelikle T&T Genel Müdürü Serhat Özçelik, Genel Müdür Yardımcısı Naci Işık ile Şevki Turanlı'ya mükemmel organizasyonları için teşekkür ediyorum.
Ancak KKTC'nin yolu o kadar uzun ki, Ercan Havalimanı işleticilerinin ise işleri o kadar zor ki anlatmakla bitmez.
Şunu söyleyeyim bizim Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yıllarca kısıtlı imkanlarla olmazları başarırken KKTC sivil havacılığı 240 personel ile yan gelip yatıyor. Biz kendi sivil havacılık otoritemizin yaptıklarını daha iyi olsun diye yerden yere vururken KKTC'de birgün çalışılıp üç gün yatışa anlam veremiyorum.
KKTC Ulaştırma Bakanlığı bu konuya kesinlikle neşter atmalı, 10 kişi ile yapılacak işi 240 kişi ile yapmanın ne artısı var. Maaşları Türkiye ödüyor diye bu kadar insanı boş boş oturtmanın anlamı yok.
Yıkın tabuları artık, yıkın köhnemiş yapıyı, yıkın korkularınızı, siyasi korkularla Türkiye'den gelen paralarla boş oturan adamlara para ödemeyin.
Bir KKTC'li özel sektör çalışanından şu sözü duydum. "Abi burada kimse çalışmıyor. Ben İngiltere'de yaşadım. Aç olunca kimse sana bir dilim ekmek vermez. Elimizdeki işin kıymetini bilmeliyiz" dedi. İşte bu mantalitede olmalı her KKTC vatandaşı.
Şimdi gelelim İstanbul dönüşüne.
Malum İstanbul lodos yüzünden perişan. Uçaklar lodos yüzünden rötarla kalkıp rötarla iniyor. Ercan Havalimanı'nda gecikmeli de olsa kalkıyoruz. İkram saati gelmiş, business koltuğunda oturan Can Aytaç isimli şahıs AtlasGlobal uçağındaki keyifli yolculuğumuzu kabusa çeviriyor.
Uçanlar bilir. AtlasGlobal'in hostesleri naziktir, güleryüzlüdür. İkram için istekleri alıyor kabin amiri. Can Aytaç isimli üç kuruş fazla vererek business koltuğuna oturan şahıs "Rakı var mı rakı" diyerek laubali bir davranış sergiliyor. Kabin amiri hanım nazikçe rakı olmadığını söylüyor. Adam açıyor ağzını yumuyor gözünü. Etmedik hakaret bırakmıyor. Murat Ersoy'a verip veriştiriyor. Yetmiyor, hostese alaylı laubali sözlere devam ediyor. Kabin amiri sabırlı. Belli ki sarhoş adam. Business koltuklarındaki tüm yolcular bin pişman.
Adamın saçmalıkları ile İstanbul üzerine geliyoruz. Densiz adamın çenesi pilotun anonsu ile iyice çirkefleşiyor.
Pilot lodos nedeni ile inişlerin gecikmeli olduğunu turlamak zorunda olduğumuzu söyleyerek özür diliyor. Adam yeniden hakaretler, yeniden çirkefliklere başlıyor. Yolcular duymamazlıktan geliyor. Hakaretler siyasileşiyor. "Ş.Recep Tayyip Erdoğan Havayolları kurulur yakında, adam padişah ya" diyerek ortamı geriyor. Kulaklarımızı kapatmamıza rağmen "uçağı ben indireyim. Emineyi (Erdoğan) arayayım mı hemen indirtir uçağı" diyerek kışkırtmaya çalışıyor. Şeytan diyor ki kalk şunun ağzına iki tane patlat. Sinirimi frenleyip uçağın inmesini bekliyorum.
Uçak kapıyı açar açmaz business yolcuları kaçarcasına uçağı terkediyor. Adam hala hakaretlerle devam ediyor. Kabin amirini sabrından dolayı kutluyorum. AtlasGlobal bu adamı kara listeye alması gerekir diye düşünüyorum.
Gelelim üçüncü konumuza.
THK rektör vekili Metin Toprak için yazdıklarımı hatırlıyorsunuz. "Gitmem de gitmem" diyordu. Neyse ki istifa etti. Ama kariyerini ve itibarını zedeleyerek. Çünkü vakıf üniversitelerinde mütevelli heyeti tarafından göreve getirilen ve yine aynı heyet tarafından görevden alınan adamın koltuğa zamk gibi yapışmasına anlam veremiyorum.
Hatta daha da öteye gideyim. Acaba direnerek "nasıl olsa gideceğim" diyerek bir takım hatalarının üzerini mi kapattı meçhul.
Akademik bir adamın bu tür davranışlarını çok garipsiyorum. Siyasileri anlarım da bu tip adamları asla.
İyi haftalar değerli okurlarım.
Yorumlar Tüm Yorumlar (27)