Türk Hava Yolları’nın birbirinden değerli, kaptanları, kabin memurları, kargo memurları, bilet satışından genel müdürlükte çalışanlara, taşradaki çilekeşlerden apronda sürünen personele kadar her birinize ayrı ayrı şunları söylemek isterim.
Sizlerin teri ile, emeği ile kazanılan her kuruşta hakkınız var. O halde sizin kazandırdıklarınız yandaşa, arkadaşa, kankaya nasıl peşkeş çekilir.
Sorguladığımız budur!
Gelin önce almış olduğunuz zam oranlarını konuşalım.
Yüzde 10 artı 8.45. Yani toplamda yüzde 18.45. Fedakarlıktan sonra yapılan ilk zam. Zam diyemiyorum maalesef. Niye biliyor musunuz? Hayata gelen zam ile karşılaştırdığınızda bu zam sizden alınanın geri iade edilmediğinin-edilemediğinin, verilmediğinin, verilmek istenmediğinin bir sonucudur.
Eğer elektriğinize, doğalgazınıza, yakıtınıza velhasıl her türlü yaşam zaruretlerinize gelen zam oranlarına bakarsanız kıymeti kalmamış demektir yapılan zamların.
Sakın yanlış anlaşılmasın. Burada sendikaya laf edecek durumda değilim, değiliz. İplerin kimin elinde olduğunu, istediğinin boynuna takıldığı istediğinin de bileklerine kelepçe yapıldığını hepimiz idrak edecek durumdayız.
Bu yüzden verilen zam için “Şükür” demekten başka çareniz yok. Hiç olmazsa devletimizi idare edenlerin yaşamımıza dair her şeye yaptığı zammı karşılar diye umuyoruz.
Muktedirler; şöyle uçuyoruz, böyle birinciyiz şeklinde süslü kelimeler etmeye başladı bile. Ya bu sözleri etmeyeceksiniz ya da ettiğiniz sözün boyutuna göre zam vereceksiniz. Üstelik bu zammın kesintiye uğramış haklar üzerinden verilmesi de ayrı bir garabet.
Mesele şu!
Son üç haftadır yazıyorum. Kankanıza baktığınız kadar personele de baksanız emin olun THY çalışanları çok daha mutlu olacak ve çok daha huzurlu gidip gelecek işine.
TGS’ye de zam yapın.
İkizlere yani THY ile THY Teknik AŞ’ye zam yapıldı. Her biri de aynı oranda. Benim beklentim THY Teknik bir adım daha fazla alır yönünde idi. Nedenine gelince şöyle ifade edeyim.
THY evden çalışırken, teknik arkadaşlar gece gündüz sürekli çalıştılar. İşte adalet dediğimiz bu idi. Pandemi döneminde full çalışan teknisyenler, çalışmalarının karşılığını bu şekilde almamalıydı.
Ya TGS çalışanlarına ne demeli? Amele muamelesi gören apron çalışanlarına, traktör sürenlere, harekatçıya nasıl izah etmeli bu durumu!
Amele; “ne verilirse razı olmalı” şeklinde mi düşünülmeli. Kısacası, lokomotif nasıl uygun görürse vagonlara ona göre mi yük yüklenmeli?
Adalet, adalet, adalet. Bir gün size mutlaka lazım olacak. Bu dünyada lazım olmasa bile ebedi dünyada yakanıza yapışacaklar.
Turkish DOCO çalışanlarına da zulüm yapılıyor. Zorla sağa sola sürülüp mobbing uygulanıyor personele. İstemeyene de kapı gösteriliyor. Turkish DOCO’nun Anadolu yakasındaki tesislere zorla gönderilen personelin gidiş geliş dört saati yollarda geçiyor.
Bu yol hem personelin yorgun düşmesine hem zaman kaybına hem de iş motivasyonuna yansıyor. Turkish DOCO yöneticileri anlaşılan personelin yerine kendisini koyamıyor.
İlker Aycı’nın Özel Büro Başkanı Memduh Sayıner’e bir tavsiyem var. Arkadaşın, kankan Leon Mayorkas’a tanımış olduğun önceliği iyi biliyoruz. Merak etme başkaca iş birlikteliğini de belgelendiriyoruz. Bir kısmı şu an elimizde. Tamamlandığında kamuoyu ile paylaşacağız.
Şuna emin olun. THY kaynakları kankaya, arkadaşa peşkeş çekilirken her şeyi normal gördüğünüzü biliyoruz. Siz de şunu bilin. Bunların hesap günü geldiğinde vereceğiniz cevabı şimdiden hazırlayın.
Yorumlar Tüm Yorumlar (136)