Son zamanlarda Türkiye üzerinde oynanan oyunların bir ayağı da havacılık üzerinden yürütülüyor. Tırı vırı bahane üretilip havacılığımızı etkileyecek yasaklar veya zorlaştırıcı uygulamalar getirilerek zarar verme yolları aranıyor.
İşte tam bu noktada aklıma havacılığımız adına önemli atılımların mimarı Ali Arıduru geliyor. Niye geliyor biliyor musunuz? Bütün bu yasakların karşısına dikilecek bir irade vardı onda. Eminim ki bu tür durumlarda kendi yöneticiliğini gösterip, mütekabiliyet esaslarını gözden geçirip aynı dilden cevap verirdi.
Amerika'nın koyduğu elektronik yasak üzerine İngiltere de bu ülkenin kuyruğu gibi davranıp aynı yasakları getirmesi karşılığında elimizi kolumuzu bağlayarak tepkisiz kalmak kabul edilebilir bir durum değil.
Üstelik dünyanın her yerinde terör varken özellikle seçilmiş ülkelerden biri olan Türkiye'nin söylemesi gereken "Amerika'da, Fransa'da, İtalya'da, İspanya'da, İngiltere'de terör saldırısı olmuyor mu" sözünü duyamamak da ayrı bir acizlik.
Açıklamaları okuyorum, içi boş laf kalabalığı. İcraata yönelik bir öneri yok. Üzüntü ile karşılamak, eyvahlar olsun demek, ticarete darbe demek, yasağın nedeni THY'nin yükselişini önlemek gibi açıklamalar günü kurtarmak ve milletin gözünü boyamak anlamı taşır.
Eğer bizim ticaretimize, bizim havayolu şirketimize zarar veriliyorsa bizim de onların ticaretine zarar verecek eylem içinde olmamız gerekmez mi? Neden bunu yapamıyoruz?
Dedim ya, Ali Arıduru aklıma geliyor. Eminim ki Amerikan Havacılık Dairesi'nin karşısına geçer dimdik durup yaptıklarının yanlış olduğunu yüzlerine haykırır ve söke söke alırdı. Ve yine eminim ki İngiltere sivil havacılığını dize getirirdi.
Şöyle bir gözden geçirelim isterseniz. Afrika açılımı, T-MAG gibi gelişmeler Ali Arıduru zamanında gerçekleşti. ECAC Eğitim Organizasyonu'nda olmamız nedeniyle Ali Arıduru'nun baskısı ile beş olan üye sayısı altıya yükseltirelerek Haydar Yalçın'ın bu yönetime girmesi sağlanmıştır.
Avrupa Birliği ile havacılık konusunda yatay anlaşma imzalanarak AB üyesi statüsü kazanması da Ali Arıduru zamanında gerçekleştirildi.
Türkiye'nin ICAO üyeliğinin temelleri de Ali Arıduru zamanında gerçekleştirildi. Çok daha erken gerçekleşmesi gereken bu üyelik Ali Arıduru'nun görevden ayrılması ile sekteye uğradı ve altı yıl sonra gerçekleşti.
EASA lisansı verilme hakkı da Ali Arıduru zamanında kazanılmış bir hak idi. Ancak yapılan yanlış denetlemeler sonrasında bu hak kaybederek verilen emekler heba edilmiş oldu.
Say say bitmez bu hizmetler. Tabi bunların yanına mutlaka şunu eklemek lazım. Ali Arıduru tüm yurtdışı toplantılarına sektörü yanına alarak giderdi. Ve bu toplantılarda sektör yeni iş anlaşmaları yapar geleceğe yönelik planlama içine girerdi.
Peki biz ne yaptık Ali Arıduru'ya? Söyleyeyim. O zamanın başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kulağına yanlış, yalan, fitne fesatlarla Ali Arıduru'yu kötüledik. Görevden uzaklaştırılması için her türlü tezviratı asılsız bir şekilde işledik, ördük ve Ali Arıduru'nun defterini dürdük.
Oysa şimdi bu tezviratları yapanların halini biliyoruz. Kazdıkları kuyuya düştüler.
Peki Ali Arıduru ne yaptı? Dürüst Anadolu evlatlarının yaptığını yaptı. "Devletim ne bilirse iyisini bilir" deyip tevekkül içinde davrandı. İsyan etmedi, ihanet etmedi. Verilecek her göreve hazır bir şekilde bekledi.
Şimdi olması gereken havacılığı canlandımak ve ülkemize karşı yapılacak her türlü eyleme karşılık verecek Ali Arıduru'yu iyi değerlendirmektir.
Evet çok kişi sevmez ama zaten sevilen insan değil iş yapan insan gerekli değil mi bize.
Biz yine samimi duygularımızla düşündüklerimizi aktardık. Pısırık yöneticilerle değil cesaretli yöneticilerle yol alabiliriz.
Yorumlar