Değerli okurlarım, Binali Yıldırım’ın başbakan olmasının ardından Ulaştırma Bakanlığı dönemindeki yaşadıklarımızı ve gözlemlerimi geçen hafta bu sütunlardan size aktarmıştım. Lakin ağız dolusu küfür ve hakaretlere maruz kaldım. Umurumda mı? Hayır. Şimdi de yeni Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ile ilgili yazacağım. Hakaretler, umurumda mı? Hayır.
Belli bir zümre var. Bunlar için AK Parti hükumeti iyi de yapsa kötü de yapsa düşünce aynı. Düşüncenin adı “Tu kaka”. Oysa olması gereken olumsuzu da olumluyu da yazabilmek, söyleyebilmek.
Bu yüzden “Tu kaka” zümrenin geçen hafta yazmış olduğu hakaretleri “Ağzı kokan, kalbi kara, fikriyatı bozuk, inançsız, ahlaksız ve şeref yoksunu” insanlar olarak değerlendiriyorum.
Beni yalakalıkla itham eden, makam peşinde koşturan biri olarak gören insanları, kendi iç dünyalarındaki kişiliklerini klavye arkasında kusan züppe olarak görüyorum.
Ama açıkçasını söylemem gerekirse ben bir yalakayım.
Nasıl bir yalakayım söyleyeyim.
Ben; Ordu-Giresun Havalimanı’nın yapılması için bugünün başbakanı geçmişin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a defalarca söyleyen bir yalakayım.
Ben; havacılık sektöründeki gelişmeleri yazan, olumsuzlukları aktaran bir yalakayım.
Ben; geçmişin DLH (Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları Genel Müdürlüğü) Genel Müdürü olan Ahmet Arslan’a Ordu-Giresun Havalimanı için defalarca dil döken bir yalakayım.
Bunun adına yalakalık diyorsanız “evet” ben bir yalakayım.
Bir Allah’ın kulu ne Binali Yıldırım’dan bu güne kadar kum tanesi kadar ne kendim için ne de bir başkası için talepte bulunduğumu ıspat etsin bugün mesleği bırakırım. Bizimkisi; abi-kardeşlik ilişkisinden öteye gitmedi-gidemez.
Ama ben yalakaları, iki yüzlüleri size tarif edeyim.
Sabaha kadar içip, ağzı leş gibi kokan ve sonra da boş yere mescitlere akın ederek apron kartını düşürenleri biliriz. Makam uğruna nasıl takla attıklarını da biliriz.
Ve Ahmet Arslan…
Tanıdığım için çok şanslıyım.
Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın bir kopyası diyebilirim. Kişiliği, samimiyeti, cana yakınlığı, güleryüzlülüğü, çalışkanlığı ile sevilen bir bürokrat idi.
Bir dönem Kars milletvekili olunca, “milletvekili olunca burnu büyür” diyenlerin aksine o yine aynı Ahmet Arslan olarak kaldı. Turuncu meclis koltuklarının bir kifayeti olmadığını yansıttı. Keşke tüm vekillerimiz öyle olsa.
Binali Bey, İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olunca da aynı fikirde idim dün de aynı fikirde idim. Kendisi ile de paylaştım Ulaştırma Bakanlığı’na kendisinin layık olduğunu.
Binali Beyin başbakan olmasından sonra kabine açıklanmadan birgün önce yine hissiyatımı paylaştım kendisi ile.
“Hayırlısı” demekle mütevazı bir cevap verdi. Eminim ki bakanlığı boyunca da çalışkanlık ve samimiyeti ile üstlendiği görevi layıkı ile yerine getirecektir. Allah’ın bize bahşettiği en güzel varlıklardan biri olan gözümüz ile sadece ileri bakacağına sonsuz inanıyorum.
Bir uyarım olacak. Etrafınıza üşüşmek isteyen ve amacı sadece çıkar olan insanlardan uzak durun. Çevrenize bakın hemen göreceksiniz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (12)