Bu günlere nasıl gelindiğini düşünürken, hiç akla gelmeyen doğa olaylarının yanı sıra, kendi geleceğimizi düşünmeden nasıl harcadığımızı gören, bilen ve farkında olan var mıdır diye merak ediyorum.
Bilgiden hep korkmuş ve yararlanmak için çaba harcamak gerektiğini görmüş olduğumuzdan, yararsız ve çabasız elde edeceğimiz mazeretleri tercih etmişizdir. Biliriz ki bilgi, beraberinde sorumluluk getirir ve gereği sizden beklenir.
1 Kasım 1928 günü 1353 sayılı “Yeni Türk Harfleri’nin kabul ve tatbiki hakkındaki kanun” un kabul edildiği gündür. Şu günlerde dilimize gereken önemi göstermekten uzağız. Biz havacılar ise, Türkçe’den çok İngilizce üzerine yoğunlaşmaktayız.
Yıllarca Lockheef F-104G Starfighter, NATO hava kuvvetlerinin belkemiğini teşkil etti. Yetmişli senelerin ortasında artık yenilenmeliydi. Almanlar ve İtalyanlar zaten kararlarını vermişlerdi. İngilizlerle birlikte Panavia Tornado uçağını seçmişlerdi.
Bağımsız Havalimanları Komisyonu 2012 yılında £20.35 (€28,87 – $31.79) milyon tutarında bir bütçe ile Birleşik Krallık tarafından kurulmuş ve yoğun meydanların ilk 5 sene için kapasite ve pist kullanım veriminin arttırılmasını hedeflemiştir.
Günümüzdeki eğitim sistemi, akademik yetenek üzerine kuruludur. Kamu yararı hiç düşünülmemiştir. Her şey, endüstrinin gereklerine bağlıdır. Bundan dolayı kamu eğitimi ikiye bölünmüş durumdadır. Endüstriyel iş sahaları önceliklidir.
ICAO sözleşmesinin 38. Maddesi, Uluslar arası standartlar ile ülke standartları arasındaki farklılıkların bildirilmesini emrettiği halde, biz sadece 2 (yazı ile İKİ) Ek (Annex) için bildirimde bulunmuşuz. Son Ek.19 ise Ek-15 ile birlikte SMS konusunda elde edilen bilgilerin paylaşımını da zorunlu kılar.
İyi meslektaşlar, iyi meslek sahiplerince yetiştirilir. İyi meslek sahibi ise acele etmez. Arkadaşının pişmesini bekler ve ona yardımcı olur. Aceleye getirilmez çünkü olacakları önceden bilir deneyimli olan. Bu nedenle Plan, zaman boyutunda çaresiz kalır.
29 Nisan 1985 senesinde RAI-2'de saat 23:10'da yayınlanmaya başlayan Renzo ARBORE'nin “Quelli della notte” programının Ma la notte no ile açılışından çok programın kapanış şarkısı Il Materasso aklıma geliverdi. Gecenin geç saatlerindeki kapanış şarkısında Renzo diyor ki:
1929 ekonomik krizi patladığında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kepenkler bir bir kapanıyor, esnaf gibi taksicilerde kara kara düşünüyordu. Cağaloğlu’nda lokanta işleten Aşçı Halit ise turistlerle ahbaplık kurdukça taksiciliğe de başlamıştı fakat o da kriz döneminde kontak açmadan evinin yolunu tutuyordu.
Amerika Birleşik Devletleri Federal Havacılık Dairesi (FAA), Yeni Nesil (Next Generation) uçaklarla taşımacılığa geçişte üç konu üzerinde Siber Saldırı ile yüz yüze kalındığının altını çizdi.
Örnek gösterilecek iki kaza vardır ki uçağı boşaltma talimatı hiç verilmediği için yolcular ölmüşlerdir. Birisi Orly’deki Varig kazası, ki uçucu ekip ve bir yolcu kaçabilmiştir, diğeri de Saudi Arabian kazası, 391 kişi ölmüştür.
Hepimiz Sivil Havacılık ile ilgili yasaların ülkemizde Avrupa Birliği Uyum Süreci kapsamında “çeviri” ile yasalaştığını biliyor ama üzerinde hiç “ayarlama”, “uygulama süreci” ve/veya “yöreselleştirme” üzerine bu sanayi çalışanlarının görüşü alınmadan yasallaşmış olmasını yadırgamıyoruz.
“ATM’deki sıkıntıyı aslında kimse tam görmüyor:
Bundan 20-30 yıl önce ATM’den ciddi şikayet var mıydı? Yoktu!
Uçuş ücretleri çok pahalıydı. Çünkü uçak pahalı, teknoloji pahalı, uçaklar konforlu, geniş koltuklar, limitsiz bagaj, limitsiz içki, yediğin önünde, yemediğin çöpte, hiçbir tasa duymadan gidiyordun!
Henüz 24 Sivil Hava Ulaştırma MYO’dan hiçbiri, Uluslararası Havalimanı içerisinde eğitim vermemektedir. (OJT, OST, OHT, vs..)
Henüz hiçbir Sivil Hava Ulaştırma MYO, yeti ve yetenek sınavı ile öğrenci almamaktadır.
Her yönetici, çalıştırdığı elemanın şirkete kazanç sağlamasının yanı sıra, yasal zorunluluklara da uymasını bekler. Havacılık sanayinde ise bu beklenti sadece yasal zorunluluklara uyum sağlaması içindir.
Pilot denetimi için bir B-727 pilotu ile B-757 pilotunu denetlemeye gidemeyeceğiniz gibi, bir Airbus işleten şirkete de Boeing teknisyeni ile gidemezdiniz.
"Wilhem Edward Böing bir Alman’dır. Kendisi Maden Mühendisidir. Wilhem Edward Böing olan adı, ABD vatandaşlığına geçince William Edward Boeing olarak değiştirildi."
II.ci Dünya savaşı sonrası halk için biçilen görevin tanımı vardı. “İlk Adım” yazımda o devirde nasıl bir itaat ve sadakat beklendiğini meşhur “Garcia’ya Mektup” konusunu anlatarak aktarmıştım. Özetle, Elbert Hubbart'ın Garcia'ya Mektup adlı yaklaşık yüz sene önce "Philistine" adlı aylık bir derginin 1899 Şubat sayısında yayımlanan makalesi tarihin en fazla okunan makalesi olma özelliğini taşır.
Çok uzun seneler havacılık içerisinde aktif olarak bulundum. Çok kıymetli, güçlü, yerli ve yabancı insanlar ile çalıştım. Hepsi sahalarında bilinen ve tanınan isimlerdi. İçlerinden sadece birisi için “aydın” tanımını kullanabilirim. Şimdilerde ise özgeçmişlerine hayran olabileceğiniz onca kişi, dahil oldukları kamplar çerçevesinde isim ve kariyer yapıyor. Ne zeki ve yaratıcı isimler biliyorum, hayalleri bir devlet kuruluşunun vereceği cevaba bağlı. Onaya gönderdiği buluşun takdir edilmesi ve belgelenmesinden başka dileği kalmamış.