Amerika Birleşik Devletleri Federal Havacılık Dairesi (FAA), Yeni Nesil (Next Generation) uçaklarla taşımacılığa geçişte üç konu üzerinde Siber Saldırı ile yüz yüze kalındığının altını çizdi.
Örnek gösterilecek iki kaza vardır ki uçağı boşaltma talimatı hiç verilmediği için yolcular ölmüşlerdir. Birisi Orly’deki Varig kazası, ki uçucu ekip ve bir yolcu kaçabilmiştir, diğeri de Saudi Arabian kazası, 391 kişi ölmüştür.
Hepimiz Sivil Havacılık ile ilgili yasaların ülkemizde Avrupa Birliği Uyum Süreci kapsamında “çeviri” ile yasalaştığını biliyor ama üzerinde hiç “ayarlama”, “uygulama süreci” ve/veya “yöreselleştirme” üzerine bu sanayi çalışanlarının görüşü alınmadan yasallaşmış olmasını yadırgamıyoruz.
“ATM’deki sıkıntıyı aslında kimse tam görmüyor:
Bundan 20-30 yıl önce ATM’den ciddi şikayet var mıydı? Yoktu!
Uçuş ücretleri çok pahalıydı. Çünkü uçak pahalı, teknoloji pahalı, uçaklar konforlu, geniş koltuklar, limitsiz bagaj, limitsiz içki, yediğin önünde, yemediğin çöpte, hiçbir tasa duymadan gidiyordun!
Henüz 24 Sivil Hava Ulaştırma MYO’dan hiçbiri, Uluslararası Havalimanı içerisinde eğitim vermemektedir. (OJT, OST, OHT, vs..)
Henüz hiçbir Sivil Hava Ulaştırma MYO, yeti ve yetenek sınavı ile öğrenci almamaktadır.
Her yönetici, çalıştırdığı elemanın şirkete kazanç sağlamasının yanı sıra, yasal zorunluluklara da uymasını bekler. Havacılık sanayinde ise bu beklenti sadece yasal zorunluluklara uyum sağlaması içindir.
Pilot denetimi için bir B-727 pilotu ile B-757 pilotunu denetlemeye gidemeyeceğiniz gibi, bir Airbus işleten şirkete de Boeing teknisyeni ile gidemezdiniz.
"Wilhem Edward Böing bir Alman’dır. Kendisi Maden Mühendisidir. Wilhem Edward Böing olan adı, ABD vatandaşlığına geçince William Edward Boeing olarak değiştirildi."
II.ci Dünya savaşı sonrası halk için biçilen görevin tanımı vardı. “İlk Adım” yazımda o devirde nasıl bir itaat ve sadakat beklendiğini meşhur “Garcia’ya Mektup” konusunu anlatarak aktarmıştım. Özetle, Elbert Hubbart'ın Garcia'ya Mektup adlı yaklaşık yüz sene önce "Philistine" adlı aylık bir derginin 1899 Şubat sayısında yayımlanan makalesi tarihin en fazla okunan makalesi olma özelliğini taşır.
Çok uzun seneler havacılık içerisinde aktif olarak bulundum. Çok kıymetli, güçlü, yerli ve yabancı insanlar ile çalıştım. Hepsi sahalarında bilinen ve tanınan isimlerdi. İçlerinden sadece birisi için “aydın” tanımını kullanabilirim. Şimdilerde ise özgeçmişlerine hayran olabileceğiniz onca kişi, dahil oldukları kamplar çerçevesinde isim ve kariyer yapıyor. Ne zeki ve yaratıcı isimler biliyorum, hayalleri bir devlet kuruluşunun vereceği cevaba bağlı. Onaya gönderdiği buluşun takdir edilmesi ve belgelenmesinden başka dileği kalmamış.
Günümüzdeki eğitim sistemi, akademik yetenek üzerine kuruludur. Kamu yararı hiç düşünülmemiştir. Her şey, endüstrinin gereklerine bağlıdır. Bundan dolayı kamu eğitimi ikiye bölünmüş durumdadır. Endüstriyel iş sahaları önceliklidir.
Düşük Maliyet kavramı ticari bir ifadedir. Düşük maliyetli havayolu (Low Cost Airlines) tanımı hem ülkemizin hem de dünyanın, havacılık yönetim şeklini değiştirmiştir. Doğal olarak her işletme özünde maliyetlerini düşürmek ve gelirlerini yükseltmek amacındadır. Sebebi basittir; düşük maliyetle çalışmayan hiçbir ticari şirket ayakta kalamaz.
Arkeolojik bulgular sonucu ilk jeton tipli cüzdanların İÖ 8000-1500 arası kullanıldığı anlaşılıyor. Mezopotamya’da ise Akad’lar (IÖ 2335-2280) döneminde değerli madenlerin tapınaklara emanet edildiği bilinmekte. Babil’de ise (IÖ 2000) yatırılanların 1/6’sı, tapınağa bu hizmeti karşılığı ödenirdi...
Quis custodiet ipsos custodes - Denetçileri kim denetleyecek!. Bizler insanımızı nasıl yetiştirirsek o doğrultuda verim alırız. İyi bir meslek sahibi, kendi kendini denetleyen, denetleyebilendir. Havacılıkta meslek kavramı olmayınca “gibi” davranmak ortaya çıkmaktadır.
Teknolojiyi bizzat kullananların büyük bir bölümünün ilkokul mezunu olduğu bir ortamda, banknotunu cep telefonunun pili ile kapağı arasına sıkıştırarak taşıyanlara rastladıkça, daha benim bilemediğim ne öykülerin olduğu doğal olarak karşıma dikiliveriyor.
Teknoloji ile insan yarışı şunu gösterdi. Teknoloji ile insanı ikinci plana atmak olası değil. Teknoloji insan içindir ve insanlık bundan yarar sağlamalıdır. Teknoloji insanın yaşamını kolaylaştırmalı ama insana hükmedecek hale getirildiğinde de insani değerlerin yok olması ile birlikte insanlığın da yok olacağı bilinmelidir.
Elimizde ortak bir eğitim düzeyinden geçmiş, aynı tanım ve kavramlar ile okumuş ve çalışmış, kısaca ortak altyapı sahibi aday olmayınca, insanımızı anlamakta elbette zorlanacağız.
Bu güne kadar pek gündemde olmayışının nedeni, uygulamanın ancak eğitimli personel tarafından gerçekleştirilmesi ve herkesin de o özel eğitimi alamamış olması, ya da o eğitimi verebilecek yeterli ve bilgili eğitmenin bulunmaması.
Kullanılan kavramların zamanla iyileşeceğine kötüleştiğini görmüş ve düzgün Türkçe kullanılmadan, çevirilere özen göstermeden Havacılık Eğitimi vermenin başımıza açacağı zararlardan bahsetmiştim.
3 Mayıs 1972: Ankara-İstanbul seferini yapan THY’nin DC-9 “Boğaziçi” adlı uçağı 4 Türk korsan tarafından Sofya’ya kaçırıldı. Korsanlar, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını istiyordu. Uçak yolcuları arasında 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün oğlu Ömer İnönü de bulunuyordu.