2008 Küresel Ekonomik Kriz esnasında aşağıda yer alan fıkra çok popüler olmuş ve gerek yazılı ve gerekse sözlü basında “ Al Ver Ekonomiye Can ver” sloganı ile birlikte çok fazla yer almıştı. Fıkra 100 Doların 500 dolarlık bir hacim yaratarak somut anlamda kimsenin cebine girmeden sistemi nasıl kurtardığını anlatıyordu. O dönemde bankacıların bu fıkraya rağbet göstermesinin nedeni finansal darboğazdan çıkmak için nakit akışının ne kadar önemli olduğunun göstermekten öte değildi. Fıkra şu. Mevsim Yaz. Ağustos ayı. Riviyera kıyısında küçük bir kasaba. Yağmurlu bir gün ve sokaklar bomboş. Kasabada herkesin birbirine borcu var ve kredi ile yaşıyorlar. Şans eseri otele zengin bir Rus geliyor. Resepsiyona 100 Dolar bırakıyor. Ancak odayı beğenmez ise parasını geri alıp gideceğini söylüyor ve yukarı çıkıyor. Otel sahibi parayı alır almaz kasaba olan borcunu ödüyor. Kasap 100 doları alır almaz toptancıya olan borcunu kapatıyor. Toptancı büyük bir sevinç ile kredili hizmet veren hayat kadınına mevcut borcunun ödemesini yapıyor. Hayat kadını parayı alır almaz borçlu bulunduğu otele giderek 100 dolar ile borcundan kurtuluyor. Ve o anda yukarıya çıkmış olan Rus Müşteri aşağı inip odayı beğenmediğini söylüyor ve 100 dolarını geri istiyor. Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiçbir kimse para kazanmıyor. Ancak tüm kasaba ahalisi borcundan kurtuluyor. Tabii ki bu fıkra her ne kadar benimsenmiş olsa da hakikati yansıtmaktan uzak. Herkesin birbirine eşit miktarda borcu var ve de o ülkede KDV. vb vergi yok. Bunları göz önüne alıp hesaplama yapılması cihetine gidilirse sonuç başka çıkar. Geçtiğimiz bayram tatili gündemde olan bu fıkrayı bazıları yine anlatır oldu. Aslına bakarsanız nedenini anladığımı söyleyemem. Bu aralar dünyada ekonomik bir kriz yok. Ülkemizde ise ekonominin doğru ve düz yolda olduğunu söylüyor hükümet. Gelelim tatile. Türkiye tümü ile tatilde değil. Bankalar Resmi ve dini bayram günleri dışında çalışıyor. Kamuya hizmet veren kuruluşların operasyonel bölümleri işinin başında. Özel sektör yapacağı uygulamaya kendisi karar verdi. Kimi tatil kimi değil. Kısacası 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa bağlı çalışanlar 10 gün izinli.
10 GÜNLÜK TATİL VE KAZANANLAR
10 Günlük Tatil Ekonomiyi Canlandırdı mı? Turizm sektörünü ve ulaşım sektörünü, ( Havayolları, otobüs şirketleri vb..) bayram tatili seyahatini karayolu ile yapanların etkisi ile güzergâh üzerindeki konaklama tesislerini ve onların bu yolcuları ağırlamak için alışveriş yaptığı gıda vb. tüm kuruluşları vb.. canlandırdığı mutlak. Başka bir deyişle bu uzatılmış tatilin ülke ekonomisinin bir bölümünü müspet etkilediği ortada.
Evet, geçtiğimiz Cuma günü başladı uzatılmış tatil. Turizmciler 2 Milyon misafir bekliyorlar. Bayramın, tatilin son gününde bu sayı kaça tırmanır bilemem. Havayolu şirketleri bayram döneminde ( satışlar itibarı ile ) % 100 doluluk oranını şimdiden yakaladılar. Turizm tesisleri yabancı misafir sayısındaki % 10 civarındaki düşüşü yerli turist ile kapatmaya başladı
10 GÜNLÜK UZUN TATİLDE YUNAN ADALARINI TÜRKLER İHYA ETTİ.
10 güne uzatılan mevsimin son Bayram Tatilinde Türklerin İlk tercihlerinden biri Yunan adaları oldu. Midilliye giden Türk sayısında % 214 Sakız adasında giden Türk sayısında ise % 217 artış olduğu görüldü ve Türkler Yunan esnafını ihya etti. Bir kısın Yunanlıların bile bilmediği Didim’in karşısında bulunan, 700 kayıtlı nüfusa sahip, gazete gelmeyen bir yerleşim olan Leipsoi ( Lipsi ) adası bu bayram tatilinde nüfusu kadar Türkü ağırladı. Adanın Belediye Başkanı “Türk Turistleri her yıl dört gözle bekliyor olacağız “ diyor. Eh Yunanlıların Adalarda hükümranlık kurmak amacı ile yaptıkları cambazlıklara ancak böyle iyi niyetli bir cevap verebilir Türk Halkı. Bir Türk’ün Yunan adalarında günde 200- 250 Euro harcama yapmasına karşın, ülkemize gelen yabancılar günde ortalama 54 Euro, gurbetçiler ise 44 Euro harcama yaptığı ifade ediliyor.
TÜRK HAVA YOLLARINA BİR BAKIŞ.
Bu arada THY Yönetim Kurulu Başkanı Sn. AYCI Basın mensupları ile yaptığı görüşmede; Çalışanlarımızın bu alın terini, uçucu personelimizden yer hizmetlerine kadar tüm personelimize, teknisyenlerimize, her alanda çalışan tüm personelimize THY ailesinin tüm mensuplarına bu müjdeyi vermek istiyorum. Çok önemli bir mesafe kat ettik. Kendi rekorlarımızı kırıyoruz. Bundan dolayı çok mutlu ve gururluyum. Çalışanlarımıza bu emeğinden dolayı arife günü maaş avanslarını yatırıyoruz. Bunu bir gelenek haline getireceğiz. Bu bayram THY çalışanları maaş avanslarını arife günü mutlaka alacaktır. Maaşlarının yüzde 80 gibi bir kısmını o gün alacaklardır. Böylece gerek kurban görevini yerlerine getirebilsinler. Buna da biz de biraz katkıda bulunursak mutlu olacağız. Bundan dolayı bizimle iş birliği yapan sendikalarımıza da teşekkür ediyoruz” Bu bayram süresince tabi ki kapasite limitlerimiz sonuna kadar zorlanacak. Biz de bunun farkında olduğumuz için yolcularımızın talebini göz önüne alarak elimizdeki uçak seviyesini maksimuma çıkartarak ek seferler planladık. Özellikle yoğun ziyaret edilen Bodrum Milas, Antalya, Dalaman, Trabzon gibi yörelerimize ek seferler koyduk. Bu ek seferlere personel takviyesi de yaparak, havalimanlarında gerekli tedbirleri de aldık. 7-24 görevinin başında olan çalışanlarımızla vatandaşlarımıza bu süreci en süratli, en konforlu şekilde geçirmelerini sağlayacağız” diye konuştu. Tabii konuşmanın devamı da var. Airporthaberde okuyabilirsiniz. Uzatılan bu tatil sürecinin havayollarına sağladığı maddi ve manevi faydayı ortaya koyuyor bu konuşma.
Tabii ki çalışanların takdiri ve 7x24 görev yapmalarından ötürü kendilerine genelinde haberdar olacağı şekilde teşekkür edilmesi güzel ve anlamlı. Çalışanlarımızın birçoğunun duymak istediği sözler bunlar. Tüm Havayollarında, Devler hava Meydanları İşletmesinde 7x24 çalışarak bu sürece katkıda bulunan cephedekiler bu teşekkürü fazlası ile hak ediyorlar.
BAYRAM GELİRİ BİR CEPTEN DİĞER CEBE.
Öncelikle ifade etmek gerekir ki, bu dönemde elde edilen Turizm geliri “ Bir Cepten Diğer Cebe “ misali. 2008 yılı Ekonomik krizi için anlatılan fıkranın bu günümüze uygun bir tek başlılığı var.” Al, Ver Ekonomiye Can Ver”
Peki; bu uygulamadan zararda olan var mı? Var tabii ki. Mutlak farkındasınızdır. Daha tatil konusu ilk gündeme geldiğinde bankaların kredi reklamları yazılı ve sözlü basınımızda boy göstermeye başladı. İhtiyaç kredisi, falan kredi, filan kredi ilanları ile doldu sayfalar. Ve sonuçta İnsanların bir bölümü kredi aldı tatile gidebilmek için. Bir kısmı tatil yapacakları yerlerin özel taksit programlarından yararlanmayı planladı ve tatillerini öyle gerçekleştirdiler. Düşünüyorum da 2015 ve 2016 yıllarının 9 günlük tatilinde İstanbul’ dan milyonlarca kişinin tatile çıktığını yazmıştı gazeteler. Türkiye genelinde bakınca bu gün milyonlar daha da artmıştır mutlak. Evet; bu tatilin dönüşü de var. Tatilin giderinin kaç taksitte ödeneceği önemli tabii ki. Ödeme şekli aile bütçesine nasıl bir etki yapacak? Bu ilave yükü kaldırmak için nelerden kısılacak, nelerden vazgeçilecek. Eylül ayının okulların açılması nedeni ile aileler için masraf ayı olduğunu da dikkatten uzak tutmamak gerek. Tatil güzel de bunun giderini 12 ay ödemek pek hoş gelmiyor. Şu hususu dikkate almak gerekir ki tüketici kredi batığında artış var. Ödenmeyen borç rakamı en yüksek seviyeye çıktı.2016 yılında 51 milyar TL tutarında borç bankaların takibine girdi. İyi bir tablo değil. Temenni edelim ki “ ayağını yorganına göre uzatmayı bilenler “tatile çıkmış olsunlar.
Evet; bu tatilden en fazla zarar görenler ise karayollarımızdaki trafik kazaları nedeni ile hayatını kaybeden yüze yakın vatandaşımız ve bu kazalarda yaralanan 500 civarında kazazede. Her sene aynı trajedi. Karayollarımızda meydana gelen bu Trafik kazalarının genel nedeni aşırı sürat ve trafik kaidelerine uymamak. Bir başka ve kısa bir deyişle “ CEHALET”
Evet; 2016 yılında yapılan araştırmaya göre Avrupa’da en fazla tatil yapan ülkeler listesinde ilk sıralardayız Tabii; bu hesaplamaya uzatılan tatil günleri dâhil değil. Onları da hesaplamaya dâhil edersek herhalde ilk sıraya otururuz.
Şimdi şu suali sormak gerekiyor. Daha çok çalışarak üretimi artırmak mı yoksa uzun tatillerin mi ülke ekonomisine katkısı fazla olur? Benim cevabım: Tabii ki; büyüklerimiz daha iyi bilir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (13)