Günümüzde “3D” denince akla hemen üç boyutlu teknolojiler gelse de, bu kavramı insani yönüyle ele aldığımızda bambaşka bir derinlik kazanıyor: Duygu, düşünce ve davranış.
İnsan ruhunun bu üç temel boyutu, tıpkı bir cismin derinlik, genişlik ve yüksekliği gibi birbirini tamamlayan unsurlar. Duygular, iç dünyamızın en ham halini; düşünceler, bu duyguların zihinsel süzgeçten geçerek anlam kazanmasını; davranışlar ise tüm bu içsel sürecin dışa yansımasını oluşturur.
Gerçek bir bütünlük ve denge için bu üç boyutun birbiriyle uyum içinde olması gerekir. Teknolojideki 3D gibi, insan da bu içsel koordinat sisteminde var olur, gelişir ve dünyayla temas kurar.
Bu hafta bu 3D’den yola çıkalım. Bakın duygulara, düşüncelere ve davranışlara…
AJET
Doğum günü kutlaması mı, kurumsal PR mı?
Haftalardır AJet’in basın müşavirinden tık yok.
Yazıyorum yazıyorum dönen yok.
İhaleler hakkında bir soru soracağım muhattap yok.
Şeffaflık desen, terminalde unutulmuş valiz gibi kayıp.
Hani neredeyse AJet'e "kayıp eşya" başvurusunda bulunacağım, "basın müşaviri bulunamadı" diye.
Tam bunlara hayret ederken...
Bir bakıyorum, sosyal medyada bir paylaşım.
Gözlerime inanamadım.
Yeni transfer bir kaptan pilota doğum günü sürprizi yapmışlar.
AJet CEO’su Kerem Sarp bizzat orada.
Genel Müdür Yardımcısı Ömer Furkan Altay da sahnede.
Pastalı, mumlu, kutlama.
Mutlu yıllar orkestrası gibi…
Şimdi soruyorum...
Sayın Kerem Sarp,
Siz bu kutlamayı yaparken, diğer kaptan pilotlarınız ne düşündü?
İkinci pilotlarınız, kabin ekipleriniz ne hissetti?
Onlara da aynı jest yapıldı mı?
Yoksa bu doğum günü pastası, sadece vitrinde mi güzel görünüyor?
Bakın, insan kaynakları dilinde buna “aidiyet” derler.
Biz Türkçeye çevirirsek: “Ben de buranın bir parçasıyım” duygusu.
Yani o pilotun kendini sadece maaş bordrosundaki bir isim olarak değil, bir takımın ferdi olarak hissetmesi.
Eğer tek bir pilota doğum günü kutlaması yapıp sosyal medyada paylaşılmasına izin veriyorsanız, diğer yüzlerce pilota ne mesaj verdiğinizi ve ne hissetirdiğinizi de bir düşünün.
Üç boyutlu düşünüyoruz ya artık…
Duygu, düşünce, davranış.
Duygusu güzel, düşüncesi naif ama davranış biçimi?
Koskoca havayolu şirketi, pasta üzerinden imaj mı yönetiyor?
Sayın CEO, bu şirketin irtifasını gösteren tek şey uçuş yüksekliği değildir.
Personelin moralidir, aidiyetidir.
Bu da “tek pastayla olmaz”.
Yani ne diyelim...
İyi uçuşlar, iyi doğum günleri...
Ama herkese. Değil mi?
YURT DIŞI KARGO
Kargo mu geldi, devlet mi kuruyorum?
Yurt dışından bir paket geldi.
Hediye… Manevi değeri yüksek, maddi değeri desen…
Ancak çay yanında lokum niyetine.
Ama sanki New York Borsası’nı satın alıyorum!
Paket gümrüğe takıldı.
Oradan ünlü bir yer hizmetleri firmasının antreposuna devroldu.
FEDEX’e sordum,
Özel gümrük şirketine yönlendirdiler.
O şirket de,
Sanki Ay’a koloni kuruyormuşum gibi,
14 bin TL’den başlar tarifemiz dedi.
Hadi dedim 20 bin de verelim, yanında uydu da kuralım!
Dedim ki,
“Ben kendim yapamaz mıyım bu işlemi?”
Cevap: “Aslında yapabilirsiniz…”
O an başladı her şey…
Koştum antrepoya,
Oradan oraya, evrak oraya, dilekçe buraya,
Dört fotokopi, üç damga, bir de ruhsat istediler neredeyse.
8 saatte neler yaşadım neler. Haftaya bunu detaylı olarak yazacağım.
Ama şimdilik sizleri uyarayım aman haaaa yurt dışından hediye bile kabul etmeyin!
Türk Hava Yolları menüyü değil, memleketi sunuyor
Uçuyorsun…
Bulutların üstünde…
Yıldızlara en yakın yerdesin…
Ama bir bakmışsın, önünde Erzincan’ın balı, Kars’ın peyniri, Trabzon’un tereyağı, Gaziantep’in baklavası!
Yani sadece uçmuyorsun,
Resmen Türkiye’yi kaşıklıyorsun.
Türk Hava Yolları, Business Class yolcuları için öyle bir menü hazırlamış ki…
Sadece doyurmakla kalmıyor, memleketin kokusunu, toprağını, havasını da getiriyor yanına.
Rize çayıyla Karadeniz fırtınasını yudumluyorsun.
Üstüne bir dilim Aydın inciriyle Ege’ye selam çakıyorsun.
Kalkış noktan neresi olursa olsun,
Varış yerin, Anadolu’nun kalbi.
Bu menüyle sadece mideye değil, gönüllere de servis yapıyorlar.
Uçakla değil, resmen kültürle seyahat ediyorsun.
Ve evet…
Gökyüzünde en güzel masa,
Türk Hava Yolları’nın sofrası.
Tebrikler Ahmet Bolat, tebrikler Türk Hava Yolları…
TAV yaptı, Antalya uçuşa geçti
Sen Antalya’sın...
Güneşsin, denizsin, tarihsin...
Sen yılda 18 milyon turist ağırlayan bir medeniyetsin.
Antalya’ya TAV geldi.
Yani bu işin ehli,
Dedi ki:
"Bu Antalya’ya, bu terminal yetmez. Burası, turizm liginde birincilik oynuyor, stadı köy takımı gibi olmaz!"
Ve…
Mühendis girdi, mimar girdi, işçi girdi.
Kazma vuruldu, taş kondu, beton döküldü.
Gece gündüz çalışıldı. Bizzat bu gözler gördü.
Bugün...
225 bin metrekare dış hatlar terminali.
75 bin metrekare iç hatlar.
Artık misafirlerine yakışır bir karşılama salonu var.
Yani, Antalya nihayet hak ettiği salona kavuştu.
Helal olsun TAV’a,
Helal olsun emeği geçen herkese.
Artık Antalya Havalimanı yalnızca bir terminal değil,
Türkiye'nin gökyüzüne açılan gurur kapısıdır.
Bu arada geçen hafta yazıklarım aklımda. Çok yakında!
3’lü Paralel Pist
Uçuyoruz arkadaş!
Biri geliyor...
Biri kalkıyor, biri iniyor...
Sonra bir tane daha!
Üç uçak aynı anda piste değecek, biri New York’tan, biri Tokyo’dan, biri de Diyarbakır’dan.
Dünyada bir ilk değil ama...
Amerika’dan sonra ikinci.
Yani bizden başka kimse yapamamış.
Yani artık gökyüzünde de sıra beklemeyeceğiz.
Düşünsenize...
Aynı anda üç uçağın bağımsız iniş kalkış yaptığı bir meydan olacak İstanbul Havalimanı….
Taksi kuyruğu var ama uçak kuyruğu yok!
Hedef 200 milyon yolcu!
Bu daha başlangıç... 17 Nisan’da operasyonlar başlayacak.
Yolda dördüncü pist var, arkasından beşinci geliyor.
Bir zamanlar rötarlarla, bilet sıralarıyla, valiz kavgasıyla meşhurduk...
Şimdi Avrupa’nın göbeğinde hava trafiğini biz yönlendiriyoruz.
Londra mı? Paris mi? Frankfurt mu? İGA’mı?
Kusura bakmayın çocuklar, kapalıyız... Gökyüzü bizden sorulur artık.
Uçuyoruz. Ama bu kez gerçekten.
Katar bize ne katar?
Gazze’de çocuklar ölürken,
Katar, F-15’lerini parlatıp Yunan semalarında İsrail’le tatbikata katılıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri…
Mirage’larını kaldırmış gökyüzüne, sanki Kudüs’te ezan değil, İsrail marşı yankılanıyor.
Yıllardır “dost”, “kardeş”, “ümmet bilinci” deyip övgülere boğduğumuz ülkeler…
Bugün İsrail’le kol kola, jet jet’e...
Biz hâlâ Filistin için boykot listesi yapalım…
Onlar Tel Aviv’le hava senaryosu yazıyor!
Ne güzel ittifak ama...
Uçanlar belli, düşen yine vicdan!
Hepinize iyi bir hafta dilerim…
Sevgiyle…
Serdar Başağaoğlu
Yorumlar