Evet, bu konu ile ilgili olarak hayli fazla yazıldı, çizildi. Her şey söylendi. Tabii ki samimi temennimiz öncelikle Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi FAA’in Boeing 737 MAX’larla ilgili olarak yapacağı açıklamanın tüm uluslararası sivil havacılık camiasını tatmin etmesi ve bu bilgilendirmenin üzerine inşa edilecek detay bilgi ile bu güvenin yolculara da yansıtılmasının gerektiği açık. Bizim açımızdan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümüzün de bu görüşe katılması şart tabii ki. Bizler, sivil havacılıkla ilgilenen kalemler, bu süreci Türk Hava Yolları ile birlikte, aynı heyecanı duyarak yaşayacağız.
SN.AYCI BOEING İLE PAZARLIĞI BİZZAT YÜRÜTÜYORMUŞ.
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın Boeing tarafından THY’ye ödenecek olan tazminat konusunda pazarlık içinde olduğunu Uğur Cebeci’nin 13 Kasım 2019 tarihinde Sn. Aycı ile yaptığı söyleşinin satırlarında okuduk. Sn. Cebeci tazminat olarak alınacak olan meblağın 225-240 milyon USD civarında olmasının beklediğini ifade ederken Sn. Aycı’nın bu pazarlık görüşmeleri sonlanana kadar meblağ deklare etmeyeceğini söylüyorsa da biz THY YK Başkanının kendisine yakın olan gazetecilere ayrıcalık tanıyarak bir şeyler fısıldadığına geçmişte de rastlamıştık. Bir ara son Amerika seyahatinde Sn. Cumhurbaşkanımızın mevkidaşı Trump’a THY ile Boeing arasındaki sorunu dile getirdiğini ve Sn. Aycı’nın bu konudaki memnuniyetini dile getirdiğini de okumuştuk. Bu bilginin bizleri sevindirdiğini ve de ümitlendirdiğini ifade etmemize gerek var mı? Evet, konu Sn. Aycı tarafından takip edildiğine göre alınacak olan tazminatın THY’nin Boeing 737 MAX tipi uçaklardan kaynaklanan zararını karşılayacağına inanmak istiyor, hatta inanıyoruz.
SUNEXPRESS’İN SİPARİŞİ:
Bu arada THY’nin % 50 hissesine sahip olduğu SunExpress’in 10 adet B 737 MAX-8 sipariş etmesi Lufthansa ile Türk Hava Yollarının Boeing’e olan güveninin bir göstergesi olarak yorumlamak hatalı bir yaklaşım olmayacaktır. SunExpress siparişlerin toplam liste fiyatının 1,2 milyar USD olduğu imalatçı firma Boeing tarafından açıklandığı bilgisi sanal medyada yer aldı. Neticeten Boeing THY’ye 225–240 milyon USD ödese bile anlaşılan o ki bu tazminatı söz konusu siparişten elde edeceği kardan ödeyecektir. Bu oluşumda Trump’un parmağı varsa şaşırmayacağımı söylemeliyim. Onun parmağı varsa bizim Cumhurbaşkanımızın da bilgisi vardır. Yanılıyor muyum sizce? Evet; Trump iyi bir Başkan değil. Amerikalılar öyle söylüyor. Bizde uzaktan görüyoruz. Ancak iyi bir tüccar olduğu kesin. Boeıng bu siparişle, bir taşla iki kuş vurdu.
07 KASIM 2019 THY BOEING TOPLANTISI
Bu ümitle gelişmeleri beklerken Sn. Cebeci’nin 13 Kasım 2019 tarihli yazısından 6 gün önce Boeing ve THY yetkililerinin tekrar bir araya geldiğini 18 Kasım 2019’da öğrendik. Öğrenmesine öğrendik ama anlatılan detaylar bizi üzdü. Ve de o anda daha önce medyada okuduğumuz bir haber geldi aklımıza. Haberde özetle “ Yapılan tüm çalışmalara karşın yeniden yolcu seferlerine başlayamayan 737 MAX tipi uçaklar için ABD Başkanı Donald Trump da fikrini belirtmiş ve Boeing firmasına, uçağa yeni bir kaç özellik ekleyip ismini değiştirerek pazara yeniden sunmasını tavsiye etmişti” diyordu. 07 Kasım 2019 tarihli toplantısında bize anlatılanda, bu tür ticari bir kumarın oynanmasının taraflarca kabul edildiği yönünde. Evet; buna kesinlikle inanmak istemiyor ve de konu bu kadar tırmandıktan sonra MAX adının silinip yerine 820- 09970 veya ABC bir takım harfler yazılmasının ne ifade edeceğini anlamanın hayli zor olacağını düşünüyorum. İnsanları iyice şüpheye düşürecek ve zihinlerde birçok acabalar üretecek bir uygulama. Buna tevessül etmenin insanları kandırmaya teşebbüs etmek olarak yorumlanacağı açık. Risklidir. Şaka gibi bir şey desem değil. Böyle bir fikir ancak Amerika Başkanı Trump’dan çıkabilirdi. Toplantıda bu konuda fikir birliğine varıldığına da inanasım gelmiyor doğrusu.
RYANAİR UYGULAMASI
Bu konuda birisi ilk adımı atacaktı. Ryanair konunun nabız yoklaması kısmını üstlendi mi yoksa bana mı öyle geliyor bilemiyorum? EI-HAY kuyruk tescilli uçağının aslında Boeing 737 MAX-8 tipinde olduğu ve 200 koltuk kapasitesine sahip bulunduğu belirtiliyor. Bu nedenle uçağa Boeing 737- 8200 denmiş olması mümkün. Ryanair sallantıda malum. İnşallah müspet bir şeyler olur da Ryanair de bu durumdan kurtulur. Bu ilk adımın bir karşılığı olmalı. Bu arada Boeing’ in 737 üretim bantlarına bakmak istedim. 5 adet bant mevcutmuş üretimde (737 Original / 737 Classic / 737 Next Generation / 737 MAX / 737 Business Jet). Hayrettir; her nedense Boeing, 737 Max bandına 737/ 8200 modeli koymayı unutmuş. ( ? ) Sehven diyelim.
GEÇMİŞTEN BİR YAŞANMIŞ
Türk Hava Yolları böyle bir iş yapar mı? Her ne kadar aşağıda yer alan anlatımdaki konunun Boeing 737 MAX’ lar ile kıyas edilmesi mümkün değilse de kısmen de olsa andırıyor gibi. Bu nedenle yapabilirler diyeyim. Geçmiş senelerin birinde, ülkenin VIP filosu için bir uçak alınacaktı. Ancak buna ihtiyaç var mıydı? Yapılanı ve kamuoyundan saklanış tarzını aşağıdaki anlatımdan okuyunca demek ki yapılan bu alıma gerek yokmuş diyebilirsiniz. Söz konusu uçak alındı. Gel gelelim bu uçak Türkiye’ye getirilse THY Teknik hangarında yapılacak olan hazırlık çalışmaları haliyle dikkati çekecek ve kamuoyu bunu bir şekilde duyacaktı. Bu nedenle hazırlık çalışmalarının yurt dışında yapılmasına karar verildi. Kimse bunun gideri ile ilgilenmedi ve sual de sormadı. Tabii ki konu bununla da bitmedi. En önemli husus bu uçağa (Registration-Tescil) kuyruk numarası alınmasıydı. Bilindiği üzere uluslararası platformda her uçak bu kuyruk numarası ile tanınır ve de anılır. Bir de ismiyle tabii ki. Uzatmayayım, VIP filosunda bulunan aynı marka farklı model bir uçak THY Teknik hangarına çekildi ve bu uçağın kuyruk numarası ve ismi yurt dışında hazırlanan yeni uçağa verildi. Eski tescil numarası ile eski ismi taşıyan yeni uçak hiç toz kalkmadan ülkeye getirildi. Hangardaki eski uçağa ise herhalde yeni alınan bir kuyruk tescil numarası verildi. (En azından işin böyle olduğu konuşuluyordu.) Farkına varılmadı mı diye sorarsanız hayır. Uçak VIP statüsünde olduğu için fark edilmedi. Tabii ki bu Boeing 737 MAX’lara yapılması düşünülen/yapılacağı söylenen uygulama kadar vahim değil.
THY MAX’LARA İLİŞKİN VAR OLAN KÖTÜ İZLENİMİ NASIL SİLER?
Bu konu ile ilgili bir buklet yazabilirim. 30 Eylül 2019’da kaleme aldığım yazıda “Türk Hava Yolları Avrupa Birliği Havayollarının MAX’ları operasyona alma kararlarını beklemeli ve aynı gün sessizliğini bozmalı. 2019 yılında yaptığı en büyük basın toplantısını bu konu için organize etmeli ve son durumu halkın anlayabileceği bir lisanla (fazla teknik terim kullanmadan) anlatarak kamuoyunu ikna etmeli. Her ne kadar günümüzde herkes iletişim uzamanı ise de ve de Türk Hava Yollarının yöneticilerini bundan soyutlamak mümkün değilse de bu konuda uzman görüşüne başvurarak bu konuda kamuoyunun nasıl etkilenebileceği hususunda mutlak görüş alınmalıdır. Bu kadar yalanın dolanın döndüğü ve de insanların güvensizlik duyguların yoğunlaştığı bir yüzyılda bunu yapmanın gerekli olduğu kabulü zorunlu olan bir gerçek.” Demiştim fazla uzatmadan.
Daha sonra başka kalemlerde da aynı konuya doğru olarak değindikleri için tekrarlamaya gerek yok. Yeter ki THY bu konuda işbirliği yapacağı uzman iletişimciyi doğru seçsin ve de bu belirlemede alışkın olduğu üzere mesleki başarı dışında başka kıstasları dikkate almasın. Yolcu; THY’nin bu konuda sunacağı bilgiye inanmadığı takdirde Boeing 737 MAX tipi uçaklara rağbet etmeyecektir. Bu nedenle Türk kamuoyunu bu uçakların kusursuzluğuna ikna etmekten başka çözüm bulunmamaktadır. Tabii öncelikle THY pilot, mühendis ve teknisyenlerinin ikna olmaları kaydı ile. Öncelikle onların kafasındaki olumsuzlukların giderilmesi gerekir. Eğer THY’nin içinde bulunduğu durumun bir kriz olduğu gerçeği göz önüne alınırsa kriz yönetiminin bir ekip çalışması olduğu dikkate alınmalı ve konu ile ilgili çalışmaya personelden başlanmalıdır. Ben olsam personelin bu konuda 3’ncü şahıslara anlatabileceği hususları en basit şekli ile kaleme alır, onlarla paylaşır ve de bu konudaki konuşmalarının bu çerçevede yapılmasının gerektiğini onlara defalarca anlatırdım. Çalışanları önemsememezlik etmeyin. Şunu unutmayın ki, yazılı basında ve sanal medyada şirketinizle ilgili olarak yer alan olumsuz haberlerin tümünün ilk çıkış noktası alt, orta veya üst seviyedeki çalışanlarınızdan biridir. Doğru veya yanlış 07 Kasım 2019 tarihli toplantıda Boeing ’le varıldığı anlatılan uygulama mutabakatı gibi. Ve de bu tür durumlarda her çalışanın kurumun bir İletişim görevlisi gibi davranması şart. Kalan çok kısa sürede bunu mutlak sağlamalısınız. Bu süreçte THY’nin en önemli işi bu olmalıdır. Kamuoyunu % 100 doğru konuşarak ikna etmek. Bunun için çalışmak.
MAX’LAR UÇUŞA DÖNDÜKTEN SONRA THY ‘DE YAŞANACAKLAR.
Evet; Türk Hava Yolları 2019 yaz tarifesini kendini zorlayarak uyguladı. Kolay değildi. Planlanandan 24 uçak eksik bir filo ile yaptı bu uygulamayı yaptı. Başarıdır.. Tabii ki takdire şayan. Ancak 2019’un Kasım ayında THY’nin 16’sı Boeing 737-800 olmak üzere 20 veya 21 uçak kiraladığını okuduk basında. Evet; uluslararası uçak piyasası malum. Thomas Cook, Jet Airways, Germania gibi şirketler battı. Ryanair’in de durumunun iyi olmadığı konuşuluyor ve de maalesef aynı durumda başka şirketler de var. Başka bir deyişle uçak bulmak zor değil. THY’nın bu uçakları ne kadar bir süre için kiraladığını bilemiyoruz. Ancak bu sürenin 6 aydan az olabileceğini de düşünemiyoruz. MAX’ların 2020 Ocak sonunda uçacağı konuşuluyor. Farz edelim ki bu doğru ve de uçuşa başladılar. Az uçakla tarife uygulamak, frekansları azaltmak, muhtemel kardan zarar ettirir ancak filoda ihtiyaç fazlası uçak bulundurulması havayolları için direk zarardır. Malum uçaklar yerde iken veya boş uçarken zarar eder. Yaz tarifesini büyük çabalarla atlatan THY’nin kış tarifesi için neden uçak kiraladığını anlamak zor. En azından benim anlamam zor. Açacağımız hatlar var denirse o başka. Eğer öyle olsaydı baştan söylerlerdi.
SİVİL HAVACILIK UFKU VE İLERİYİ GÖRMEYİ GEREKTİRİR: PİLOT SORUNU
Bu kez de pilot konusu var. Nereden bulunacak? Bu kadar şirket tökezleyince o da sorun değil. Başka bir deyişle hayli fazla pilot var boşta.
Pilot olarak ülkemize gelip, istihdamda gerek izin uygulamaları ve gerekse kendilerine tanınan diğer haklar nedeni ile ikilik yaratmaya hazır hayli fazla sayıda yabancı pilot var. THY’de görev alarak kaptan olmak için yurt dışında ödeyecekleri küçümsenmeyecek bir miktar eğitim giderinden kurtulup, üstüne kendileri açısından tatminkâr bir maaş alan ve de kaptan olduktan sonrada THY’ye gülerek bye bye dedikten sonra ülkesine dönecek olan pilot bulmak zor olmayacaktır. Halen aklıma birlikte uçtuğu Türk Kaptana “bizim ülkemizde olsa havayolumuzun kapısından giremezsiniz. Ben ise buradayım” diyen yabancı pilot geliyor. Eh Temel Kotil döneminde THY’nin “Yabancı Pilot Cenneti“ diye anılmasının mutlak belli sebepleri vardı.
Ancak, gidişatı izleyip, Türk pilotlarına şans tanınması ile konuya uzun vadeli ve akılcı bir çözüm bulunabilme imkânı varken bunun yapılmaması çok düşündürücü. En azından elemelerden geçip sözleşme yapma aşamasındayken kapıdan çevrilen Türk pilotlara şans tanınmaması THY’nin tepeleri ile Uçuş İşletme yöneticilerinin ileriyi görme ve ileriye dönük düşünebilme güdüsünün bu kadar uzun süreli iş başı eğitimine rağmen fazla gelişmemiş olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bilmem konuya hiç bu pencereden bakıp üstlerinizi değerlendirdiniz mi? Sivil havacılık ufka bakmayı ve baktığını görmeyi gerektirir. Bunu düşününce aklıma hep bizim futbol kulüplerinin yabancı oyuncu transferleri ve mevcut borçları geliyor.
Evet; Boeing 737 MAX’ların dönüşlerini takiben Türk Hava Yollarımıza ve bu uçakları kullanan tüm havayollarına emniyetli uçuşlar diliyorum. Bunun için her gün dua edeceğim.
Yorumlar Tüm Yorumlar (30)