Bu aralar insanların saygınlığı ile oynayarak onları itibarsızlaştırmaya çalışanlara o denli sık rastlanıyor ki bu konuyu tekrarlamakta fayda gördüm. Kim ders alır bilmem. Kim aldırır onu da bilmem. Ama orman yangınına gagası ile su taşıyan minik kuşun kendisine gülen diğer hayvanları “ben üzerime düşeni yapayım da” diye cevaplaması gibi bir şey. Aynen o hesap.
Yaşamın bu döneminde insanları itibarsızlaştırarak gözden düşürme konusunda kişiler hayli usta oldu. Bunu sağlamak için her türlü yöntem uygulanıyor. Maalesef toplumun tepkisini çekecek, düzmece yaşanmışlar kurgulamak dâhil.
PROF. DR. İBRAHİM KAYA NE DİYOR
Yalan Çağı’nın en merkezi kötülük mekanizmasının İtibar Suikastı olduğunu söyleyebiliriz. İtibar suikastı, hedefteki kişinin itibarını yerle bir etmek amacıyla gerçekdışı isnatlarda bulunmaktır. İtibar suikastını kişisel onura ve itibara karşı her türden kötülüğü yapmaktan haz duyanlar gerçekleştirir. Bunu belirli bir hedefe ulaşmak bilinciyle yaparlar. Diğer bir ifadeyle, itibar suikastçıları hedefteki kişiyi itibarsızlaştırmak için bilinçli ve örgütlü hareket etmektedirler.
YAŞAMDAKİ UYGULAMA
Bugün, iş yaşamında ve siyasi yaşamda “itibarsızlaştırılma “adı verilen, kişiyi diğerlerinin gözünde yıpratmayı hedefleyen bir uygulama var bildiğiniz üzere. Eğer hedef kişi kuruluşuna, toplumuna kendisini kabul ettirmiş, düşünceleri, konuşmaları ve davranışları ile yaptıkları arasında fark olmayan bir kişi ise, itibarsızlaştırma hareketinin tersine çalıştığını da kısa bir süreç içinde görebilmek mümkün.
BİR OKUR İSTEĞİ
Bir okurum “Sizden bir yönetici kendi kendini nasıl itibarsızlaştırabilir konulu, derste okutulabilecek bir makale bekleriz” şeklinde bir yorum göndermişti. Derste okutulabilecek deyince bunun beni aşacağı tabii. O denli bilgili değilim. Konunun uzmanı hiç değilim. Eski tarihli yazılarıma baktım. Bu konuya birkaç kez değinmiş olduğumu gördüm. Yine de dilim döndükçe bir iki hususu belirtmek istemişim
Aslında bunun cevabı açık. İyi bir yönetici nasıl olur? Aşağıda birtakım maddeler var. Bu hususların tersini yapan yöneticiler önce çalışanlarının güvenini kaybeder, daha sonra da itibarını yitirir. Kendilerini sıfırlar
YÖNETİCİLER UYGULAMALARI İLE KENDİLERİNİ NASIL İTİBARSIZLAŞTIRIYOR?
Çalışma hayatınızda geçen seneleri bir düşünün. Unutamadığınız, saygı ile andığınız, çalışanlar nezdindeki itibarının derin izleri aklınızdan çıkmayan, birlikte görev yaptığınız günleri sitayişle andığınız kaç yöneticiniz oldu?
Evet; yöneticilerinin itibar yitirmelerinin nedenini özetlemek gayet kolay. İyi bir yöneticinin yapması gereken hususları alt alta sıralayan cümlelerin son kelimelerini olumsuza çevirmek yeterli bu iş için. (Yapar / Yapmaz, Tercih
Ediyorsa/ Tercih etmiyorsa, müdrik ise/ müdrik değilse, çıkartabiliyorsa/ çıkartamıyorsa, vb.) Başka bir deyişle tüm cümleleri olumsuz formata çevirin. Bu insanlar bu anlatımdaki hususların tersini yaparken zorlanıyorlar mı? Zannetmem. Aslında kendi yapılarına uygun olan şekli sergiliyorlar.
1. Yöneticiler kurumun işleyişi ve işin yapılışı ile ilgili olarak alınan kararlara çalışanları ortak ediyor ve çalışanların bu tür konular için görüşlerine müracaat ediyorsa,
2. Yönetici çalışanlar içinde bir zümreye yakınlığını fütursuzca öne çıkartmıyorsa. Tüm çalışanlara eşit uzaklıkta duruyor ve şirketin tüm imkânlarını desteklediği bir grup veya şahıs için seferber etmiyorsa.
3. Yönetici çalışanların tayin ve terfi işlemlerinde adil davranıyorsa ve yönetici seçiminde dikkate alınması gereken kıstasları yeterince değerlendiriyorsa. Yönetici seçiminde adil davranıyor ve bunun doğal sonucu olarak seçilen yöneticiler liyakatleri ile temayüz ediyorlarsa,
4. Yöneticiler her ne olursa olsun çeşitli vesilelerle çalışanlara verdikleri sözlerin arkasında duruyorlar şirket ve yöneticiler çalışanlarına doğru olmayan beyanlarda bulunmuyorlarsa
5. Yetki ve sorumluluğun belirlenmesi konusunda her zaman adil bir davranış sergiliyorsa ve kendi sorumluluğuna da müdrik ise,
6. Sendikal konularda personel’ e baskı yapmıyor ise,
7. Çalışan hata yapar mantığına sahip olup, personelinin arkasında duran yöneticiler, hatayı yapan personelin geçmiş hizmetlerini dikkate alarak salt diğer çalışanlara örnek teşkil etmesi açısından çalışanın üzerini çizmiyorsa.
8. Çalışanları büyük ölçüde etkileyecek olan “performans sistemi” konusunda yöneticiler yeterince eğitiliyor ve de bu konuda yaptıkları hatalarla personelin iş yaşamını riske sokmuyorlar ise,
9. Çalışanların hislerini doğru bir şekilde tanımlayarak onları yönlendirebiliyorsa,
10. İşyerindeki farklı durumlarda gösterdikleri davranışlar ve tepkiler personelin dikkatini artırıyor ve personelin nasıl çalıştığını ve onları nelerin motive ettiğini çok daha iyi anlayabiliyorsa.
11. Çalışanlarına başarılı bir koçluk yaparak onların en iyi taraflarını öne çıkartabiliyorsa,
12. Yöneticiniz olarak hızlı ve doğru karar verebilme özelliğine sahip ise.
13. Karar verme aşamasında hislerini bir kenara koyarak durum değerlendirmesi yapabiliyor kişisel yargılar ve duygular tarafından yönlendirilmeyen mantıklı ve akla yatkın seçeneği tercih edebiliyorsa,
14. Çalışanlarını her zaman her konuda dinliyorsa,
15. Takdir ve tecziye uygulamalarında tarafsız ve adil hareket edebiliyorsa,
16. Çalışanları ile iletişim kurarken empati yapıyorsa,
17. Tüm çalışanlara eşit mesafede durmayı gerçekleştirebiliyorsa,
18. Eleştiriye açık ve eleştirel bir bakış açısına sahip ise,
19. Tutarlı ve örnek davranışlar sergileyebiliyorsa,
İYİ BİR SEÇİM YAPILMIŞTIR VE BU UYGULAMALARI YAPAN İNSAN İYİ BİR YÖNETİCİDİR.
Tabii ki bu maddeleri çoğaltmak mümkün. Şimdi yöneticilerinizin yukarıdaki maddelerde özetlenen durumlardaki tutumuna bakın ve karar verin. Onlara ne kadar saygı duyuyorsunuz? Çalışanlarının gözünde itibarları ne seviyededir? Onlara ne kadar güvenirsiniz. Evet, olumsuzlar çoğunlukta ise önce saygı ve itibar azalır, daha sonra güven duygusu ortadan kalkar ve yönetici ve uygulamaları çalışanlar tarafından izlendikçe itibar sıfırlanır. Maalesef tüm bu menfi duygular, yönetici yukarıdaki maddelerde yer alan uygulamaların olumsuzluklarında ısrar ettikçe nefrete dönüşür. Ve de kemikleşir.
Bizi yönetenlerin kendilerini itibarsızlaştıkları ne kadar açık değil mi? Umurlarında mı diye sorarsanız değil. Bu türler kendilerini o makamlara atayan yetkili ve etkili insanlar nazarındaki itibarlarının kaybetmemek için programlanmışlar.
İnsanların kendisini gözetme duygularının geliştiği malum. Önemli olan; kendini gözetirken, başkalarını itibarsızlaştırmaya ve yıpratmaya yeltenmemek. Bu çirkinliği yapmamak. Evet, bizi insan yapan içimizden geçirdiklerimiz, düşüncelerimiz, söylediklerimiz değil, sergilediğimiz davranışlar ve yaptıklarımızdır. Ölçüm kriteri işte bu.
SOSYAL MEDYA (DEZENFORMASYON) YASASI TBMM’ DE KABUL EDİLDİ.
Evet Sosyal Medya (Dezenformasyon) yasası TBMM’ de kabul edildi. Dolayısı ile okurların yazdıkları yorumları hazırlarken dikkatli olmaları gerekir. Eğer Çetin’ e çalıyor demeyi düşünüyorsanız belgesinin elinizde olması gerek. Kamu barışını bozmaya yönelik faaliyetlerin neleri kapsayabileceğini düşünün. Bu konuda VPN’ e güvenmeyin. İstenildiği takdirde çözümlenebileceğini görmek büyük bir sürpriz olmamalı. Gerçek kimliğini gizlemenin ayrı bir suç
Teşkil edeceği ilgili madde de belirtiliyor. Özellikle VPN kullanmayı ihtiyat haline getirenlerin dikkatlerine sunuyorum. Benim bu tür yorumları sansürleyip yayınlamamam da fazla bir şey ifade etmeyecektir. Tekrarlıyorum. Çetin çalıyor diyecekseniz belgesi elinizde olmalı.
Her ne kadar İlgili kanunun TBMM’ den geçiş metnini görmedikse değişikliğe uğrayıp uğramadığı hakkında bilgim yoksa da internette yayınlanan 29. madde metnini aşağıda bilgilerinize sunuyorum.
“Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Failin, suçu gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya
suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”
Kanun çok kısa bir süre içinde resmî gazetede mutlak yayınlanacaktır. Başka bir siyasi kuruluş Anayasa Mahkemesinde kanunun veya belirli maddelerinin iptali için dava açsa bile Anayasa Mahkemesinin kararı ilan edilene kadar kanunun TBMM’ de kabul edilen şekilde uygulanacağını dikkate almak şart. Anayasa Mahkemesinin söz konusu kanun ile ilgili olarak yürütmeyi düredurma kararı vermesi tabii ki ayrı bir keyfiyet.
Bu kanunun yalnız siyasiler tarafından politik konularda veya Yazılı ve sözlü basın ve sanal medya ile ilgili olarak uygulanacağını düşünmemek ve böyle bir hataya düşmemekte kanaatimce fayda var. Kanun hepimizin, ferden yapacağımız ve bu kanun kapsamına giren hususları da kapsamaktadır. Lütfen yorumlarınızda bu hususları dikkate alın. Bu tür yorumlar yazan kimselerle birçok konuda aynı fikirde değilsek de bu nedenle üzülmenizden mutluluk duymam mümkün değil. Bilgilerinize sunuyorum.
Yorumlar Tüm Yorumlar (29)