Geçen haftaki yazıma bir yorum geldi Damat Ferit rumuzlu. Çok güldüm. Başlığa bizim harf sayısına göre uzun olduğu için taşıyamadım. Değiştirdim biraz. Yorumun esası “ Medine fakiri ..........’u ben tayin ettirdim. THY nin tepe memurları da emrimi yerine getirdiler. Var mı itirazı olan? Hadi dağılın. Damat Ferit.” şeklinde. Kendisini “ Boynumuz kıldan ince Devletlûm “ şeklinde cevapladım. Hakaretamiz tek kelime taşımayan yapılanı ve yazıda ifade edilmek istenen her şeyi başka bir görüş açısından bir tek cümle ile anlatan, nükteli bir sesleniş. Teşekkür ediyorum.
Bu arada bir yorum daha aldım o da “ thy'de çalısmıs bırısınızz.thy nın ozellestırılmıs oldugunu bılmezmısınız.devletle ılıskısı yok kı onu bunu dınlesın.uygun gormusler yapmıslar.bu bır yazı konusu olurmu.ayıp” ( Yorum cpyxx paste yapılmış İmla hataları düzeltilmemiştir) Kendisini cevapladım. Cevabımın son cümlesi “ Sizin gibi memurlar oldukça şirketinizin sırtı yere gelmez” şeklindeydi. Bu arkadaşımızı da bu anlayışı ile Türk Hava Yollarının şansı olarak yorumladığımı söylemek isterim. Allah eksikliğini göstermesin.
Biraz önce THY’ nın çalışanlara birer maaş prim vereceğini APH’ da okudum. THY Yönetimini kutluyor, çalışanların bu hak edişlerini sağlıkla harcamalarını diliyorum. Ama yazıya yine de devam edeceğiz. Test imtihanlarındaki gibi bir iyi bir kötüyü götürmüyor.
HAZİNE MÜŞTEŞARLIĞI KAMU SERMAYELİ İŞLETMELER RAPORU
2016 yılında da aynı konuya değinmiş olduğum üzere, Hazine Müsteşarlığı her sene.” Kamu sermayeli İşletmeler raporu yayınlar Bu raporda THY.2014 yılına kadar Başbakanlığa bağlı bir kuruluş olarak gösteriliyordu. Başbakanlığa bağlı bir özel şirket? 2016 yılı raporu 2017’ de ( BKNZ https://www.hazine.gov.tr/kamu-sermayeli-kurulus-ve-isletmeler-raporlari ) yayınlandı. Bu raporda Türk Hava Yolları “ Diğer Kamu İşletmeleri ve fonlar “ olarak anılan kuruluşlar kapsamında geçiyor.
KAMU İŞLETMELERİ NASIL TARİF EDİLİYOR?
“Kamu işletmeleri, devletin mülkiyetinde bulunan ve devlet tarafından işletilen kurumlardır. Kamu işletmelerinde, işletmenin mülkiyeti, bakanlıklar ve belediyeler gibi devlet kuruluşlarına aittir. Tarif bu.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Genel Müdürlüğünün Kamu işletmeleri ve Kurumsal Yönetim Dokümanında ise Kamu İşlemeleri “Genel olarak: kamusal kaynakları kullanarak ticari alanda faaliyet gösteren devlet şirketleri veya kuruluşları, Sermaye Oranına göre: Devletin sermayesinin yarısından fazlasına sahip olduğu şirketler Yönetim Kontrolüne göre: (AB, IMF, OECD) yönetim kontrolü merkezi veya yerel kamu idarelerinin elinde olan işletmeler” şeklinde tarif edilmektedir. Bu tariflerin akıl karıştırdığını söylemeliyim. Bunun da tarifi bu şekilde. THY’ nin yarısından fazlası Devlete ait değil. Demek ki fark etmiyor. Ha öyle, ha böyle.
ÖZELLEŞTİRME İDARESİNİN SAVUNMASI TABLOYU AYDINLATIYOR..
Türk Hava Yollarının özelleştirildiği günleri takiben Türkiye Sivil Havacılık Sendikası tarafından “THY özelleştirilmesinin iptali” davası açılmıştı. Tabii ki muhatap ( ÖİB ) Özelleştirme İdaresi Başkanlığıydı. ÖİB mahkemeye konu ile ilgili yaptığı ( Danıştay 13. Dairesine 27.7.2006 tarih ve 2251 sayılı yazı ) savunmada; “ Yapılan bu halka arzlar sonucu THY’deki kamu payı % 50’nin altına düşmüş olmakla birlikte, yönetim hakkı kamunun elindedir. THY Ana Sözleşmesine göre, halka açık kısmı elinde bulunduran yatırımcılar, Genel Kurulda gerekli çoğunlukla temsil edilip yönetime aday göstermek isteseler dahi, 7 kişiden (daha sonra 9’a yükseltildi) oluşan THY Yönetim Kuruluna ancak 2 üye adayı belirleyebileceklerdir. Dolayısıyla halka açık hisseleri elinde bulunduran binlerce yatırımcı genel kurulda bir araya gelip, Yönetim Kuruluna aday gösterme iradesini ortaya koysalar bile ( ki bu imkânsıza yakındır) , halen kamu payı olan THY hisseleri özelleştirilinceye kadar THY Yönetim Kurulunda çoğunluk kamuda olacaktır. Özelleştirme İdaresinin yüksek mahkemeye sunduğu savunmada, “ THY halka arzları sonucunda yönetim hakkı devredilmemiştir” cümlesi net bir şekilde yer almakta olup, bu gün uygulamada aynı durum devam etmekte olduğu zannedilmektedir. Eğer bu uygulamada bir değişiklik oldu ise nasıl olsa birileri söyleyecektir. Bu güne kadar söyleyen olmadı. Sizlere de söylenmediyse THY’nin halen bir devlet şirketi gibi yönetildiği kesin. Hizmet ve mal alımı vb. konular haricinde.
THY KAMU İKTİŞSADİ KURULUŞUYDU, HÜKUMET İKTİSADİ KURULUŞUNA DÖNÜŞTÜ.
Yukarıdaki ifade, hisselerin satışını üstlenen ve kalan hisselerin de sahibi konumunda olan Özelleştirme İdaresine ait olması nedeni ile son derece önemli olup, “THY hisseleri bütünü ile özelleştirilinceye kadar THY yönetim kurulunda çoğunluk kamuda bulunacaktır.” cümlesi de özelleştirmenin halen tamamlanmamış olduğunun açık bir itirafı olduğu açıktır. Neticeten THY bir KIT’ di. Bu durumda HIT’e ( Hükümet İktisadi Teşekkülü ) dönüştüğünü söylemek hatalı bir ifade olmayacaktır. Takdir edersiniz ki herhangi bir statü değişikliğinden önce kurumun Ana Sözleşmesinde belirli değişikliklerin yapılması gerekirdi. Maalesef bu da yapılmadı. ( Yönetim ve işletme ile ilgili değişiklikler ve de büyük kurumsal yatırımcıların mülkiyet hakkı teorileri tersine THY Yönetim Kurulunda temsil edilmemeleri vb .) İşte bunlar yapılmadığı için THY halen bir kamu kuruluşu gibi yönetiliyor. Hem de bizzat THY yönetiminin organizasyondan kaldırdığı iç denetim sistemi de dahil olmak üzere hiçbir denetim ve kontrole tabi olmadan. Evet; seneler böyle geçti. Bir KHK ile Sayışta ya THY ve benzeri kuruluşların bağımsız denetim raporlarının gönderilmesine ve adı geçen üst denetim kuruluşunun bu raporlar üzerinden değerlendirmelerini yapmasına ve ilgili merci’e sunması kararı verildi. Şu anda bu uygulanmaya başlandı mı, yoksa başlanmadı mı bilemiyorum. Bir bilenden bunu da öğrenebilirsem mutlu olurum.
EMİR YUKARIDAN
Gelelim geçen haftaki yazının devamına. Evet , bir çalışanın yurt dışı tayiniydi konu. Geçen hafta da ifade ettiğim üzere konumuz ataması yapılan şahıs değil. Konumuz sıklıkla tekrarlanan ve genelde çalışanlarca benimsenmeyen atama uygulamaları. Çoğunluk kabul etmez ama yöneticilik zor bir zanaat. Hele hele tepelerdeyseniz. Çetini boş verin, O kalsın, Metin daha iyidir, bize de daha yakındır ayırımını yapabilecek konumdaysanız. Evet Yöneticiliği bir şekilde nispeten kolaylaştırılabilmek mümkün.. Oda yönetici yaptığı yanlış işin ayıbını üstlenmemek için “ Yapacak bir şey yok, emir yukarıdan ” cümlesini kullanıp kendisini kenara çekiyorsa. Bu kenara çekilme yöntemi mi? Yoksa kendisini olduğundan da küçük gösterme yöntemimi bilemem. Bu yöntemi kullanan çok fazla yönetici var. İşten biri mi çıkartıldı? Yoksa uygun olmayan bir çalışan terfi mi ettirildi? Şimşekleri üzerine çekmemenin en kestirme yolu. Tabii, hiç kimsenin bu tepe yöneticiye bir şey soramayacağı bilinen bir gerçek. Kimsenin amca sen burada ne iş yaparsın veya bu koltuk uğruna kendini daha ne kadar küçük düşüreceksin veya bunu astlarınıza söylemek ağırınıza gitmiyor mu? Diyecek hali yok.
Siz Bakmayın Damat Ferit Paşaya. Kendisine pay çıkartıyor. Kanaatimce bu işin Ankara’nın tepeleri ile ilgisi yok. Mantık böyle söylüyor. Nasıl olsa herkes öyle düşünür. Ve de bu karışık atamayı düzenleyenler kurum içi insanların da böyle düşünmelerini istemişlerdir. Aslında bu tür bürokratik hataların tümünü Ankara’ya mal etmek iç bünyede oluşacak muhtemel menfi etki de dikkate alındığı takdirde bu düzenleme işin planlamasını yapanlar açısından tabii rahatlatıcı olacaktır. Tüm zorluğu “ Emir aldık, yapacak bir şey yoktu “ demek. Ve çaresizliğinin bir ifadesi gibi, ben tek başına söz sahibi olsam yapar mıydım dercesine derin bir iç çekmek.
Eğer ilişki Ankara tepeleri ile olsa bu beyefendi sizce Suudi, Arabistan’da şeflikten devşirme bir müdürlük ile ikna edilebilirimiydi? Hiç olmaz ise mevcut Medine Müdürlüğüne tayin edip, o noktayı Suudi Arabistan Bölge Genel Müdürlüğüne çevirip, hem bu işi halleder hem de Suudi Arabistan’a verilen önemi vurgulamış olurlardı. Bu gün İGA devletin tüm ağırlığını üstünde hisseden, uzun seneler devletle ilişkisi sürecek ve de devlet desteğine ihtiyaç duyması her zaman için olası bir firma. Bu yöneticiyi THY’ den ayrılmasını takiben şirketlerinin Ticaret gibi bir ünitesinin başına hemen getirdiler. Kuruluş aşamasında bu noktanın önemini düşünebilirsiniz. Eğer bu yöneticinin durumu ile Ankara'dakiler ilgilenselerdi sizce IGA yönetimi bu Genel Müdür Yardımcısını işten uzaklaştırabilir miydi? Bir adım öte şayet kendi isteği ile ayrıldıysa, onu vazgeçirmek için maddi manevi her şeyi yapardı. Bu işte bir terslik var.
Ankara başkent. O seviyeden uzaklaşalım. Aşağılara inelim. Hele İstanbul’a kadar gelelim bu konu için.. Şurada yanılmış olabilirim. iç bünyede oluşacak muhtemel menfi etki de dikkate alındığı takdirde bu düzenleme işin planlamasını yapanlar açısından rahatlatıcı olabilir sözümü düşünüyorum. Bu güne kadar bu husus, çalışanların herhangi bir işlemden ötürü ne düşüneceği konu ne olursa olsun hiç dikkate alındı mı? .Bu konuda kendi kendime gelin güvey olduğumu itiraf etmeliyim.
Benim görüşüm bu merkezde. Ama herhalde Damat Ferit Paşa’ nın da bir bildiği vardır. Durduğu yerde kendini ortaya atıp “ Savulun bre Gafiller “ diye bağırıp ortalığı inletmez ya?
Yorumlar Tüm Yorumlar (39)