Merhaba, en büyük iki uçak üreticisinden biri olan Boeing firmasının çalışanları ile yaşadığı zorlu grev süreci tarafların anlaşması ile geçtiğimiz günlerde bitti. Firmanın yaşamış olduğu üretim sorunları , yaşanan kazalar ve bütün bunların üzerine gelen grev, Boeing için yaraya tuz biber olmuş gibi gözüküyor. Bununla birlikte gibi Boeing büyük bir yeniden yapılanma ile yükselişe geçebilir. Büyük ticari organizasyonlarda durulma olması için bazen dalgalanma olması gerekir.
Grev yaşayan sadece Boeing değil. Farklı süreçlerle de olsa Airbus’ın Almanya ve Kanada tesislerinde ve farklı başka firmalarda da grev süreci söz konusu oldu. Yazı konusu olan Uçuş emniyeti grev ilişkisi ile ilgili hususlar Boeing’e özel değil genel olarak sektörün tüm grev süreçleri içindir. En göz önünde olan ve en yakın tarihli olan Boeing grevi olduğu için konunun Boeing grevi üzerinden okunmuş olması normal.
Havacılık haber sitesi yazarı olarak konunun beni en çok ilgilendiren yönü grev sürecinin uçuş emniyetine etkisi olup olmadığı. Değinmek istediğim konu uçuş emniyeti olmakla beraber okur açısından konu bütünlüğünün sağlanması için kısaca işin diğer yönlerini de yazmak faydalı olabilir.
Dünyanın neresinde olursa olsun işçi ile işveren karşı karşıya gelirse prensip olarak işçiden/emekten yana durmak gerektiği -bence de- doğru bir yaklaşım. Bununla birlikte bazen genel kabullerin büyük yanlışlara/mağduriyetlere sebep olduğu da bir gerçek. Tüm personeline iş sözleşmelerine uygun şekilde haklarını saglayan bir işverene karşı personelin birlikte hareket ederek, kendi lehlerine ve işyeri aleyhine olarak işvereni , işe başlarken kabul ettikleri şartlardan çok daha ağır şartlarla anlaşmaya mecbur edip sonra da işyerinin batmasına sebep olan örnekler olduğunu biliyoruz.
Şahsi düşüncem tarafların (işçi-işveren) işe başlarken karşılıklı olarak kabul ettikleri şartlara uygun hareket etmeleri esas olmalı. İstisna durumlar hariç olmak üzere; bu şartlara uyan taraf haklıdır. Hakim konumunu (bazen işçi çoğunlukla işveren) diğer tarafın aleyhine kullanarak şartları kendi lehine değiştirmeye çalışan taraf ise haksızdır.
13 eylül 2024 tarihinde başlayan grev, süreç çok kötüye gitmeden işçilerin Boeing’in 3. teklifini %59 oy oranı ile kabul etmesi ile anlaşma ile sonuçlandı. Kabul oyu %9.1 daha az olsa grev devam edecekti. Kötü senaryo olsaydı yani süreç negatif devam edip Boeing’i toparlanamayacak noktaya getirseydi o zaman ne olacaktı ? Firma çalışanı bir kaç ay işsiz kalıp sonra başka bir yerde iş bulabilirdi peki Boeing ne yapacaktı ?
William Boeing tarafından 1. Dünya savaşı yıllarında Seattle’da kurulan yüz yıllık böyle bir işletme kurmak için yeni bir William Boeing ve 100 yıl lazım. ( Mehmet Akif Ersoy’dan : “Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen, İki kazma kürek, iki de ırgat gerek. Ancak, hadi gel yapalım şunu geri desen, Bir Sinan, bir de Süleyman gerek.” )
Buradan dönelim esas konumuza, uçuş emniyetine… Uçak üreticisi bir firmanın grev nedeniyle yaşadığı sürecin uçuş emniyeti ile nasıl bir ilgisi olabilir ?
Uçuş emniyeti için en kritik unsurun insan faktörü-crm olduğu bu konu ile ilgilenen çoğu insanın ortak düşüncesidir diyebilirim. Aynı şekilde insan faktörü konusunun alt başlıkları olarak, fizyolojik nedenler, sosyolojik nedenler , psikolojik nedenleri sayabiliriz. Grev sürecinde personelin konsantrasyonun etkilenmesi çok doğaldır haliyle burada uçuş emniyetine negatif etki edebilecek bir hata potansiyeli oluşur. Potansiyel olması , hata yapıldığı anlamına gelmez fakat bizim için esas olan hata potansiyelinin ortadan kaldırılmasıdır.
Bir hangarda kaygan bir zeminde insanlar düşmesin diye pek çok tedbir alabiliriz fakat bu şekilde hem çok zaman ve para harcarız hem de riski yok edemeyiz oysa zemini kaygan hale getiren kök neden için çözüm üretirsek sorun tamamen hallolur.
Grev sürecinin negatif etkisi için mutlaka iş bırakma ile sonuçlanan bir duruma gerek yok, işçi- işveren TİS görüşmelerinin negatif seyretmesi ve grev yaşanabileceği duygusu bile personel konsantrasyonun bozulmasına, evet diyenler hayır diyenler olarak kamplaşmalara vb negatifliklere neden olur. Bir başka kritik süreç te grev dönüşü tekrar işe başlandığında üretim sürecine verilen ara nedeniyle personel adaptasyon sorunlar için çzöümlerin yanısıra teknik tarafta da ; kompozit gibi bazı imalatlar, hidrolik sistem, yakıt sistemi gibi sıvı sistemleri için özel kontrol setleri olmalı.
Grev olursa Uçuş emniyeti için potansiyel risk olur diyerek işçinin grev hakkının kısıtlanması asla söz konusu olmamalı. Bununla birlikte sivil havacılık otoriteleri de dahil -hatta en başta olmak üzere- tüm taraflar benzeri süreçlerde çalışma şartları ve denetleme mekanizmalarını bir kademe daha dikkatle yürütmelidir. Tabii ki zararın neresinden dönülse kardır daha da iyisi en baştan anlaşmak.
Saygılarımla
Erdal GÜLMEZ
Yorumlar