Bogorad sendromu yani timsah gözyaşları sendromu yüz sinirinin zedelenmesi sonucu ortaya çıkan bir nörolojik bozukluktur aslında. Ama Etimolojik kökeni günümüzden yaklaşık 1.700 yıl öncesine dayanan “Timsah Gözyaşı” ifadesi, yeterince samimi görünmeyen ya da üzgünmüş gibi davranan kişiler için de kullanılır. Sebebi ise timsahların avlarını yerken gözyaşı dökerek sahte bir suçluluk ya da keder gösterisinde bulundukları varsayılır. Aynı bazılarının döktüğü göz yaşları gibi…
Ama bir de gerçekten ağlayanlar var. Bu satırları yazarken bile içten içe ağlıyorum. Göz yaşımı kimseye göstermesem de hüngür hüngür ağlıyorum. Bir ağacın ne kadar sürede, ne emeklerle yetiştiğini gayet iyi bir şekilde bilen biri olarak avazım çıktığı kadar ağlamak istiyorum.
Yüzlerce yıllık ağaçlar, sevimli sincaplar, zıp zıp zıplayan tavşanlar, yola çıktığında ezilmesin diye durup yol kenarına koyduğumuz kaplumbağalar, minik kirpiler, bal yapan arılar, güzel sesli sığırcıklar ve daha niceleri… Yangınlarla birlikte hepsi yok oldular.
Her yıl orman yangınları canımızı acıtır oldu. Aklını kiraya vermiş değerli basınımız da yangınla şöyle mücadele ettik, böyle başarılıydık der durur. Dürüst ve namuslu gazeteciler ve yazarlar da üzerine basa basa uçakları ve helikopterleri sorar, sorgular. Ama elbette sorulduğu zaman da yine algı mekanizması ile üstü örtülmeye çalışılır.
Daha geçtiğimiz aylarda Diyarbakır’ın Çınar ile Mardin’in Mazıdağı ilçeleri arasındaki alanda çıkan yangında 15 vatandaşımızı kaybettik. Ders aldık mı yok. Dağlık alanda yol yok… Helikopter gelene kadar akşam oldu müdahale yapılamadı. Millet kendi kendine tarlasını söndürmeye çalışırken alevlerin arasında kaldı. 15 kişi öldü 100’e yakın kişi yaralandı. 1000’e yakın küçük ve büyük baş hayvan telef oldu. Binlerce ağaç yandı. Binlerce hayvan öldü. Haziran ayında söndüremediğimiz bu yangın aslında bir alarm niteliğindeydi!
AMA GÖRMEDİLER; DUYMADILAR!
20 kadar uçağımız var ama ne uçağı?
Kuraklığın tavan yaptığı ülkemizde sadece 4 tane CL-215 tipi uçağımız amfibik yangın söndürme uçağı. Hani bir zamanlar hangarlarda terkedilen! Elimizde 4 tane vardı ama bir tanesi Bafa gölüne düşünce 3 tane kaldı. Bir de geçen yıl OGM filosuna eklenen 1 adet Sikorsky T70 tipi yangın söndürme helikopteri, 4 adet Air Tractor model yangın söndürme uçağı ile 1 adet keşif uçağı var. Bu uçaklardan tek motorlu Air Tractor’lere bakalım. Adı üzerinde hava traktörü. Aslında bu uçaklar tarımsal ilaçlama için kullanılır. Yangınlarda ise henüz büyümeyen kıvılcımları söndürmeye yarar. Kapasitesi düşük çünkü.
Neden Amfibik bir uçak alınmıyor ya da kiralanmıyor? Arkadaş bizim gibi yemyeşil coğrafyamızda neden önlem alınmıyor? Neden halen bekleniyor!!!!
Geçtiğimiz yıllar aklıma geliyor. Helikopter için Bambi Bucket’ları bile bizler duyurmuştuk. Teee 19 Nisan’da “İNSAN” teee 2 Ağustos 2021’de BUM başlığı ile yazılar yazmış neden bunların yeterince kullanılmadığını sormuştum. Yine Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunan gece görüşlü helikopterlerden bahsetmiştim. Dronelarla bile atılabilen yangın toplarından bahsetmiştim…
Orman yangınlarının ne zaman söndürüleceğini bilmeyen fakat bu işlerde ahkam kesenlere bir kez daha söyleyeyim. Yangınlar gece söndürülür. Sebebi ise sıcaklığın düşmesi, rüzgârın azalması ve nemin artmasıdır.
Aynı hataları yapıp farklı sonuçlar beklemeye ne zaman son vereceksiniz?
TÜRKİYE ÇÖL MÜ, BETON YIĞINI MI OLSUN?
Bizi kıskanan Avrupa’dan örnekler vereyim. Yunanistan’ın yüz ölçümü Türkiye’nin altıda biri. Yangın söndürme uçağı sayısı 55. Bizde? Türkiye’nin yarısı kadar yüzölçümü olan İspanya’nın 17’si kendisine ait olmak üzere 74 tane yangın söndürme uçağı var. Türkiye’nin üçte biri yüz ölçümü olan İtalya’nın 88 tane yangın söndürme uçağı var. Eminim kıskançlıklarından çatlıyorlardır.
Her şeyi geçtim bari helikopterlimizi geliştirsek. Akşam oluyor söndürme işlemlerine ara veriliyor. Bari gece görüş kabiliyetli helikopterlerin sayısı artsa. Bekliyoruz sabah olsun diye. Yangın bekler mi arkadaş?
Eldeki imkanlarla yangınlarla mücadele eden başta pilotlarımıza ve orman işçilerine bir vatandaş olarak şükranlarımı sunuyorum. Söndürme çalışmalarına katılan herkese minnettarım.
Ancak bu işlerin bu raddeye gelmesine sebep olan, timsah gözyaşı akıtan ve bu kişileri köpürten basın mensuplarına söyleyecek kelime bulamıyorum. Şimdi bir de bu şahsiyetsizler ağaç dikme kampanyalarını da köpürtürler. Ölen insanlarımızı, hayvanlarımızı da mı dikeceksiniz? Onlar da yetişir mi? Yetişirse kaç senede yetişecek? Merakla cevabınızı bekliyorum. Eminim buna da bir algı operasyonu çekersiniz!
Sizi bilmem. Ben kendi kendime yas ilan ettim. Kendi vatandaşım için, kendi ağacım, kendi hayvanım, kendi toprağım için…
Timsah gözyaşları ile bu yangınlar sönmez!
Serdar BAŞAĞAOĞLU
Yorumlar