“Takip eden paragraf birkaç hata önce yazdığım “ THY: RİCA ETTİĞİMİZE BAKMAYIN. HAYIR, DERSENİZ KULAĞINIZDAN TUTUP ATARIZ “ başlıklı yazımdan alıntıdır .“Evet, bu olabilir mi? Belli olmaz. THY Yönetimi Nisan – Ağustos arasında geçen beş aylık dönemde çalışanlara yapılacak ödemeler ( maaş ) ve çalışma koşullarını şekillendiremedi ve bu günlere bu anlaşmazlıklarla gelindi. Gazete haberine bakarsanız THY maaşlarda Kokpit için % 50,Kabin personeli için % 35,Yer personeli için ise % 30 indirim teklif etmiş. Hava-İş 2021 senesi için normale dönüş talebinde bulunarak bunun için Türk Hava Yollarından garanti istemiş ise de Yönetim Sendikanın talebini garanti veremeyiz diye geri çevirmiş. Bu da ara başlıktaki sözün ihtimal dahlinde olduğunun göstergesi olabilir mi? Zannetmem ama olur mu olur. Ve de nihayet araya Cumhurbaşkanımızın da girmesi ile görüşmeler sonlandı.
Her ne kadar protokolün imzalandığı tarih belli ise de süreç boyunca ve sonunda yaşanacaklara ilişkin tahmin bile yürütmek mümkün değil. Şimdi THY ile Hava-İş anlaşmış durumda. Konu bu şekilde noktalandı diye düşünebiliriz. Yapılan anlaşma mutlak yazıya dökülmüş ve altına imzalar atılmıştır. Protokolü tartışmanın bir faydası yok gibi. Galip ve mağlup o kadar ortadaki neyi tartışacağız. Eğer bir şeyleri tartışmak istiyorsak, protokolün bize muğlak gelen konularına bakmak gerek.
1.Evet, yapıldığı ilan edilen ve de imza altına alınan protokolde öngörüldüğü üzere çalışanların maaşlarından yapılacak kesintilerin “ Sivil Havacılık faaliyetleri normal çizgisine dönünce ” Başka bir deyişle THY Pandemi öncesinin 2018 - 2019 yılı sonuçlarını tekrar yakalayınca çalışanlara şirketin teşekkürleri ile geri ödeneceğine ilişkin ümit veren birkaç satır var mı dersiniz?
2. Bu tür anlaşmalarda en İnsancıl yaklaşım. Sözleşmelerin zaman içinde değişen koşullara göre uyarlanmasıdır. Protokole böyle bir madde konulmuş olabilir mi?
3 Krizin devamı süresince ilgili mevzuatın arkasına saklanmayı huy edinen Türk Hava Yollarının saygıdeğer yönetiminin adeta Mobbing uygularcasına çalışanları zorunlu olarak ücretsiz izne çıkartmayacakları hususu bu anlaşma metnin de yer alıyor mu acaba?
4. Ücretsiz İzin kavramının tanımı ve nasıl kullanılacağı ile ilgili hususlar kanunda açıkça belirtilmemiş olduğuna göre bu uygulamada söz konusu edilen ücretsiz iznin süresi ile ilgili olarak protokolde bir bilgi var mı? Örneğin TGS’ de işverenin çalışanlara gönderdiği teklifi kabul etmeyenlerin çalıştırılmayacağı ve ücretsiz izne çıkartılacağı ifade ediliyor. Bugünkü durum 6 ay daha devam ederse ve işten çıkartma yasağı da hüküm sürdüğüne / süreceğine göre işveren bu personeli çalıştırmayıp da ne yapacaktır? İmzalanan protokolde bu hususa açıklık getiren izin süresi ile ilgili bir madde var mı?
5. Kanuna uygun olarak ücretsiz izne çıkartılacakların belirlenmesi çalışmaları “ Demokles’in kılıcı” misali çalışanların kafasının üzerinde bir tehdit unsuru olarak sallanıp duracak mı? İtiraz etme, yoksa ücretsiz izne çıkartırız gibi. (?) Şunu da yap, yoksa ücretsiz izne çıkartırız benzeri?
6. Çalışanların yaptığı bu fedakârlıklara karşın Türk Hava Yolları işvereni protokolde bu süre boyunca tensikat yapmayacağı konusunda bir mükellefiyeti üzerine almış olabilir mi dersiniz?
GELELİM HAVA-İŞ’İN HALİ PÜRMELALİNE
THY ile yürütülen görüşmelerde Hava-iş başarı sağlayamadı? Hava İş tarafından temsil edilen 19.484 üye bu müsabakada mağlup oldu. Bu konuyu fazla uzatmaya gerek yok. Sonuç ortada. Müsabakanın bitiş resmi de yukarıda. Eğer yukarıdaki suallerin cevabı “ Hayır “ ise Hava-İş’i alkışlamak gerek. Malum eskiden alkış kutlama ve takdir yerine geçerdi. Şimdi protesto için de kullanılıyor. İsterseniz avuçlarınız patlayana kadar protesto edin. Ne değişir ki?
Sn. Aycı Ve Ekşiye Çalışanlar Nasıl Güvensinler ki?
Nedense çalışan memnuniyeti anketlerine oldum olası güvenemem. Hiç unutmam TUIK geçmiş senelerde 2010’ lu yılların ilk yarısında Türkiye Genelinde bir vatandaş memnuniyet anketi yapmıştı. Anketi cevaplayan insanların o dönemde terörün kol gezdiği bir yerde evinde huzur içinde ve korkusuzca oturduğuna ilişkin cevaplarını okudum. Merak bu ya. Bu araştırmanın nasıl yapıldığını araştırdım. ( x ) yerleşimde muhtar, jandarma ve anketörler birlikte denek olan şahsın evine gidiyor ve de denek ( şayet okuma yazma biliyorsa) anket formunu doldurup gelen zevata teslim ediyor. Okuma yazması yoksa sualleri şifahen cevaplıyor ve görevlilerden biri söylenilenleri formata giriyor. Neticeten gizlilik yok. Formatta hüviyet belirtilmiyor ancak tabii ki anketörler ve refakatçileri ellerindeki formatın hangi haneye ait olduğunu biliyorlar. Haydi, istersen devletin hizmetlerinden memnun değilim deyiver. Kurumlardaki memnuniyet tespiti çalışmalarının düzenlenme şekillerinin de bundan farkı yok kanaatimce..
Evet; anket çalışanlarla yapılmış ve de deneklerin % 67’si Yöneticilerine % 59’u da çalıştığı şirkete güvenmiyor. Çalışanların % 69.4’ü şirketlerinin iyi yönetilmediğini, % 47.2’sinin uzun vadede şirkette bir gelecek göremediğini, % 7.8’ i yarın kendisine güle güle denilebileceğini, % 41,5 oranında personelin ise bir kriz vukuunda yönetimin kendisini gözünün yaşına bakmadan işten çıkartacağına inandığını söylüyor. İşte çalışanların yabancı olmadıkları yüzdeler ve anketin özeti.
Bu bilgileri 03.4.2014 tarihindeki yazısında yayınlamış Sn. Zeynep Mengü. Bu gün 07.08.2020. Aradan 5 seneden biraz fazla geçmiş. Ve yazı şöyle devam ediyor. “ Anketin bir bölümünde ise ekonomik krizlere bağlı işten çıkartmalar verdikleri sözleri tutmayan yöneticilerin çalışanların güvenini sarstığı ifade ediliyor ve gelecekleri konusunda çalışanların birçoğunun ümitsiz olduğu, şirketinin gözünde kıymetli olmadığını düşünen çalışanının doğal olarak verimli olmalarının imkânsızlığı dile getiriliyor. Bu arada Yönetimlere her koşul altında hakkaniyetli yönetim ve açık iletişim öneriliyor. Zeynep hanımın yazısını burada kesip bu günümüze bakalım.
Sizce Yöneticilere Güvenmeyen % 67’lik oran ve de çalıştıkları şirketlere güvenmeyen % 57 oran bu günün şartlarında, yaşananlardan sonra sizce % kaça yükselmiştir. Ekonomik krize bağlı işten çıkartmalar, verdikleri sözleri tutmayan yöneticilerin ( ......... ) ve de yukarıdaki paragrafta devam eden deyişler geçerliliğini yitirdi mi yoksa bu konulardan ve bu eksikliklerden kaynaklanan güvensizlik halen artarak devam mı ediyor?
Hadi bunu bir kenara bırakalım. Bu oranlar bizim THY’ deki durumumuzu resmetmiyor diyelim. Ne de olsa genel bir ölçümleme. THY 2017 Kasım ayında yaptırdığı çalışan memnuniyeti anket sonuçlarını açıklamıştı? Ve de diyelim ki benim yazının girişinde belirttiğim yöntemden hiç benzemeyen, hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak dürüst ve açık bir yöntemle anket yapılmış ve de herkes yönetimden zerre kadar çekinmeden 2016’da işten gruplar halinde atılan çalışanların durumlarından etkilenmeden görüşlerini ifade etmiş olsun. Olur ya.
15 bin 540 THY personelinin katıldığı çalışan memnuniyeti ve kuruma bağlılık araştırması sonuçlarına göre yüzde 78 ile çalışan bağlılığında, yüzde 90 ile çalışan memnuniyetinde ( ki bu orana sahip şirket dünyada fazla değildir ) Türkiye’nin en iyi işyerleri arasında yer almıştı. Tabii ki bu oranlar doğru ise. THY Yönetimi bu sonucu düzenledikleri bir çalıştayda ilan etmiş ya. Doğrudur kuşkusuz? Evet, şimdi bu sonuçları konuşalım. Acaba bu aidiyet duygusu oranı ile % 90 oranındaki çalışan memnuniyeti oranları geçen yaklaşık iki buçuk yılda ne hale geldi? Aynen muhafaza edilmiştir diyelim. 2020 de de devam ediyor mu bu bağlılık ve memnuniyet. Acaba bu konuda ne düşünüyor çalışanlar. Teknik ünite ne düşünüyor? Diğer ünitelerde Mühendis unvanı ile çalışanlar, Bilgi İşlem ünitesi çalışanları ne düşünüyor. Uçucular ne düşünüyor? Bağlı kuruluş mensuplarının değerlendirmesi nasıl? Vb. Bilgi alabilirsem sevinirim.
Ve de her şeyin normale dönmesini takiben sayın yöneticiler bu çalışanlar ile nasıl mesai yapacaklar. Kim kime nasıl güvenecek? Güven duygusunun olmadığı bir sivil havacılık faaliyeti düşünülebilir mi? Biri çıkıp güvenmek önemli değil. İşimi yaparım, maaşımı alırım diyebilir. Zaten sözüm onlara değil.
Yorumlar Tüm Yorumlar (35)