Emin olun bu satırları da hiçbir babayiğit yazamaz. Çünkü yönetimleri yalamak, yalakalık yapmak son yılların hastalığı haline gelmiş durumda. Ama biz doğruları yazarak bu sektöre hizmet etmenin gayreti içerisindeyiz. Bu yüzden içinde bulunduğumuz bu sektörün sorunlarını, sorunları anlamakta güçlük çekenlere uygun lisanla anlatmayı boynumuzun borcu olarak görüyoruz.
Atatürk Havalimanı'nın kanayan en büyük yarası uçak park alanı sorunu. Bu sorun sadece bugünün sorunu değil yıllardan beri gelmiş ihmalkarlığın ürünüdür.
Özellikle yaz aylarında nükseden bu park sorununu çözmek için de yaz aylarının seçilmesi hangi akıl, hangi izan ile anlatılır doğrusu söz bulamadım.
Yıllardır smart projesini tamamlayamayan veya tamamlatamayan Devlet Hava Meydanları İşletmesi bu başarısızlığını perdelemek için Atatürk Havalimanı'nda bulunan ve 18 uçaklık park alanı yapılacak olan, adına teneke mahallesi denilen alanın içinde bulunan kiracılarına adeta ültimatom verdi.
Ültimatomun adı. "Çıkın oradan"
Bu teneke mahallesi denilen yerde milyon dolarlık işler yapılıyor ve yüzlerce insan da istihdam ediliyor.
Kimler yok ki bu alanda. Milyarlarca yatırım yapılan HAVAŞ. Ve sonrasında Çelebi, Freebird, Saga, Atlasjet, ATSTEAM, Pegasus, ULS, ACT, MYTECHNİC, Petrol Ofisi, Total, Onur Air, SAS Aviation. Bu şirketler benim hatırladıklarım.
Bu şirketlerden de çoğu teknik bakımla alakalı. Hani çok övündüğümüz "Türkiye Bakım üssü olacak" propagandasının tam göbeği.
Atatürk Havalimanı'nın tam göbeğinde bulunan bu tesislerin orada kalmasını istediğim anlaşılmasın sakın. Elbette uçak alanına ihtiyaç var ve elbette bu tesislerin taşınması gerekir.
Ama devlet zihniyeti bir başka deyişle devlet baba eli sopalı olamaz. Devlet Baba çözüm yeridir, zulüm kapısı değildir.
Bu tesislerin kaldırılması için onlarca toplantı yapıldı ve onlarca çözüm önerisi sunuldu. Ama DHMİ, "baba ben isem benim dediğim olur"dan bir adım öteye gidemedi.
DHMİ kararı kendisi aldı ve uygulatmak için de işkence kamçısını sallamaya başladı.
Karara göre Atatürk Havalimanı kuruldu kurulalı var olan ve bir türlü çok bilmiş yöneticilerimizin aklına gelmeyen onlarca dönüm arazi akıllara geldi. Neresi orası? Dünya Ticaret Merkezi'nin tam arkası.
Burada hiçbir alt yapısı olmayan araziye "gidin" talimatı verildi yukarıda bahsettiğim şirketlere. Hem de iki ay içerisinde.
Olacak şey mi? Yol yok yordam yok. Doğalgaz yok, kanalizasyon yok. Telefon yok data kablosu internet yok. Kapı yok baca yok. Kısacası hiçbir plan, proje yok. Var olan sadece "Gidin" talimatı.
Aklı başında bir yönetim, bu şirketlere gerekli alt yapıyı sağlar yapım için süre tanır. Üstelik bunu şirketlerin en yoğun döneminde değil kış aylarında yapar ve yaptırır. Eğer acil çözüm istiyorsanız hemen askeri alana istediğinizi yapabilirsiniz. Ayrıca yıllardır onlarca uçak kimi hacizden kimi başka nedenlerle apronu işgal eden uçaklara çözüm bulmak çok daha kolay iken DHMİ'nin zoru seçmesi de bir başka garabettir.
İhtiyaç uçak park alanı ise ve bu ihtiyacı da bir nebze giderecek alan teneke mahallesi ise DHMİ, şirketleri zor durumda bırakmadan bu işi çözmelidir.
İstanbul'a yapılacak olan 3. havalimanı da düşünülürse 5-6 yıl sonrası da mutlaka düşünülmeli ve bu şirketleri göçebe çadırı taşır gibi oraya buraya sürükleyip mali kayıp yaşamaları önlenmeli. DHMİ en çok vergi ödeyen kamu kurumu olurken bu şirketlerin katkıları unutulmamalıdır.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a da bu durum iyi izah edilmelidir. Gerekirse şirketler birleşerek Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a bu zorbalığı anlatmalıdır.
Orayı gecekondu mahallesi olarak gören DHMİ unutmamalıdır ki; kiraya veren de kendileridir. Çok istiyorsa vursun kepçeyi şirketlerin tesislerini yıkıversin. Sorunu da kökten çözmüş olur. Milyonlarca dolarlık yatırımlar ve yüzlerce insan da işsiz kalır. En basiti de bu olsa gerek. Tabii anlayana.
Yorumlar Tüm Yorumlar (15)