Bilal Yıldız Bey, geçtiğimiz hafta THY’nin Teftiş Kurulu ile ilgili bir yazı yazdı ve bu yazı APH’ daki köşemde yayınlandı Yazıya gelen yorumların çok büyük bir kısmında Orhan... İsimli bir yöneticinin adı geçiyordu. Ben Orhan ... denen beyefendiyi tanımam. Resmini bile on gün önce gördüm. Şu anda kendilerine olan ilgim, o yıllarda THY’ den ilk dışlanan grup kapsamına bulunan ticari ünite personelinin belirlenerek şirketten ayrılmaya zorlanmaları ve de iş akitlerinin feshi konusundaki üstün çalışmasından öte değil. Hatırlarsınız THY’ den 350 çalışan bir anda uzaklaştırılmıştı. Başka bir deyişle, kendisinin ticari ünitede çalışmaya başlamadan önce veya işe başlamalarını takip eden, bir haftadan az olan kısa bir süre içinde personelini bire bir tanıma imkânı bulmadan aynı siyasi görüşü paylaştığı kişilerin yönlendirmeleri ile Ticari ünite çalışanlarına yönelik tensikat işleminin yapılmasında gerekli alt yapı çalışmalarını (?) yaparak bu oluşumda müstesna bir rol oynamış olmaları diye de ifade edebilirim. Kısaca çok saygıdeğer biriydi bizim Testere.
Testerenin THY’ deki ilk işi üzerindeki resminin sakallı olmasından ötürü pasaportunu değiştirmek olmuş. Belki pasaportunu bir iki kişi görebildi ama beyimizin geçmişteki yüzünü herkes görmüştü sanki.
Türk Hava Yollarına paraşütle yukarıdan inişi ve S&P Başkanı olması Nisan 2003 yılının son haftasına rastlıyor.
THY memuriyetinde üst seviyede bir terfi için kısa sayılacak bir süre sonra Ağustos 2004’ de Genel Müdür IK Yardımcılığına atanarak bu konuda bir rekor kırıyor. Ve de bu iki noktada kazandığı büyük başarı sonucunda Ocak 2009’ da tenzili rütbe ile Teftiş Kurulu Başkanlığına atılırcasına itekleniyor. Bir çalışanının aynı şirkette tenzili rütbe ile bir başka göreve atanması sizce normal midir bilemem. Bana göre değil. Bu bey bunu kabullenmiş. İş gururu ile ilgili bir konu tabii ki. Tabii ki bu şekilde bir görevlendirmenin kabul edilmesi İnsanın yapısına veya yapılan işlemin nedenine göre değişir. Belki de yeni atandığı üniteyi de dağıtmayı, tarumar etmeyi kutsal bir görev olarak vermişlerdir kendisine. Veya bu atamanın yapılmasını bu şekilde değerlendirmiş ve kabul etmiştir. Kim bilir?
Evet; 2002 genel seçimleri Kasım 2002 başında yapıldı. Kısa bir süre sonra Gündoğdu Bey Genel Müdür olarak atandı. Ve de bir süre sonra Testere Orhan Türk Hava Yollarına şu anda hatırlayamadığım Danışman, koordinatör, radyatör, transformatör vb.. bir unvanla mı girdi? Yoksa THY’ na bir üst göreve başlayacağının garantisi kendisine verilmişti ki Satış Pazarlama Başkanının görevden alınmasını bekledi ve de bu bekleme süresinde de oturup şirketten uzaklaştırılacak personel hakkında bilgi toplamaya ve listelemeye başladı Galiba ikinci şık daha doğru geliyor mantığa. Her halükarda Testere Orhan denilen yöneticinin THY’ na girmeden hedefi belliydi. O sırada insanlar şirketten teker teker uzaklaştırılmaya başlanmıştı. Her gün bir iki kişi ya emekli ediliyor, ya da işten atılıyordu. Sosyal haklarını alabilmeyi düşünen THY’ nın eskileri bu yönetimle çalışmalarının mümkün olmadığını zaten anlamışlardı. Dolayısı ile emekliliklerini istemeyi tercih ediyorlardı. . Eski dönemin THY’nin üst yönetiminin şirkette kalan son insanlarından olan Genel Müdür Ticari Yardımcısı Gürol Yüksel ve İnsan Kaynaklarından sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Aliye Alptekin hem kendilerinin hem de çalışanların bu tarz işten çıkartmalardan duydukları rahatsızlıkları dile getirmek üzere Genel Müdür Gündoğdu’nun huzuruna çıktılar. Bizi de listeye koyun ve de kimi çıkartacaksanız tek defada bu işi bitirin ve de milletin huzursuzluğuna da son verin türü bir konuşma yaptılar. Tabii olur diyen Gündoğdu Bey sumeninden bir kâğıt çıkartarak yazılı olan isimlerden bir kaçını okudu. Yönetici ağırlıklı bir listeydi. Ve de Satış ve Pazarlama Başkanı Güliz Öztürk bu listenin başındaydı. Ve de ertesi gün bu yöneticiler Merkeze çağırılarak istifaları istendi. Testere Orhan beyin Satış ve Pazarlama Başkanlığı da bu operasyonu takip eden 2 veya üç gün sonra onaylandı.
Çok kısa bir süre sonra 350 kişilik liste deşifre oldu. Bu listede isimleri bulunanlar merkeze çağırıldılar ve de hafiften tehditle istifaya / emekliliklerini istemeye davet edildiler. Kabul etmedikleri takdirde önce Doğu ve Güney Doğudaki istasyonlara tayin edileceklerini kendilerine tıslıyordu birileri. Bu yapıldığı takdirde tazminat alarak işten ayrılmak için bile torpil arama durumunda kalacaklarını söyleyenler bile vardı. Sonuç ta hepsi istifa etti. Bay Testere’nin daha sonraki icraatları da çoğunlukla Yurt dışı tayinlerle ilgiliydi.
Evet; bu beyefendinin şirkete 35 kuruşluk fayda sağlayan bir icraatının olmadığı söyleniyordu. Testere Orhan Bey bu göreve Nisan 2003 ayında atanmıştı. 3.8.2004 tarihinde, başka bir deyişle 16 aylık bir süre sonunda Genel Müdür İnsan Kaynakları Yardımcılığına terfi ettirildi.
Sivil Havacılıkla yakından ilgili bir köşe yazarı o tariklerde en büyük baskı sayısına sahip olan bir gazetedeki köşe yazısında bu saygın yöneticiden bahsediyor ve “ THY P&S Bşk. yurt dışı atamalarda yaptığı başarılı operasyonlar ve uygunsuz atamalarla nam saldığından olmalı ki, İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcılığı görevine uzaklaştırıldı. Özellikle yurt dışı tayinlerde uyguladığı yöntem bir fecaatti. Bu sözde yöneticinin o görevden alınmasını yadırgamamak gerekirdi ama terfi etmesine akıl sır erdirmek mümkün değildi.
Genel Müdür IK Yardımcılığı görevinde şirkete 2003’ den önce girmiş olan çalışanların işten uzaklaştırılma görevini üstlendi ve bu kutsal görevi sadakatle yürüttü. 2008 yılı sonuna kadar neler yaptı kaç kişiyi işten çıkarttı kayıtlarda tabii ki vardır. Bildiğim kadarı ile THY’ de onların tabiri ile en büyük “ temizlik işleml ” o dönemde yapılmıştı. Makamda palazlandıktan sonra her halde üstlerinin de tasvip etmediği bir takım ek işlere de daldı ki, tepedekiler onu bu görevden almaktan başka bir çözüm bulamadı. Evet; işten atılacaklar konusunda hata yapması mümkün değildi. Hata yapmadı zira çalışanların yalnız giriş tarihlerine bakmak bu işlemi işlem yapmak için yeterliydi. O çalışanları işten atmak için başka bir neden aramaya gerek yoktu. “ Bir süre sonra yeni istihdamın seçimi ve de şirkete kabulü konusunda eminim ki tepelerin koşmadığı arazilerde dolaşmaya başlamıştı. THY’ na girişinden önce, sakallı döneminde koştuğu bu parkurda edindiği arkadaşlarına iyilik yapma arzusu depreşmişti içinde (?) Bu Testere Orhan’ ın görevden alınması için yeterli bir nedendi.
VE TESTERE ORHAN, OCAK 2009’ DA THY TEFTİŞ KURULU BAŞKANLIĞI KOLTUĞUNA KURULDU.
Müfettişlikle uzaktan yakından bilgi ve tecrübesi olmadığı halde görev adamı, Testere Orhan Teftiş Kurulu Başkanlığını kabul etti. Pazarlama ve Satış Başkanlığı ile İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde çok başarılı olan Bay Testere, tenzil-i rütbe ile, Teftiş Kurulu Başkanlığı’na atandığı İcra Komitesi Toplantısında, dönemin İcra Komitesi Başkanının, istihzayla “ Bundan sonrasını Müfettişler Düşünsün” diyerek espri yaptığı konuşulmuştu.
Bu sözün aslında bir espri olmadığı; bu kişinin maksatlı olarak Teftiş Kurulunun başına atanmış olduğu ilerleyen aşamalarda gayet iyi anlaşılacaktı. Önceki iki görevinde, şirket hayrına hiç bir iş yapmayan, tamamen personel kimlikleri ve mensubiyetleri üzerinden çalışmalar yürüten ve kişileri değerlendiren Bay Testere, aynı tutumunu Teftiş Kurulu Başkanı olarak da devam ettirdi. Bu görevinde bir bakıma daha başarılı olduğunu söylemek de mümkün. Zira THY den gönderildiği 2016 yılı başına kadar, THY Teftiş Kurulu Başkanlığı koltuğunu yaklaşık 8 yıl işgal etti.
Atandığı görevin gerekleri ve ağır sorumlulukları hakkında ne tecrübesi ne bilgisi ne de endişesi vardı. Çünkü onu bu göreve atayanlar, Teftiş Kurulunu çalıştırmasını değil, çalıştırmamasını, oyalamasını, “mış gibi” yapmasını istiyorlardı. Bu açıdan bakıldığında, bu görev için aslında biçilmiş kaftandı!
Hazret ilk yılında, hazır bulduğu Yıllık Teftiş Programını bile uygulamadı. Sonraki yıllarda da doğru dürüst program yapmadı. Keyfi mülahazalarla ve teftiş edilecek ofisleri belirledi, gezip tozsunlar diye tecrübesiz müfettiş yardımcılarını, istedikleri yurt dışı ofislere teftişe gönderdi. Güvenmediği Başmüfettişleri merkezde ıvır zıvır işlerle uğraştırdı. Bazılarına uzun süre önemsiz işleri bile vermedi. Atıl bıraktı. Bu maksatlı süreç sonunda da, verimsiz oldukları gerekçesiyle iş akitlerinin fesih edilmesini sağladı.
Hazır bulduğu teftiş raporlarını ve sonrakileri onaylatıp uygulamak için hiç acele etmiyordu. Yazılmış raporları basit ifade farklılıkları, imla hataları vb detaylar nedeniyle elden ele gezdiriyor, sürüncemede bırakıyor, her bir raporu defalarca tadil ettiriyordu. Raporların esasına pek girmiyor, ama Yönetime yakın personele ya da zamanında kendisinin oluşturduğu ekibe mensup müdürlere dokunan raporları değiştirmek ve böylece bu kişilerin yaptıkları usulsüzlükleri ve şirkete verdikleri zararları örtbas etmek için müfettişlere baskı yapmayı da ihmal etmiyordu.
Bu raporlardan ilki, THY nin mahkûm olduğu meşhur mobbing davasına da konu olan bir yurtdışı ofisinin Teftiş Raporuydu. Basına da yansıyan bu raporda yer alan ve disiplin suçu işlediği için hakkında inceleme-soruşturma teklif edilen, şirket tepelerinden destekli bir İstasyon Şefi ile ilgili öneriyi değiştirmeye çalışmıştı. Ancak, beklemediği, daha doğrusu alışık olmadığı bir dirençle karşılaşınca, raporu yazan Başmüfettişi değiştirdi. Raporu yazan Başmüfettişi, isteği hilafına bir Doğu Anadolu istasyonuna sürülmesini sağladı. Raporu da sumen altı etti. İlk pratik sonucu elde etmişti: Teftiş Kurulu’ndaki deve dişi Başmüfettişi göndermişti. Bu da Bilal Yıldız Beyden başkası değildi.
Daha sonraki süreçte, kendisiyle uyumlu çalışmayan / çalışamayan bütün kariyer müfettişlerini Teftiş Kurulu’ndan gönderdi. Aslında, bu Üst Yönetimin tam istediği şeydi. Görev yaptığı süre zarfında yolsuzlukları soruşturan değil, örtbas eden bir kurul oluşturdu. Tecrübeli müfettişleri işten atarak ya da başka ünitelere uzman olarak atayarak, yerlerine kendisi gibi Müfettişlik eğitim ve formasyonuna sahip olmayan bir sürü liyakatsiz torpillinin sınavsız olarak, müfettiş unvanı almalarını sağladı.
Mevcut kadroyu yönetimin istediği şekilde değiştirirken, yazılan raporlara Üst Yönetimin, bakış açısını ve tercihlerini dayattı. Hatta örtbas ettiği raporlar bir yana ( sonradan görülen lüzum üzerine ) , Makam tarafından onaylanmış raporların değiştirildiği durumlar da vardı.
Teftişe konu olanlar hakkında da farklı tercihler ortaya koydu. Mesela o dönem Genel Müdür Satış Pazarlama Başkanlığının iskeletini oluşturan ve 15 Temmuz sürecinde, birçoğu THY den gönderilen Yurt dışı Müdürlerini / Müdürlüklerini bilinçli olarak, teftiş ettirmedi. Aslında bunların birçoğunun atamasını önceki görevleri sırasında kendisi teklif etmiş ve gerçekleştirmişti. Kendi ekibini korumak istemesinden daha doğal ne olabilirdi ki?
Yapmadıkları/yapamadıkları bir yana, geride iki şey bıraktı. Liyakatsiz bir kadrodan oluşan, caydırıcılığını ve herkesin itimadını yitirmiş bir Teftiş Kurulu ve şirketin bilançolarında her yıl devrederek büyüyen kayıp ve zararlar.
THY de yaklaşık on dört yıl çalıştı. Yıllık izinlerini kullanmayıp biriktirdi. İş akdi feshedilirken, o günkü başkan maaşına göre toplamı neredeyse bir milyon TL yi bulan, kıdem, ikale ve ihbar tazminatlarına ilave olarak kendisine, yaklaşık 400 günlük kullanılmamış izin parası da ödenmiş olduğu hususu şirkette çalkalanmıştı.? Üstün hizmetleriyle kıyaslandığında 14 yıl hiç izin kullanmadan ( ? ) çalışan bu Başkana ödendiği söylenen bu tazminat miktarının bile az olduğunu ifade etmek gerek.
Evet, İşte böyle Testere Orhan, nadir bulunan bir yönetici türüydü. THY böylesini hiç görmemişti. Hazrete arkasından çok beddua edildi, çok vebal aldı. Bu arada, Bay Testerenin yaptıklarına rıza gösteren, ses çıkartmayan tepedekiler nasıl insanlardı? Onlarda böyle istiyorlardı sessizlikleri ondandı demeğe bu kadar yaşanmıştan sonra bile utanıyorum. Ama maalesef bu doğruydu. Ve de utanması gereken onlardı. THY’ de kim kimi kullandı? Diye sormadan da edemiyor insan. Belki bu sualin cevabını, Testere Orhan’ın şu anda çalıştığı şirketin tepesinde oturan insan verebilir. Zira Türk Hava Yollarından sonra Testere Orhan dâhil, 6-7 kişi ekip olarak o şirkette işe başladılar. THY’nin eski Gn. Md’ nün şu an tepesinde oturduğu kuruluşta. Bu durum size bir şey anlatıyor mu? Bilmiyorum. Ancak, gittikleri yerden de bedduayla karışık nidalar yükseliyormuş diye duydum. Bu konu ile ilgili detayı yazının başında bulunan görselde okuyabilirsiniz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (103)