Sigmund Freud’la özdeşleşmiş bir psikanaliz terimi olan EGO, ben, benlik veya bencillik anlamlarını taşımaktadır. Ben yaptım, en iyi ben bilirim, ben istiyorum, ben yapıyorum gibi söylemler de yüksek egolu kişilerin söylemleri arasında yer alır…
Geçtiğimiz hafta yazdığım AMBARGO isimli köşe yazımda da belirttiğim üzere Türk Hava Yolları’nda bazı kişilere ayrıcalıklar sunuluyor. Örneğin THY’nin 400. Uçağın ilk uçuşuna davet edilen elektronik malzemeler tanıtarak ünlenen bir influencer, birkaç gün sonra THY uçağının internetini eleştirdi. Sanıyorum uçaktaki internetlerin ne şekilde sağlandığından bihaber… Ama belki gün olur uçakların mekaniğinden, teknolojilerinden bahseder, siz yine de ne olur ne olmaz davet etmeye devam edin…
Bir basın bültenini bile ambargo uygulayarak bize göndermeyen THY basın müşavirliği, geçtiğimiz günlerde büyük tepki çeken bir gazeteci hakkında 2018 yılında da bir skandala imza atmıştı. Ama ne yazık ki bazı şeyler çabuk unutulduğu için tekrarlarını sık sık görmemiz mümkün oluyor.
Ne olmuştu 2018’de bir hatırlatmakta yarar var. THY Basın Müşavirliği tarafından ilgililere gönderilen mesajda, gazeteci kişi için adeta olağanüstü hâl edildiği görülüyor. Neden bu ayrıcalık? 17 Ağustos 2018 tarihindeki haberimizde yer alan bilgilendirme mesajı;
Tabi ki zaman içinde neler oldu bilinmez ama gazetecinin son yazısında kokpit ekibinin resimlerine kadar yayınlayarak hedef haline getirmesi çok yanlış. Eleştiri bu değil. Kaldı ki tepkilerin de ardı arkası kesilmedi. TALPA ve HAVA-SEN yazıyla ilgili kınamalarını dile getiren basın açıklamaları yaptı. Sosyal medyada olay hakkında çokça şey konuşuldu.
BESLE KARGAYI OYSUN GÖZÜNÜ
Yalnızca bu yazarla da değil ki olay… Yine bazı haber sitesi sahiplerine farklı ayrıcalıklar da tanınıyor. Hatta bu kişilere reklam da veriliyor. Ama gün gelip reklam kesilince başlıyor vurmaya. Buna ne denir? Gazetecilik, yazarlık bunları mı gerektirir? Neden objektif olunamıyor? Fikirlerin paylaşılması gerekirken neden cepler düşünülüyor?
Reklam demişken alın size yeni bir fikir daha… Belki on defa söyledim, on birinci kez yine söylüyorum. Reklamın en iyisini yolcu yapar. Bu sebeple yolcu memnuniyeti çok önemli. İkramlar da keza öyle. Bir zamanlar güzel bir yemek sepeti ikram eden THY, daha sonra tasarruf politikaları gereği sıcak sandviçe geçmişti. Durumlar iyi, karlılık yüksek. Neden hala eski düzene geçilmiyor anlamak mümkün değil. Umarım özenle hazırlanmış Ramazan Ayı menülerinden sonra bir değişiklik olur.
Türk Hava Yolları’nın güçlü rakiplerinden Emirates, gerek havalimanlarında ve gerekse alışveriş merkezlerinde mağazalar açarak, yolcularına anı alabilmelerini sağlıyor. Hem ulusalda hem de uluslararasında. Kıyafetlerden magnetlere, uçak modellerinden anahtarlıklara, valizlerden termoslara kadar hemen hemen her şey var. Uluslararası arenada liderliğe oynayan Türk Hava Yolları mağazaları neden olmasın? Neden yolcunun şirkete para kazandırarak üstüne bir de reklam yapmasının önü açılmasın? Umarım gün gelir bu da yapılır.
Egosu tavan yapmış olan gazeteci ve yazarlara sesleniyorum. Birazcık tüketmekten ziyade üretmeyi deneyin. Belki bir faydanız olur.
Serdar BAŞAĞAOĞLU
Yorumlar Tüm Yorumlar (33)