Başlık ne diyor. “ İnsafı olmayanın imanı da olmaz” diyor. Türk Hava Yollarına 20 veya daha fazla hizmet edenlere nasihat, Bu günkü Yönetime yakın olup 10 sene hizmet verenlere Pass biletle seyahatlerinde sınıf yükseltme hakkı. İşte bu gün adalet ve liyakatten bahsedenlerin yaptığı uygulama işte bu. Evet, insancıklar örneğin 20 sene Türk Hava Yollarına hizmet ettiler. Ancak, 2016 yılında bir nedenle şirketten uzaklaştırıldılar. Mahkeme mahkeme gezdiler. Ve de Yargıtay dâhil hukuki düzen bu insanların yönetim tarafından öne sürülen sebeplerden ötürü iş akitlerinin feshinin geçerli nedenlere dayanmadığına hükmetti. İşe geri dönmeleri bir tarafa, hakları olan pass bilet’ ler bile kendilerine verilmedi. En komiği THY emekli kartı verilmesi bile çok görüldü onlara.
THY Hukukçuları üstlerine davacı personelin pass hakkı bulunmamaktadır demelerini takiben YK Başkanına takip eden satırlarda yer alan Yargıtay kararı gönderildi. “Söz konusu kararda iş akdi haksız şekilde feshedilmiş olan çalışanın açmış olduğu davada, davacının yurt içi ve yurt dışı pass bilet haklarının bulunduğunun ve iş akdinin geçerli nedenlere dayanmayan feshi sebebi ile emekli olmuş personel ile aynı özlük haklarına sahip haklara sahip olduğuna karar verilmiştir İş Mahkemesinin sözü geçen …….tarihli kararı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.”denmektedir
Bu kararda; esas olan iş akdi haksız yere feshedilen emekli olmuş personel ile aynı haklara sahip olduğuna karar verilmiştir” hükmüdür. Hukukçularınız buna karşın YK Başkanına söz konusu kararda belirtilen şahsın THY’ den emekli olmadığını ve başka bir şirkete girerek emeklilik hakkını o şirketten kazandığını söyleyerek sizi bilmem ama bu konu ile ilgilenen şahıslar nezdinde kendilerini sıfırladılar. Unuttum belirtmeyi, hukukçunun bu beyanda bulunduğu zaman davacının ve başka bir eski THY çalışanın da YK Başkanı ile beraber olmaları dikkat çekici bir husustur. Eminim ki YK Başkanına doğru bilgi vermeyen bu hukukçu halen görevine devam ediyordur.
Mayıs 2022 ayında sonuna geldik, Pass bilet hakları ile ilgili konuyu hallediyoruz diyen THY’ nin tepesi bugün Temmuz ayında bu konuda bir arpa boyu yol almamış olup buna karşın kendileri tarafından işe alınıp, terfi ettirilen yönetici personele ulufe dağıtır gibi ek haklar tanımayı sürdürmektedir. Hal böyle iken Yabancı Hava Yollarında 15 sene çalışan personel THY den pass bilet alıp seyahat edebiliyor. . EL İNSAF MİN EL İMAN. ( İnsafı Olmayanın İmanı da Olmaz) Bu sözü kim / kimler üstüne alır bilemiyorum.
İkale uygulaması için bu şirkete senelerce emek vermiş olan yönetici personele + bir güzellik yapılmasına karşı çıkılmasını anlamıyorum diyen tepe yönetici, THY’ na yalnız kendi dönemlerinde girenlerin kuruma hizmet verdiği gibi bir düşünceye sahip gibi.. O dönemde ikale uygulaması yapılmadan emekli olan çalışanlar için ne düşünürler acaba? Bu konuda ayırımcılığın zirvesindesiniz Sayın yönetici. Uygulamanız başlayınca danışmanlarınızı da göreceğiz. Böyle bir uygulama Türkiye’ de hangi kuruluşta var bilmiyorum.
Evet, THY’ ye 10 sene hizmet vermiş olanlara uygulanacak olan pass biletle seyahatte sınıf yükseltilmesine ilişkin alınan karar bir müktesep hak değildir. Bu hak kanunla verilmiş olsa bile bir diğer kanunla yürürlükten kaldırılabileceği tabiidir. THY kurulduğundan yana sistemde uygulama bulamayan bir husus bu dönemde tepelere yakın insanlara Yönetim Kurulunca bir hak olarak tanınmıştır. İleride, Yönetim kurulunun yeni bir kararının bu ve benzeri uygulamaları durduracağı, uygulamadan kaldıracağı mutlak değil mi?
Benim ülkem ve THY için korkum bu dönemde yaşananların Ülkemizi yönetenler değiştiği takdirde yeni gelen siyasal oluşumun alt tabakasının baskısı ile aynen sahneye konulmak istenebileceğidir. Ve de bu şekilde nefret ve intikam peşinde koşulmuş olacak ve THY’ de iş barışı kesinlikle sağlanmayarak şu anda güçlü olanın senelerdir uyguladığı aynı hataya düşülecektir. Bu beni hep düşündürmüştür. Ancak THY yönetiminin bu denli tarafgir tutumu en aklı başında insanların bile gelecekte olabilecekleri makul karşılamasına neden olacaktır. Ben bile böyle düşünebildikten sonra. Bunun için ben bile artık dua eder oldum. Yazık.
BİR DÖNEM, TEDAVÜLDEKİ DEKİ EN İYİ DANIŞMAN BENDİM.
Bu ara, danışmanlara yine takıldık. Malum THY emekli olacaklara danışmanlık görevi verecek ya. Bu konuda birisi ile yazışırken aklıma Danışman unvanı taşıdığım zamanlar geldi. Özel sektörde işe yaramıştım zannederim. THY’ye tekrar döndüğümde beni atayacakları yerin Başkanı rahatsızlanmıştı. Birkaç ay onun iyileşmesini bekledik. Bu arada bana bir unvan verme zorunluluğu da vardı. Kimin fikriydi bilemiyorum ama bana Yönetim Kurulu Danışmanı dediler. Ciddiye aldım ve birkaç tane kitap okudum bu konuda. Aklım erdi. Becerebilirdim.
Kendimi methetmeyi sevmem ama ben, Çetin Özbey bu güne kadar iş yaşamında görülmüş ve görülecek olan en iyi danışmandım. En iyisi ve dolayısı ile de tabii ki en başarılısı. İki firmada bir dönem boyunca kurumların en üst noktasına bu unvanı taşıyarak danışmanlık hizmeti verdim. Belki inanmayacaksınız ama sıfır hata ile çalıştım. Her insan hata yapar ama bu görevimde hiç bir yanlışlığım olmadı. Hizmet verdiğim üst yöneticileri hiç zor durumda bırakmadım ve de önerilerimle onları dik yokuşlarda tıknefes etmedim. Sıfır hata ile tamamladım bu görevleri. Tabii ki şimdi bunu okuyanlar bu işi nasıl becerdiğimi merak ediyorlardır. Evet; bu beceriyi gösterdim zira danışmanlığını yaptığım kimseler bana görevim süresince hiç bir şey danışmadılar. Dolayısı ile hata yapmama da izin vermediler. Kendilerini mi düşündüler, yoksa benimi bilemiyorum? Allahtan bu ulvi görev çabuk bitti ve operasyona döndüm. İnanmayacaksınız ama bu süreçte hiçbir rakip de çıkmadı bana. O zamanlarda bir yazı yazmıştım. Başlık “ DANIŞ-MA BANA. Evet; o dönemde tedavüldeki en iyi danışman bendim. Yazı da beğenilmişti. İnsan kendisi ile dalga geçmeyi de bilmeli değil mi? Özgüvenin göstergesidir derler.
Yurt dışında bu görevin nasıl yapıldığını bilemiyorum ama Türk usulü danışmanlıktan bekleneni sağa sola iyi bakarak çok çok iyi anladım. Çoğunlukla danışmanlık hizmeti almak için küçümsenmeyecek para ödüyorlar patronlar. Ödemeye ödüyorlar ama her şeyi, her konuyu iyi bildikleri için istihdam ettikleri insanın hiç bir önerisine genelde kulak asmıyorlar. Onları dinlemiyorlar. Yalnız ve yalnız kendi bildiklerini ve inandıklarını söyleyen danışmanları benimsiyorlar. Hele hele Danışman patronunun görüşünü sezmiş ise veya biliyorsa, o doğrultuda öneriler şekillendirme kabiliyetine de sahipse ondan iyisi yok. Sayın Patronum, danış bu danışmana. Her şeyi danış. Sonuçta "ne kadar doğru düşünüyormuşum deyip" kendinizi daha fazla beğenir olacaksınız. Bu da insan sarrafı danışmanınızın becerisi olur.
THY’ nin saygıdeğer Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri. Kaç tane danışmanınız olacak bilmiyorum ama hayli fazla olacağı mutlak. Size de bu yakışır zaten. İnşallah yeni danışmanlarınızdan aradığınızı bulursunuz. Eğer sizleri tatmin edemezler ise deneyimli eski bir danışman ve emekli bir THY mensubu olarak emrinize amadeyim. Nasıl olsa danışman diye emeklileri kullanacaksınız ya. Tüm şartlara sahibim. Hem 10 seneden fazla hizmet ettim Türk Hava Yollarına, hem de emekliyim. Sakın seni kovmuşlar biz yalnız emeklilerden hizmet alacağız, kovulmuşlara bu ulvi görevi veremeyiz demeyin. Ben kovulmadan (2002) altı sene (1996) önce emekli olmuştum. Sayın Bolat, sizi dinler herhalde. Kendisine söyleyin de Çay Bey lütfedip bir ara dosyama baktırsın. Bizden değil diye İşime, ekmeğime engel olmasın lütfen.
Evet, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulunun Sayın Başkan ve Üyeleri, dilekçemi adresinize gönderdim. Davetinizi ve konularınızı bekliyorum. DANIŞIN BANA
THY NİN LİYAKATLİ MÜDÜRLERİ VE THY STOCKHOLM’DE İKİNCİ BİLAL VAKASI
Sitemizde de Şubat ayında, yayınlanan mesajında ne diyordu Sn Ahmet Bolat: :Hedeflerimize ulaşmak için gerekli olan bazı yapısal değişiklikleri göreve gelir gelmez attığımız adımlarla uygulamaya koymaya başladık. Gerek şirkette görev yaptığım 17 yıl boyunca gözlemlediğim yaklaşımlar gerekse yönetici arkadaşlarımla yürüttüğüm istişareler sonucu ortaya koyduğumuz değişikliklerde amacımız karar alma mekanizmamızı güçlendirmek, tecrübenin ve bilginin hakkını vermek ve bazı çalışma arkadaşlarımızı daha verimli olanakları görevlerde değerlendirmek oldu. Aldığımız ve bundan sonra alacak olduğumuz kararlarda temel yaklaşımımız istişare ile adalet anlayışı içerisinde, atamalarda performans, ehliyet ve liyakat olacaktır.
Ve aynı mesajında, “Hedefimiz yolcu sayımızı, yolcu memnuniyetini ve buna bağlı olarak marka değerimizi… Yükseltmektir diyordu. Bunlar çok güzel ve önemli mesajlardı. Bu nedenle, herkes gibi biz de çok önemli bulmuştuk bu mesajları.
https://www.airporthaber.com/thy-haberleri/ahmet-bolattan-liyakat-vurgusu.html
Marka değerine yapılan vurgudan başlayalım. THY nin marka değerini aynı yerleşimde turizm ile uğraşan bir vatandaşımız önemli bulmuş olacak ki; THY nin Stockholm havalimanındaki kontuarlarının fotoğraflarını bana ulaştırdı.
Vatandaşımız rahatsız olmakta elbette çok haklıydı, logosuz, tabelasız kontuar mı olurdu? Bu fotoğraflarla, markanın, marka değerinin önemini gayet güzel bir şekilde ortaya koymuştu, marka değeri, Marka bilinilirliği THY nin çok önem verdiği konulardan biri. Öyle ki; bir önceki Genel Müdür Temel Kotil döneminde “Marka Rehberi” isimli bir kitapçık bile yayınlanmış ve kitapçığın bir sayfasında, bu konuda çalışanlara düşen sorumluluk önemle vurgulanmış. Ortak Vizyonumuzun Eseri başlıklı sayfada, aşağıda bazı cümlelerini alıntıladığımız şu anlatıma yer verilmiş:
“Bir markanın doğru ve tutarlı bir şekilde temsilinde, hiç şüphesiz o markayı anlayan, benimseyen ve koruyan çalışanların payı çok büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında hızla artırdığımız marka değerimizi korumak ve yükseltmek hepimizin ortak hedefi olmalıdır”
Anlaşılan o ki; THY nin Stockholm Müdürü, bu rehberden haberdar değil ve marka bilincinden de yoksun. THY nin Arlanda havalimanındaki satış kontuarlarının 2 yıldır tanıtıcı tabelasının ve logosunun olmaması onun için önemli bir eksiklik ya da sorun teşkil etmiyor. THY nin çok önem verdiği marka bilinirliği politikasını hiçe sayan ve şirketin havalimanındaki tanıtım ve temsili noktasında önemli bir zafiyet oluşturan bu konuda, yolcuların sıkıntı yaşadıkları ve aylardır şikâyetçi oldukları, ancak nedense Stockholm Müdürü Bilal Arpacı’ nın bu şikayetleri de dikkate almadığı belirtiliyor.
Konuyu mahallinden araştırdığımızda Bilal Arpacının, mahallinden personel istihdamı konusunda da, Bay Bolat’ın mesajında vurguladığı performans, adalet ve liyakat anlayışına uygun hareket etmediğini öğrendik.
Salgınla mücadele ile geçirdiğimiz son iki yılda, Arlanda’ daki 8 personeli korona ve reorganizasyon gerekçesiyle tazminatsız olarak işten çıkaran Bilal Arpacının, normalleşmeden sonra açılan işler için aldığı iki mahalli memurun, ne Türkçe ne de doğru dürüst İsveççe bilmedikleri bildirildi. Dokuz aydır mülteci olarak İsveçte yaşadığı belirtilen İranlı ile yaklaşık iki yıldır İsveç’te bulunan Mısırlı personelin doğru dürüst bilet satış ve istasyon tecrübelerinin olmaması da meselenin başka bir boyutu. Ayrıca, İranlı mülteci çalıştıran THY nin İsveç kanunları nezdinde yaşayabileceği sorunlar da cabası. İsveç makamlarınca 5 yıl geriye dönük güvenlik soruşturması yapıldığı için, özellikle İranlı mülteci için İsveç makamlarına nasıl bir güvence verilmiş olduğu da merak konusu.
Stockholm’ de oturma ve çalışma izni konusunda hiç bir sorunu olmayan, ülkenin dili İsveççe ve Türkçe, hatta İngilizce bilen, THY nin bilet satış ve istasyon uygulamalarında tecrübeli olan eski personelin neden işe geri çağrılmadığı araştırıldığında, yapılan haksızlıklar nedeniyle bu personelden bazılarının, merkeze yapmış oldukları yazılı sözlü şikayetler nedeniyle Müdür Bilal Arpacı ’nın eski personele karşı husumet beslediği ve bu yüzden onlardan iki kişiyi geri çağırmayı tercih etmediği, zaten daha önce ayrılan personelden birinin Emirates, ikisinin Katar havayollarında, birinin handling kuruluşu Menzies’ de diğerinin de Arlanda Havaalanı Müdürlüğü’nde çalışmaya başladığı öğrenilmiştir.
Ancak gelinen noktada, yapılan yanlış tercihler ve işlemler nedeniyle İskandinavya’nın en büyük ülkesi olan İsveç’in başkenti Stockholm’de THY nin, Türkçe ve İsveççe bilmeyen tecrübesiz ve İsveç yasaları açısından sorun yaratabilecek kişilerle yoluna devam etmesi ve bayrak taşıyıcı olarak tanıtıcı tabelasını ve logosunu kullanmayarak çeşitli yolcu şikayetlerine ve şirketin marka bilinirliği politikasını zafiyete uğratması nedeniyle Bilal Arpacı hakkında yapılan şikayetlerin de THY Genel Müdürlüğünde dikkate alınmadığı düşünülmekte.
Diğer yandan, mevcut müdürün ve iki dönem önceki müdürün adaş olmaları beni ister istemez yine “airporthaber sayfalarına götürdü. https://www.airlinehaber.com/airlinehaber-yazdi-thy-dava-acmaya-karar-verdi/
Haber, THY nin Stockholm Ofisinde buharlaşan 6 milyon dolar ile ilgiliydi. İddiaya göre yolsuzluğa adı karışan Muhasebe Şefinin emekli edildiği, yolsuzluğun ortaya çıktığı tarihe kadar geçen uzun dönemde hiç bir tedbir alınmamış olmasının anlaşılabilir bir durum olmadığı ve THY Stockholm Müdürü Bilal Tezcan İle Ocak 2015 de yerine atanan Ömer Faruk Sönmez’ in açılacak davada isimlerinin nasıl geçeceğinin izlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Halka açık bir şirket olan THY nin böylesine önemli bir konuda sessiz kalması ve açıklama yapmaktan kaçınması da ayrıca vurgulanmıştı haberde.
Soruşturma ya da açılacağı belirtilen davanın akıbetini bilmiyoruz. Ama Bilal Tezcan’ın Stockholm’de bu günlerde taksi şoförlüğü yaptığını öğrendik. İlahiyat Fakültesi mezunu olan Bilal Tezcan’ın THY Stockholm Müdürlüğü görevine getirilmeden önce de cami imamlığı yapmakta olduğu kamuoyu tarafından bilinen bir husus zaten. Cami İmamı olması tabii ki sorun değil. Sorun şudur ki, ben bu gün yapmış olduğum tahsil ile bir camide imamlık yapabiliyor muyum? Hayır. Peki, o imam bey nasıl oluyor da THY Stocholm’ Bürosunda yönetici olarak çalışabiliyor. İzahtan varestedir.
THY nin Stockholm gibi çok önemli bir ofisine atanan 2. Bilal’ın kısa hikâyeleri özetle bu. Yani gelen gideni aratıyor sözünün bariz bir örneği ile karşı karşıyayız. Bu ofise atanan liyakatsiz müdürler iş bilmezlikleriyle sorun olmaya, tedbirsizlikleriyle yanlış karar ve işlemleriyle müdürlüğün/şirketin temsil ve görevlerinde zaafa yol açmaya devam ediyorlar.
İyi de, Genel Müdür ve YK Başkanı bir tarafa, Ticari ünitenin Genel Müdür Yardımcısı ve STO’ ya giden Ticari Ünitelerin yöneticileri bunu nasıl görmezler anlamak mümkün değil. Her ne ise nasıl olsa kimse cevaplamayacak ve o müdür’ de makamı işgali sürdürecektir. Milletvekillerimizin olduğu gibi bu yöneticilerin de dokunulmazlıkları mı var acaba?
Yorumlar Tüm Yorumlar (180)