Evet; bizi idare edecek siyasileri biz seçiyoruz. Bir adım öte Cumhurbaşkanımızı bile seçiyoruz artık. Gel gelelim insanlar işyerlerindeki üstlerini kendi seçemiyor. Sanki yukarıdan gönderiliyorlar gibi. Ne getirilmelerinde ne gönderilmelerinde bir rolü olmuyor insanın. Birlikte yaşamaya mecburuz. Beğen veya beğenme, sev veya sevme.
Birileri çıkıyor. Bir takım nedenler sıralıyor. Ve de tepelerin “ Toplu Sözleşmeyi bitir ve eşyalarını topla “ dediğini söylüyor. İnanıyorsun. Zira içinden istiyorsun gitmesini. 211’lerde, 305’ler de öyle, Hava Sen’cilerde öyle. Birkaç yere soruyorsun. O bitti ve gitti cevabını alıyorsun. Tek parmağın 100 parmağa galebe çaldığı Genel Kurul toplantısı yapılıyor. Ve de bakıyorsun. Gitti gidiyor denilen zat yine aynı yerinde.
Siyasi iktidarın gözünden düşmüş olup görevden alınması beklenilen bir bürokrat, hükümetin her anlamda etkin olduğu şirketinin Yönetim Kuruluna, bu göreve atanmadan önce çalışmış olduğu kuruluştaki bir çalışma arkadaşın her ne kadar kariyeri uygun ise de YK üyesi olarak getiremez. Bu bir anlamda güç gösterisidir. Ve THY YK Başkanı Aycı bu gösteriyi yapmış ve ben buradayım ve kuvvetliyim demiştir.
Sayın Aycı, Sizi kutlamak içimden gelmiyor. Bakın Cumhurbaşkanımız bile yarın parti meclisini toplayıp sistemdeki aksaklıkların nasıl giderilebileceği konusunda çalışma yapacağı haberini verdi ajanslar. Sizde her ne kadar tek adam görüntüsü vermek istiyorsanız da aynı çalışmayı yapmanız aile içinde korkudan oluşan otoritenizi zedelemeyecektir.
Temmuz 2015’ de atanmanızı takiben personele yaptığınız duyuruyu hatırlayın. Onu yazan başka bir İlker Aycıydı herhalde. Derdinizi bana anlatın diyordunuz. Şimdi aynı sözü tekrarlasanız bile bazı çalışanlarınızın gözünde hiçbir şey ifade etmeyecektir. Size karşı duyulan güveni zedelediniz. Yanlış yazdım. Sıfırladınız. Yine de denemekte fayda var.
BU KISA YAZIYI ANNE VE BABANIZ, EŞİNİZ BEĞENECEKTİR.
Evet; onlar bu yazıyı beğenecektir zira sizi herkesten fazla sevdiklerine eminim. Sizi onlar kadar düşünen, hep iyi olmanızı isteyen başkalarının olmadığına da eminim.
Ekonomik kriz var mı? Yok mu? Kimine göre var. Baştakilere göre yok. Birçok ülkenin sıkıntısı olan İşsizlik bizde ne boyutta? Türkiye İstatistik Kurumu ( TUIK ) açıklıyor. Doğru değil diyorlar. Daha fazla diyorlar. Doğru veya değil, bu bile konudaki durumumuzu ortaya koyuyor. Hangi partinin temsilcisi söylerse söylesin, kısa veya orta vadede halledilebilecek bir sorun değil bu. Enflasyon ve pahalılık bildiğiniz gibi. Gelirler ise malum. Evet; kısaca hal-i pürmelâlimiz işte bu minvalde. Allah herkese kolaylıklar versin.
Evet: Bu şartlar altında en iyi iş hangisi? Bu sualin cevabı yukarıda sıralanan hususlar ile ilgili. Görünen o dur ki, en iyi iş, sahip olduğumuz iş. Bunun farkına varmak için o işi kaybetmemize gerek yok Anlayacağınız, yöneticinin kaşının üzerinde gözü var diye efelenmenin zamanı değil. İşe siyasi görüşleri karıştırıp maraza çıkartmanın hiç zamanı değil. Bazı arkadaşlarımızın beni haksızlıklara karşı sessiz mi kalalım diye cevaplayacaklarını biliyorum. Tabii ki söylemek istediğim bu değil. Ancak bu güne kadar sessiz kalmadığınız, haykırdığınız konulardan nasıl sonuçlar elde ettiğinizi iyi düşünün ve değerlendirin. Bu arada, benzeri şeyleri yaşamadan önce hepimiz önce kendine dönmeli ve kendimizi mümkün olduğunca realist bir gözle değerlendirmeliyiz. Tabii ki ülkenin durumunu ve de kişisel özelliklerimizle kariyerimizin iş yaşamında ne derece aranılır olduğunu da.
Ne hikmettir bilinmez. Kimse işinden memnun ve mutlu değildir. Ben onun, oda başkasının işine imrenir. Herkes birbirine kendi işinin kötü taraflarını anlatır. Esasen her zaman için özellikle içerisinde bulunduğumuz bu ve benzeri dönemlerde gereksiz ve gereksiz olduğu kadar da kişisel hiç bir amaca hizmet etmeyecek bir davranıştır bu.
Evet: özellikle bu dönemde insanların işine dört elle sarılması gerekir ve de insanların işlerini daha fazla sevmeleri ve daha fazla çalışmaları şart. Bu dönemde çalışanların işlerini, sağlıktan sonra sahip oldukları en kıymetli "yaşam unsuru " olarak görmeleri ve ona göre davranmaları gerekir. İşin kutsallığı bu dönemlerde daha belirgin olarak ortaya çıkıyor.
Hiç unutmamak gerekir ki " daha iyisini bulana kadar en iyi iş, sahip olduğun iştir " İsterseniz annenize, babanıza ve eşinize sorun. Bakın ne diyecekler.
BÜYÜDÜK. BÜYÜYORUZ. DAHA DA BÜYÜYECEĞİZ
Büyüdük. Büyüyoruz. Daha da büyüyeceğiz. Avrupa Havayolları içinde bu konuda birinciyiz. Ciromuz falana yükseldi. Dünyada en fazla noktaya uçuş yapan havayoluyuz vb.. vb..
Bir İşletmenin büyüklüğü “ girişim tarafından bir araya getirilen üretim araçlarının tümünün hacmi ” olduğuna göre büyüklük ifadesinin içinde bulunan bu ” tüm “ kelimesi neleri, hangi unsurları kapsıyor?
Büyümenin İşletmeler açısından “ temel amaç “ olduğu ortada. Tüm firmalar büyümeye odaklanır, Bu konuda hırsa kapılmak kaybetmeye neden olabilir. Örnekleri çoğunlukla görülmüş olduğu üzere büyüme çoğu zaman birçok sorunu da beraberinde getirecektir. Yazının girişindeki sıralamada THY Yöneticileri neyi atlıyor dersiniz? Evet; tarifteki “ tüm “ kelimesinin kapsadığı bütün unsurları sıralayabiliyorlar mı peş peşe? Önem derecesi kişiye göre değişmekle birlikte büyümenin unsurlarından biri olan ve aynı zamanda üretimin önde gelen araçlarından sayılan İnsan Kaynağını nereye koyuyorlar acaba?
Özetle şirketlerin; yenilikçi, üretken, analitik düşünebilen sektörleri ve piyasayı takip eden, uluslar arası standartlarda düşünebilen insanlarla çalışmaları büyümeye yardımcı olan en önemli faktörlerden biri. Her ne kadar tüm personel arama ilanlarında bu hususlar not edilirse de mülakatlarda dikkate alınmadıkları ve çoğunlukla başka faktörlerin değerlendirilmesi cihetine gidildiği bilinmekte ve görülmekte.. Malum zamanımızda çalışanlar şirketin varlıkları olarak kabul ediliyor. Kişilerin beceri ve bilgi durumuna göre yapılacak sınıflandırmayı takiben şirket ünitelerinin ‘işinin ehli’ kişilere emanet edilmesinde fayda var. İstihdamın büyümeye katkı sağlayabilmesi ancak böyle olur.
Yorumlar Tüm Yorumlar (44)