Her toplu iş sözleşmesi döneminde "grev" sözcüğünün en etkili söz olduğunu düşünür sendikacılar. İşverenin "grev" sözünü duyar duymaz sendikanın tüm isteklerine boyun eğeceği sanılır. Oysa hem o tür sendikacılık hem de o tür sendikacılar tüm dünyada bitmiş durumda.
Yıllardır söylüyorum. Dünya çok değişti. Bu değişimle birlikte sendikacılık ve sendika yöneticiliği vasıfları da bitmiş oldu. Tıpkı komünist rejimler gibi.
Şahsen, yeni sendikacılık anlayışında çalışanlar ile işveren arasında köprü olunması görevini üstlenmenin sendikal başarı olacağını düşünüyorum. Geçmiş dönemlerde hemen hemen tüm popüler sendika yöneticilerinin sendikaları siyasi merdiven kullandıkları düşünülürse bu dönemde çalışan ile işveren arasında en iyi köprü vazifesini yapan sendikalar tercih edilecektir.
Türk Hava Yolları'nda yapılacak olan olası grev, hem medyanın ilgisini çekmesi açısından hem de ekonomik anlamda oldukça ses getirecek grev olabilir.
Ama buz dağının arkası hiç de öyle değil. Sendikacılık anlayışının değiştiğini nasıl söylüyorsam, THY'deki yapının da değiştiğini o şekilde söyleyebilirim.
Çok sayıda THY çalışanı ile her gün yüz yüze geliyoruz. Grev konusunda hiç olumlu konuştuklarını duymadım. Yani THY çalışanı grev istemiyor diyebilirim.
Sendikanın 305 kişi üzerine diretmesi grev ile yeni 305 kişilerin işinden olmasını gündeme getiriyor. Biliyorum ki sendikacı arkadaşlar bu gerçekler karşısında mutlaka kızacaklar. Ancak, doğru söylemenin kimselere zararı yok.
Sendika istese bile grev yapılamaz. Sendikanın grev tarihini açıklamasıyla birlikte, Ankara bu grevi erteleyecek. Sonra da hakem kuruluna gidecek ve hakem kurulu ne derse iki taraf da razı gelecek.
Sendikanın çalışanlara söyleyeceği de belli. "Biz grev yapacaktık ama hakem kurulu böyle uygun gördü" deyip işin içinden çıkacak. 305 hayal ise bir başka bahara kalacak. Hatta o bahar hiç gelmeyecek. Gerçekçi olalım beyler, bizim de bildiğimiz şeyler var.
Son söz; THY çalışanları ile büyüyorsa, THY'nin maddi-manevi maksimum verebileceği tüm imkanları vermesi gerekir.
Hava İş Sendikası grev hayalini görmeye devam edebilir. Hava İş "Hayaldi Gerçek Oldu" asla diyemeyecek.
ISPARTA KAZASI ÜZERİNE SON KEZ
Isparta'da düşen uçakla ilgili mahkeme süreci devam ediyor. Fazla söze gerek yok. Mahkemeyi etkilemeye de gerek yok. Hatta bu durum suç bile teşkil ediyor.
Isparta kazasının üzerinden tam 6 yıl geçti. Ve dava henüz sonuçlanmadı. Çok sayıda duruşma yapıldı. 3 kez bilirkişi atandı. Üstüne bir de kaza kırım raporunu koyun. Toplam 4 rapor var.
Son bilirkişi raporunda oldukça çelişkili durumlar söz konusu. Mahkeme heyeti iyi incelerse ve özellikle bilirkişi raporunda suçlananlar bu çelişkileri mahkemeye iyi anlatırsa raporun sağlıklı olmadığı görülecektir.
SHGM kusurlu gösterilmiş. Oysa raporun bir başka kısmında başka şeyler yazıyor. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü çok sayıda şirketin ruhsatını iptal etti. Fly, Golden, Best, Tarhan, Turkuaz, Saga ve ACT'nin uçaklarını yere indirdi yetkisiz bir yere bakım yaptırdıkları için. SHGM'nin World Focus Havayolları'nın uçuşlarını gerekçesiz durduramazdı.
Uçağın uçamaz durumda olmadığını teknisyenin teyit ettiğini yazıyor bilirkişi rapor. O halde suçlamak ne derece doğrudur.
Bu bilirkişi raporunun sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Çelişkilerle dolu olduğunu düşünüyorum.
Mahkemenin işi çok zor. Rapora karşı itiraz elbette edilecektir. Mahkeme karar verirken vicdanları rahatlatmak için mi yoksa gerçek veriler ışığında mı karar verecek hep birlikte göreceğiz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (25)