Bu kez tehlike pilotları çember içine almış durumda.
Pilot lisanslarımız 8 Nisan 2013 itibari ile hükümsüz kalacak. Türkiye'nin JAA üyesi olması nedeniyle pilot lisanslarına JAR-FCL (Joint Aviation Requirements Flight Crew License) yazılıyordu.
Bildiğimiz gibi JAA organizasyonu yerini EASA'ya bıraktı. EASA bazı Avrupa birliği üyesi olmayan ülkeleri üye yapmasına rağmen JAA üyesi ülkemiz bu oluşumun dışında bırakılmıştır.
Aslına bakarsanız kendi iç çekişmelerimizden arınıp, gelecekteki tehlikeyi görememişiz. Ateş bacayı sardıktan sonra söndürmek için itfaiye arıyoruz.
Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi bu konuya yeni vakıf olmalı ki geçen hafta havayolu şirketlerinin yetkilileri ile bir toplantı yaptı. Toplantıda karar alınamadı. Bilal Ekşi'nin "Pilot lisanslarında hangi organizasyonun ismi olacak" sorusuna karşılık "5 sene geçiş süreci var. Bu süre içinde çare arayacağız" sözleri sektörün tepkisini çekmiş durumda.
Ben şahsen Bilal Ekşi'ye hiç mi hiç kızmıyorum. Tamamen bu işlerle ilgili olan alt kadrolara kızıyorum. Sonuç olarak Bilal Ekşi her şeyi bilmek zorunda değil. Yardımcılar, daire başkanları, şube müdürleri, uzmanlar ne iş yaparlar açıkçası sormak lazım.
Vakti zamanında kadrolar için Bilal Ekşi'yi bizzat kendim uyarmıştım. Ama sanırım söylediklerimiz zorluklarla karşılaşıldıkça daha iyi anlaşılıyor.
Meselenin özüne dönersek pilot lisansları bundan sonra EASA mı olacak yoksa ICAO mu olacak? Görüştüğüm bazı havayolu şirketlerinin yöneticileri EASA kurallarının çok detaylı olduğunu operatörün inisiyatifine bırakılmadığını ICAO ve FAA kurallarında sadece başlıklar olduğu detayların kullanıcıya bırakıldığı ifade edildi.
Bizim için EASA olmazsa olmaz değildir. ICAO kurallarına göre de pilotları lisanslandırabiliriz. Burada kritik nokta şudur. JAA ile kazandığımız hak JAA yerine gelen EASA ile birlikte kaybedilmiştir. Kazanılmış hakkın kaybedildiği de Türkiye'ye mahsus bir durumdur.
EASA nezdinde siyasi bir iradeye ihtiyacımız var. Net olarak rest çekmek için elimizde çok güçlü olanaklar var. Geç kalınmış değil. Çin, karbon emisyonu konusunda direten Avrupa Birliği'ne rest çekmiş "Karbon emisyonu uygulamaya konulursa bir tane Airbus almam" demişti. Çin'in bu kararlı iradesi karşısında karbon emisyonu ile ilgili uygulama belirsiz bir tarihe ertelendi.
Elimizdeki güç şudur. Türk Hava Yolları ile Pegasus Havayolları çıkıp net açıklama yapmalılar. "Bütün Airbus siparişlerini iptal ediyoruz" şeklinde yapılacak olan bir açıklama EASA'da kısa sürede sonuç verecektir.
25 Mart 2013 tarihinde de "Lobi Zamanı" başlıklı yazımda buna işaret etmiştim. Avrupa'nın EASA marifetiyle bizi havacılık konusunda dışlamasına izin vermemek gerekir. Elimizdeki gücün farkına varalım yeter.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a konu net bir şekilde aktarılmalı. Bu konuların Bakan Yıldırım'a net bir şekilde aktarıldığını düşünmüyorum.
EASA'nın teknisyen lisansları ve EASA ülkeleri hariç bakım yapılmaması baskılarının da bakana aktarılması halinde Bakan Yıldırım'ın tüm sektörü yanına alıp bir basın toplantısı ile EASA'ya Airbus üzerinden rest çekebileceğini düşünüyorum.
Avrupa'nın her şeyi pazarlık yaptığı bir çağda, elimizdeki kıymetleri neden kıymetlendirmiyoruz?
Yorumlar Tüm Yorumlar (19)