Türk Hava Yollarının en büyük gider kalemini akaryakıt teşkil ediyor. Yarın İnşallah filo uçağa ulaşınca gider haliyle daha da büyüyecek. Tabii gelir de. THY’ nin Turkish Opet ortaklığından vazgeçerek kaybettiği görüneni % 25 hisse IGA Akaryakıt A.Ş’ deki THY ve IGA dışında ki iki Ortaktan hangisine peşkeş çekildi? Ve de gözümüzün önündeki böylesine büyük bir kayıpla ( suistimal ile ) ilgili olarak Sivil Havacılıkla ilgili bir sitenin yazarı olarak sessiz kalmakla suçluyordunuz beni ve diğer arkadaşlarımızı. Gönderilen mailde yazılan ve sorulan buydu yanılmıyorsam. Bunu neden yorum olarak yazmadığınızı merak ettim.
Akaryakıt konusu derya gibi, havacılığa ucundan dokunmuş herkesin bu konudan da anlayacağını düşünemezsiniz. Bu da ben bu konudan anlamam demenin kibarcası. Anlamam diye de yazdıklarınızı ilk hafta sonu hemen köşeye yerleştireceğimi düşündünüz belli ki. Tabii ki yazarım. Konuyu uzmanlarına danışıp, mümkün olduğu kadar anlayıp detayları öğrendikten sonra. Lütfen beni bir daha böyle bir teste tabi tutmayın.
Sanal medyada da bu konu ile ilgili çıkan haberleri kaleme alanların bazıları da sizin gibi düşünüyorlardı. “THY, İGA’ da OPET ile anlaşmasını sonlandırıyor. Yüzde 50 ortak olunan TURKISHOPET yerine TOTAL, SOCAR, İGA VE THY ortaklığındaki yeni şirkette yüzde 25'er hisse alındı. Bu işte bir katakulli var? Tabii ki ilk görümün bu ve de insanların böyle düşünmesi çok fazla yadırgamamak gerek.
Aslında ilk dakikadan beri yapılan değişik menfi yorumlamaların sebebi galiba Türk Hava Yollarının yeni anlaşmasını Demirören Grubu’na ait olan TOTAL, Azerbaycanlı enerji şirketi SOCAR, Cengiz- Mapa- Limak- Kalyon Ortak Girişim Grubu’nun şirketi İGA ile beraber ortak kurulacak şirketle yapmasından öte değildi. Başroldekilerle bazılarımızın mevcut olan siyasi görüş farklılığı insanları hemen menfi düşünceye rağbete yönlendirdi gibi. Oysaki konumuz ticari bir anlaşmanın kritiği. Garipsememek gerek, memleketin durumu böyle. Hemen hemen her şeyi siyasi görüşlerle ilişkilendiriyoruz.
Kaldı ki tüm bunlara rağmen söylediğinizin ve de size söylenilenin tersine ortaklardan bağımsız olarak şu an için THY’nın, IGA Akaryakıt A.Ş’ ye % 25 hisse ile ortak olması bu güne dek verdiği doğru kararlardan biri sayılır. Detaya girmeden önce “şu an için” ve de “ sayılır “deyimini açmam gerekir. Aslında uygulamaların ne şekilde yapılacağını görmek için sistemin oturmasını beklemek gerek. Şirketin Yönetim tarzı, atamaları, istihdam temini vb... Belki bu notu bir süre sonra, insanlar o şartları yaşadıkça ve bizlerde yaşananları gördükten sonra gönderseydiniz net olarak cevaplaması daha kolay olabilirdi. Kişisel görüşüm bu anlaşma ile sağlanan maddi avantajın uygulamanın doğru yapıldığının tek göstergesi olmayacağı yönünde. Pek içinde bulunduğumuz döneme uygun bir görüş değil ama. Yinede eskilerin söylediği üzere “ yeni bir iş açmak çok kolay onu açık tutmak ise çok zordur.” Bu sözde gizli olan “işin sürekliliğinin sağlanması” konusunda tarafların gerekli her şeyi yapmaları şart olup IGA Akaryakıt Ortaklarının bu ortamı sağlayacağını ümit etmekten öte yapacağımız bir şey yok. .
Yeni havalimanına taşınmadan önce IGA AKARYAKIT A.Ş kuruldu. İşletmeci kuruluş bu şirketi kurduktan sonra TURKİSHOPET aynı havalimanında ticari faaliyetini sürdürebilir miydi? Tabii ki hayır. IGA’nın buna müsaade etmesi için aptal olması gerek. Ve de öyle olmadığı kesin. IGA Akaryakıt A.Ş öncelikle 250 milyon doları aşkın bir bedel ödeyerek havalimanında uçakların akaryakıt ikmali için gerekli olan alt yapı ile birlikte tank, araba, ekipman vb..araç ve gereçleri aldı ve alt yapıyı tamamladı. THY, IGA, TOTAL ( Demirören) Zirve ( Kalyoncu.) İle birlikte bu şirkete %25 ortak oldu. Ve de THY bu konuda ki cironun büyük bir kısmını karşılayacak firma olması nedeni ile söz konusu ortaklığın tesisi için IGA’ ya tek kuruş ödemedi. Elindeki bu kozu iyi kullandığını söylemek gerek. Yarın IGA dağılsa ve hatta İstanbul Havalimanının işletmesini başka bir kuruluşa devretse bile THY havalimanı için alınan akaryakıt teçhizatının % 25 sahibi oldu anlamına geliyor bu anlaşma. 250.000.000 USD: 4= 60,500, 000 USD. Konu şu anda rekabet kurulunda ve de on beş gün içinde onaylanması bekleniyor. Tabii ki bu hususta çeşitli sorular üretilmesi de mümkün. THY filosu 500 uçağa çıkınca ciro bilmem kaç milyon dolara yükselecek. Bu durumda 60.500. Milyon Dolar önemli bir rakam mı? vb.. Bu görünüm baktığınız pencereye göre değişir mi? Olabilir. Bana göre bu anlaşmaya THY açısından kötü demek ayıp olur. Matematikte böyle söylüyor. Hatta iyi bir anlaşma denilmesi mümkün. Tabii bu bir bakış açısı. Benim zaviyemden bu iş böyle görünüyor. Evet, mutlak olan bir şey var ki, şayet sermayeniz “ insanlıksa”, yaptığınız her türlü ticarette başarılı olursunuz.
Roma’da dünyaca ünlü San Pietro kilisesinde büyük bir pazar ayini. Görkemli dinsel bir tören. Papa bile katılıyor. Koskoca meydan mahşer gibi, insan kaynıyor. Kilisenin içi de, dışı da tıklım tıklım. Bu arada kilisenin kapısında iki adam özellikle dikkat çekiyor. İkisinin de boynunda kocaman birer levha asılı. Birinde “ Ben koyu bir Hıristiyan’ım, lütfen bana yardım ediniz” yazılı. Ötekinde ise “Ban koyu bir Yahudiyim “yazıyor. Ayinin bitiminde kiliseden çıkan insanlar Hıristiyan olduğunu ifade eden adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine sokup cömertçe bir şeyler veriyorlar. Yahudi olduğunu ifade eden adamda ise siftah yok. Bu arada kiliseden çıkan iyi niyetli bir adam Yahudiyim yazısını taşıyan adama sokulur.” Bana bak kardeş dürüstlük iyi bir şey ama binlerce Hıristiyan kiliseden çıkarken senin Yahudi olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen hiç akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana para vermiyor zaten. Bence çıkar o yazıyı boynundan, sen şu Hıristiyan gibi” deyince, boynunda Yahudi olduğunu belirten tabela taşıyan adam, Hıristiyan’ım diyen adama seslenir. Heyyyy Salamon şu adama bak. Bize ticaret öğretmeğe kalkıyor.
Bu iki Yahudi’nin sermayesi nedir bilmem ama pek de “insanlığa ” benzemiyor. Şükür ki; bizler hepimiz Müslümanız, ama yine de yaşamda kimin kime ticaret öğreteceği de pek belli değil galiba.
DEPREM TEHLİKESİ: ATATÜRK HAVALİMANI İSTANBUL'UN SİGORTASI
Bu yazı 29 Eylül 2019’da Milliyet Gazetesinde yayınlandı. Kanaatimce üzerinde fazla durulmadı. Standart bir haber gibi geçiştirildi. Milliyet bu haberi ilk sayfada manşet altında yayınlayarak önemine dikkat çekti. Ve de görevini yaptı. Elimden bu haberi köşemde yayınlamak dışında bir şey gelmiyor. Faydası olmayacağını bile bile.
Beklenen büyük Marmara depremi hakkında konuşan Prof. Dr Yaltırak, “Acil durumlara karşı Atatürk Havalimanı’na dokunulmamalı. Helikopter ve uçakların ineceği pistler, tuvaletler, otoparklar, jeneratörler mevcut. Pistlerin asla ve asla elden çıkarılmaması gerekiyor” dedi
İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Silivri açıklarında meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki korku yaratan depremin ardından beklenen büyük Marmara depremine ilişkin Milliyet’e konuştu. İstanbul’un her bölgesinin riskli olduğuna değinen Prof. Dr. Yaltırak, Milliyet aracılığıyla şu uyarı ve görüşleri dile getirdi:
“En önemli parametre zemin, bina ilişkisi. Binanızın çok sağlam, yeni yapılmış olması yetmez. Zeminden gelen deprem dalgası binadan nasıl geçecek, lapa gibi bir zemine istediğin kadar sağlam bina yap. Ataköy, Zeytinburnu hattında adeta kum zemin üzerine binalar yapıldı. Zemini lapa olan bir yerde çok dayanıklı bina yapmanız bir sonuç getirmez.”
“Atatürk ve Sabiha Gökçen havalimanları kaya zeminde kurulan ulaşım merkezleri. İstanbul’da olası büyük deprem göz önüne alınarak, acil durumlara karşı Atatürk Havalimanı’na dokunulmaması gerekir. Atatürk Havalimanı’nda helikopter ve uçakların ineceği pistler, tuvaletler, otoparklar, jeneratörler mevcut. Pistlerin asla ve asla elden çıkarılmaması gerekiyor. Şayet kış aylarında bir deprem olursa sahra hastaneleri, çadırları kuracağınız en elverişli yer Atatürk Havalimanı’dır. Bu alan mevcut haliyle korunarak kentin sigortası olarak düşünülmeli.”
‘Matematiği yok’ “’İstanbul’da büyük depremde 30 bin kişi ölür’ demenin matematiği yok. 17 Ağustos’tan sonra 10 milyon nüfuslu kent 18 milyona çıkmış durumda. Yeni binalar yapıldı ve şehrin içinde yaşayanlar buralara taşındı. Boşalan binalar ise halen ayakta ve içinde insanlar yaşıyor. Haiti’nin başkenti Port au Prince’te deprem oldu. Fayın uzunluğu 100 kilometre, şehre uzaklığı 25 kilometreydi. Sağ doğrultu atımlı depremin büyüklüğü 7,0 olarak kayıtlara geçti. 2 milyonluk şehir olduğu gibi depremden olumsuz etkilenirken, yaklaşık 300 bin kişi yaşamını yitirdi.”
‘Milli güvenlik sorunu’ “Büyük Marmara depreminde ortaya çıkacak asıl tehlike milli güvenlik sorunudur. Türkiye bu deprem felaketinin altında kalabilir. Askeri alanların mutlaka olduğu gibi korunarak olası felaketlerde sığınma yeri olarak kullanılması gerekiyor. Kıtlık riski de söz konusu olacak. Deprem taburları ne oldu bilmiyoruz. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra askeri birliklerin büyük kısmı şehrin dışına çıkartıldı. Ancak İstanbul’un içinde büyük deprem sonrası ortaya çıkabilecek asayiş sorunları ve kaosa karşı deprem taburları bulundurulmalı.”
‘Tersine göç başlamalı’ “Tersine göç gerçeği konuşulmalı. Marmara’da ağır sanayi Anadolu’ya taşınmazsa ülkemizde çok ciddi güvenlik riski doğacak. 7.6’lık bir deprem ülkenin ekonomisini yok eder. Sakarya, İzmit, Tekirdağ, Yalova, Bursa ve İstanbul’daki üretim ekonomisine dayanan fabrikaların büyük bölümü Anadolu içlerine taşınmalı.
Yorumlar