Evet, kurumda fazla miktarda çalışan gerekenden fazla yönetici var mı? THY için bu hep tartışılıyor. Biz THY yönetiminden yana olalım. Yok diyelim. Geçtiğimiz hafta Murat Herdem arkadaşımızın kaleme aldığı yazıda belirtilen “ Bir Ünite’ de 36 Adet Müdür” konulu yazı da doğru değil diyelim. Peki, hiç düşündünüz mü bu insanlar neden bu konularda THY aleyhinde konuşuyorlar, yazıp çiziyorlar? Bunu anlamak mümkün değil. Murat bey hatalı yazmış, 36 değil de 30 Müdür var derseniz altı tanesi ne zaman terfi etti veya yurt dışına gitti diye sorarım. Hatta Murat Herdem bu tür haberleri yanlış yazıyor, aslında falan ünitede 36 adet değil yalnız ve yalnız 30 müdür görevliymiş der, yazacağım yazıda sizinle birlikte arkadaşıma cephe alırım. Haydi.
THY faaliyet raporların da tam bir organizasyon şeması bulunmadığı ve de THY’ nin değerli yöneticileri bu tür konuları cevaplamadıkları için, söylenebilecek başka bir şey kalmıyor. Sükût ikrardan gelirmiş. Ve de bir İnsan veya bir Şirket kızıyorsa değil susuyorsa bitmiştir her şey. Galiba THY kendisi ile ilgili hakikatleri sadece sükût ederek cevaplayabiliyor.
10 Temmuz 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Hükumet sistemine geçildi. Yeni sistem öncesi son bir kararname ile bazı bakanlıkları birleştirildiğini hatırlarsınız. O tarihlerde Airporthaber de dolaşırken Türk Hava Yollarına Yurt İçi Hazine Müdürü atandığını okudum. Bilmiyordum. Bu da demek oluyor ki şirkette Yurt Dışı Hazine Müdürü de var. Bunu da bilmiyordum. Temmuz 2018’ de bu kadro ihdas edilmiş ve atama yapılmış. Yanılmıyorsam aynı yılın aynı ayı içerisinde Maliye Bakanlığımızın unvanı da Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak değiştirilmişti. THY Yönetimi Hükumetten mi, yoksa Hükumet THY Yönetiminden mi esinlenmişti dersiniz? Herhalde THY Yönetiminin en tepesi, yakını olan dönemin Hazine ve Maliye Bakanının yeni unvanından esinlenmiş ve Yurt İçi ve Yurt Dışı Hazine Müdürü kadroları oluşturulmuştur. Şirket bu hizmete ihtiyaç duyduğundan değil. Dünyada hiçbir havayolunun organizasyonunda böyle bir unvan böyle bir yapı yok.
Aslında bu önemli iki Müdürlüğün hangi tarihte ihdas edildiğini bilemiyorum. Birine 02 Temmuz 2018’ de atama yapılıp diğeri için Nisan 2019’da dışarıdan istihdam sağlanması kadronun Türk Hava Yolları açısından ne denli elzem olduğunu (?) ortaya koyuyor. İhdas edildikten sonra 10 ay boş kalan bir kadronun öneminden ve ona duyulan ihtiyaçtan bahsetmek (?) komik kaçar hafiften.
Belki kadrolar boşalmış veya iptal edilmiştir. Belki de başka yerlere nakledilmiş Hazine Müdürleri. Örneğin Hazine Müdürlüğü görevlerinde sergiledikleri üstün başarı nedeni ile ödüllendirilip yurt dışına gönderilmişlerdir. Her ne ise. Yönetim Kurulu kararları, buna ilişkin THY duyuruları ve atamalar konusunda basın kuruluşlarına gönderilmiş olan haber bültenleri bir yere gitmiyor. Zaten cevaplanmaz ama yazı ile ilgili bu yönde bir beklentimiz, düşüncemiz yok. Zira haberin çıkış noktası THY’nin resmi ağızları.
Söz konusu iki Hazine Müdürünü şahsen tanımam. Kendilerini hiç görmedim. Şu veya bu şekilde düşmanları olmam mümkün değil. Onlarda TC vatandaşı bende.
Tıpkı diğer THY çalışanları gibi. Millet 700 Yöneticiden, Murat kardeşim bir ünitede 36 Müdürden bahsederken ben de tutmuş iki yöneticiyi konu ediyorum. Aynı şeyler. Adetler şu an için önemli değil. Ha 2 ha 32. Sonuç aynı. Hasanı, Hülya’yı sil, yerine başka iki kişinin adını yaz. 211’lerin isimlerinin tespiti aşamasında bu örnek yaşanmıştı.
Evet, gerek Pandemi ve gerekse onu takip eden ekonomik kriz nedeniyle Türk Hava Yollarında istihdamda azalma yapma cihetine gitmesi şart olursa ne olacak? Söz konusu bu iki müdürün yerine senelerdir Türk Hava Yollarına emek vermiş olan başka iki çalışanı dışlanacaktır şirketten. Kızgınlığım ve feveranım işte bu nedenledir.
THY VE PGS ÇALIŞANLARI: PGS VE THY YÖNETİMİ BU KONUDA TAKDİRE ŞAYANLAR.
Evet, geçim zor, çalışma şekilleri aylık geliri etkiledi. Üstüne üstlük pandemi ve İzmir depreminin yüklediği moral bozukluğu. Ancak Allah’ı var. Bizim THY ve PGS hiç olmaz ise sık sık değişik açıklamalar yaparak daha fazla moral bozmuyor. Diğer Havayollarımızdan ise çıt yok. Belli ki hesap ve kitapla meşguller
Tüm dünyayı etkisi altına alan Korona virüs havayolu şirketlerini mali açıdan alt üst etti. Uçuşların durma noktasına gelmesiyle mali açıdan zor günler geçiren hava yolu şirketlerinin son durumunu anlatan haberler kaynıyor. Çoğu iç karartan, insanları endişeye sevk eden bilgilerle dolu.
Acaba biz ne olacağız? Bizim havayollarımız neler yaşayacak?
Bu gün bizim sitede okudum, Lufthansa 1970’lere dönermiş ve de 125 uçağını park’ a çekmek üzere hazırlıktaymış. Ofis sayısında da küçülmeye giderlermiş. Saatte bir milyon Euro olan karşılıksız nakit harcamalarını 2 saatte bir Milyon Euro’ ya düşürmüşler vb. Pandemi nin ilk üç ayı sonrası Lufthansa’nın devletten destek istediğini okumuştuk. Aldı mı? Almadı mı? Yetkililer şirkette 22 bin personel fazlası olduğu görüşündeymiş. Küçülme kaçınılmaz. THY’mizin 10 misli zarar ettiği ilan edildi.
Öte yandan Fransa Hükumeti Havacılık sektörü için 15 milyar Euro tutarında destek paketi açıkladığı yazılıp çizilmişti. Bu dönemde ortaya koydukları düşmanlık nedeni ile onların lehinde bir şey söylemek içimden gelmiyorsa sistemin hızlı bir şekilde elektrik, hidrojen ve diğer düşük emisyonlu uçaklara yatırım yapmasının istenmesi çok doğru bir hareket.
SAS bir süre önce hayata geçirilen kurtarma desteğine rağmen çalışanlarının yaklaşık yarısının işten çıkartılacağını açıklamıştı. Low Cost Easyjet’ de bile aynı durumda. Haziran ayında yaptıkları açıklama ya bakarsak 4500 civarı çalışana hizmetleri için teşekkür edeceklerini duyurdular. İnşallah geçen bu süre zarfında havayolunun ve çalışanların beklentilerini müspet etkileyen gelişmeler olmuştur. Alitalia devletleştiriliyordu. Bu uygulama sonunda çalışanları nelerin beklediğini kestirebilmek güç
Dünya havacılık sektörünün yüzde 80'ini oluşturan kuzey yarımküredeki havacılık şirketleri, Eylül ayı sonundan itibaren en zor 6 ayına girdi diyor Reuters. 2024’ den önce Havayolları’nın 2018-2019 konumuna dönmelerinin mümkün olmadığına ilişkin açıklamalar da var. Bu tüm şirketler için geçerli. Destek almadan ayakta durmak çok zor. . Bu ve diğer dünya şirketlerine ilişkin benzeri haberleri eminim ki herkes görmüş ve okumuştur. Tüm Havayollarının zararı büyük. IATA Genel Müdürü Alexandre de Juniac, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Havacılık, benzeri görülmemiş bir istihdam felaketiyle karşı karşıya. Havayolları şirketleri maliyetleri düşürdü ancak mevcut koşullar altında yalnızca 8,5 aylık nakit kaldı." derken havacılık sektöründe 4,8 milyon kişinin işini kaybetme riski olduğunu ifade etti. Bu tür haberler çalışanların moralini mutlak menfi etkiliyordur. Havayolu şirketleri bir tarafa devletler bile vesilelerle işten çıkartma durumunda kaldıkları işçiler ile ilgili rakamları şeffaflık adına kamuoyu ile paylaşıyorlar. Yapılan bu açıklamada, havacılık sektöründe "istihdam felaketinin" önlenmesi için hükümetlere acil müdahale ve sürekli mali destek sağlama çağrısında bulunuldu. Umarım bizim etkili ve yetkililerde aynı şeyi düşünüyorlardır. Bizim TUİK’in İngiltere’deki muadili Olan Ulusal İstatistik Ofisi 2020’nin üçüncü çeyreğinde 314 bin rekor sayıda işçinin işten çıkartıldığını açıkladı. Ülkede ki işsizlik oranı ise 4.8’ e yükselmiş. Vb. Bu miktarın yüzde kaçı sivil havacılık sektörü mensubu bilemiyoruz.
“Türkiye’de ise havacılık sektöründeki gelir kaybının 100-120 milyon dolar olacağı söyleniyor. Belki şimdilerde beklenti artmıştır. Tabii ki bu bilgi resmi bir ağızdan çıkmış değil. Bildiğimiz o ki THY hatırı sayılır bir zarar ilan etti
Hatırlarsınız Türk Hava Yolları pandemi’ nin ilk günlerinde Yönetim Kurulu Başkanı ağzından öncül hedefimiz istihdamı korumak şeklinde bir açıklama yapmıştı. Hepimiz takdir etmiştik. Daha sonraları Bay Nane’ de Pegasus çalışanlarına aynı mealde bir açıklama yapmıştı. Bildiğimiz kadarı ile bu niyet ve temenniye ters düşen bir uygulamaları da olmadı. Ücretsiz izin sistemi işverenler tarafından istismar edildi mi bilemiyorum? Benim görüşüme göre devlet işten çıkartılmaların önüne geçilebilmesi için genel bir kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılan iş görenlere çalışmadıkları dönem için gelir desteği sağlayan bir uygulamaya hayatiyet kazandırdı. Bu uygulama için takdir edilen meblağın miktarı, yeterli olup olmadığı şu andaki konumuz değil. Eminim ki devletin ekonomik durumu müsait olsa bu hususun önüne geçebilecek bir meblağ takdirinde bulunurdu. Devlet neden bu durumda? Ekonomik durum neden bu denli bozuk. Bunun cevabını arayan soran çok kimse var. Beni aşar.
Bu duruma rağmen THY ve PGS çalışanlarına en kötünün düşünülmesine zemin hazırlamak amacı ile de olsa birçok uluslararası birçok anılmış havayollarının yaptığı gibi ufku iyiden iyiye karartan açıklamaları ile çalışanlarını, insanlarını daha fazla üzmek istemiyorlar / istemediler. Kanaatimce bu açıdan takdire şayanlar. İnşallah sonuna kadar istihdamı koruma gücüne sahip olurlar. Depremin, Pandemi’ nin ve onu takip eden ekonomik krizin üzüntüsü yetti. Temenni ederim ki bundan sonra kimse daha fazla üzülmesin.
Yorumlar Tüm Yorumlar (15)