Eski ölçüm aletlerinden kantarlarda topuz bulunurdu. Kantar çengeline yük asılır, iki kişi bu yükü omuzlarına alıp kaldırır, bir başka kişi de kantarın topuzunu ileri geri oynatarak dengeye getirir, bu şekilde yük tartılırdı. Bazen ise kantarın topuzu elden kaçar, ileriye veya geriye vurup topuzun ya da yükün zarar görmesine neden olurdu.
Günümüzde ise elektronik aletlere yerini bırakan kantar güzel bir deyimle hatırlarda kalmaya devam ediyor. KANTARIN TOPUZUNU KAÇIRMAK. Anlamı ölçüyü kaçırarak aşırıya kaçmak ya da ölçüsüz davranmak olarak tanımlayabiliriz.
Bu haftaki başlığımız da Kantarın Topuzu Kaçtı. Çünkü bazı kendini bilmez densizler hakikaten ölçüyü kaçırdı. Bu köşe yazısında görüşlerimi, düşüncelerimi veya önerilerimi paylaşıyorum. Beğenirsiniz beğenmezsiniz, bunlar kendi görüşüm. Hiç kimseye diretme veya empoze etme gibi bir niyetim yok.
Ancak bu bahsettiğim densizler, Türk Hava Yolları ve Ahmet Bolat hakkında yazdığım yazılar sebebiyle türlü türlü söylemlere başlamışlar. Ne görüyorsam onu yazıyorum. Ben başkaları gibi avanta peşinde koşan biri değilim arkadaşlar. Aynaya bakmanızı tavsiye ederim. Benim bu mecra ile bile maddi bir alışverişim yok. Lütfen kantarın topuzunu kaçırmayın. Nerede hat açılışı olsa davet edilen, reklamlar alan, haber içeriklerine şirket içinden ulaşan bu kişiler hangi cüretle bana laf ettiler şaşıyorum. Bana bugüne kadar bir tane basın bülteni bile gelmedi. Yapın hesabını…
Eğriye eğri doğruya doğru demenizi tavsiye ederim. Küçük hesaplarla, maddi beklentilerle hareket etmeyin. Naçizane tavsiyemdir.
Türk Hava Yolları her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Bunu görmeyen yok. Ancak körü körüne eleştirenler de var. Vay efendim şirketin geçmiş dönem borcu var. Neden… Hangi coğrafyada yaşıyorsunuz? Bu şirket terör saldırıları yüzünden etkilenmedi mi? Hain darbe girişimi sebebiyle borsa da hisseleri 5 liranın altına düşmedi mi? Uçaklarda problem oldu uçuştan çekmedi mi? Pandemi başladı bir kişiyi bile işten çıkartmadan yoluna devam etmedi mi? Üstüne en çok yolcusu olan ülkelerden biri olan Ukrayna’da savaş başlamadı mı? Deprem bölgelerine vızır vızır sefer koymadı mı? Yine deprem bölgesi için tüm olanaklarını seferber edip barınak problemine merhem olup en yüksek yardımları yapmadı mı? Bir sürü problemle uğraşan bu şirket bir de sizin gibilerle uğraşmak zorunda mı?
Biraz düşünerek eleştiride bulunmak gerek. Yoksa her konuda anlamsız eleştiri yapmak mümkün. Bugüne kadar eleştirilecek konuları ilk olarak yöneticilerle paylaştım. Bekledim gördüm. Adamlar sorunları peyderpey çözümlüyor. Bu şirket hepimizin. Marka değerini korumak hepimizin vazifesi! Bunu lütfen aklınızdan çıkartmayın.
İKRAM
Türk Hava Yolları, yakın bir zaman önce menüleri değiştirmişti. Hatırlanacağı üzere piknik sepetlerinden sonra gelen sandviçler eleştiri konusu olmuştu. Ardından gelenler ise bana göre yine eskiyi aratıyor. Ağırlıklı olarak tavuğa yönelen şirket hakkında yolculardan da sık sık sert eleştiriler alıyoruz. Ve hatta tavuk yüzünden zehirlenenler nahoş durumlarda ortaya çıkabiliyor.
Örneğin bir iç hat uçuşunda dar gövde bir uçaktaki ikramı ele alalım. Fırında ısıtılan malzemeler ilk sıralara sıcak olarak servis edilse de arkalara gelindikçe aradan geçen zamanda ikramlar haliyle soğuyor ve taş gibi oluyor. Bunun önüne geçmek lazım. Oy kullanma hakkım olsa piknik sepetlerine dönülmesini seçerdim?
Gelelim başka bir konuya. Öncelikle yazmalıyım elbette “Alkol Sağlığa Zararlıdır” ancak yolcu Business Class bilet alırken belki de bunu bekliyor. Pandemiden önce B/C da bazı iç hatlarda sunulan alkol servisi hala geri getirilmedi. Çoğu şirketin özel şarap ve whisky menüleri var. Bana kalırsa yolcu istiyorsa içebilmeli. Çoğu uçuşta bu talebe rastladım.
İkram demişken bir başka konu da Kabin Memurlarının kıyafetleri. Yazın alnında yapılan operasyonlarda korkunç terliyorlar. Sonrasında da klima açık uçuşa. Ardından da yatak döşek hasta yatağa.
Öyle bir sistem geliştirilmeli ki hem yazın hem de kışın ortam sıcaklığına göre giyinebilmeli.
Bu yolcu içinde pozitif olacak. Neden mi? Ceketli, yelekli, uzun kollu gömlekli biri ile tatilden dönen tshirt giyen kardeşim aynı sıcaklıkta kendini nasıl hisseder. Ya biri donacak ya da diğeri yandım Allah diye bağıracak.
İnsanların empati yapmasına gerek yok. Aynı şartlar oluşsun yeter. Aynı durum lounge’larda görevli personel için de geçerli. En azından lounge’larda şal bulundurulabilir.
Ve ayrıca kabin amirlerinden de şikâyet alıyorum. Personel yetersizliği sebebiyle aynı uçuşlara 2-3 tane yeni işe başlamış arkadaşımız görevlendiriliyormuş. Normal olanı birdir. Hem o da her şeyi daha net öğrenir hem operasyon aksamaz hem de amir yorulmaz. Eminim Özlem Hanım bu konuyu da çözer.
Sonuç olarak Ahmet Bolat yönetimindeki şirket, her geçen gün rekorlar kırmaya devam ediyor. Bazı aksaklıklar olabilir. Özellikle de yüksek sezonda. Yolcuların da, personelin de bu durumu anlayışla karşılaması gerek. Şirketi daha da yükseltmek hepimizin elinde…
Emniyetli uçuşlarınız olsun…
Serdar BAŞAĞAOĞLU
[email protected]
Yorumlar Tüm Yorumlar (24)