İnsan ve Hayvanlar İnsan, taksonomik adıyla Homo sapiens, hayvanlar âlemi içerisinde omurgalı bir memeli olarak primatlar takımının bir üyesidir. Dolayısıyla bilimsel anlamda insanı hayvandan ayıran herhangi bir şey yoktur. Dolayısıyla insanı farklı kılan özelliklerin onu hayvanlar âleminden çıkarmadığını bilmekte yarar var. Einstein bile olsanız kıtlık durumunda gıda kaynakları için saldırganlaşabilen bir primat olduğunuz gerçeği değişmeyecektir. ( Matematiksel, Zihni açan yazılar)
İnsanı hayvandan ayıran herhangi bir şey yok fakat insanı ‘diğer’ hayvanlardan ayıran bir şey var: Gelişmiş bir beyin. Bu sayede Homo sapiens bireyleri uyumlu bir işbirliği içinde geliştirdiği araç gereçlerle bin yıllar içerisinde dünyaya ve diğer tüm türlere hükmetmeyi başarabildi. Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratıklara hayvan, toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlılar ise insan diye anılıyor.
Ö. 195 (?)-159 yılları arasında yaşayan Romalı ünlü Komedya ozanı Terentius “Ban bir insanım ve de insana ait olan hiçbir şey bana yabancı değildir” demiş asırlarca önce. Bu da demek oluyor ki o zamanlardan bu yana insanlarda ve insanlıkta müspet yönde fazla bir değişim olmamış. Bu gün, insanlık çok ilerledi. O kadar ileri gitti ki, uzaklaştı artık görünmüyor desek yeri. Evet, herkes insanlığın çok kötüye gittiğini kabul ediyor. Ancak Tolstoy’un dediği gibi kimse kendisinin kötüye gittiğini kabullenmiyor.
Kargaların intikamlarını mutlaka aldıklarına ve kinci olduklarına dair yaygın bir düşünce var insanlar arasında. Laleli'de esnaflık yapan Metin Özkurt, yerde bulduğu yavru kargayı 'Kediler yemesin' diye yüksek bir yere koydu. Ancak küçük karga ölünce, talihsiz adam bu olayı gören diğer kargalar tarafından taciz edilmeye başlandı. Özkurt'u sürekli takip eden kargalar kindarlıklarını ortaya koydular.. Kargaların zekâları Ted Talk'ta bile yer alıyor. Evet, kargalar tahminimizden çok daha akıllılar, hatta araştırmalara göre şempanzelerle aynı beyin büyüklüğüne sahipler. Kargaların ayrıca inanılmaz bir hafızası var. Washington Üniversitesi'ndeki araştırmacılar kargaların, insanları ve olayları hatırladığı birçok deneyi halka sundular. Bu bilim için önemli bir adımdı nitekim kargaların hemen fark edilmeyen enerjileri hissettiği ortaya çıktı. Bu nedenle bir daha karga gördüğünüzde buna daha sezgisel yaklaşabilirsiniz. Kim bilir, belki de size bir şey anlatmaya çalışıyorlar? Evet; akıllılar, kindarlar ama yine de bu konularda biz insanların çok gerisindeler. ŞİMDİ SİZLER SÖYLEYİN. YAVRUSUNU ÜZEN İNSANI BİR YERE TÜNEYİP BEKLEYEN VE ONA İNTİKAM ALMAK İÇİN SALDIRAN KARGA MI SİNSİ BİR DÜŞMAN YOKSA SALT AYNI DÜNYA GÖRÜŞÜNDE SAHİP OLMAMALARI NEDENİ İLE KİNİNİ İÇİNE HAPSEDİP ŞİRKETTE TENSİKAT ZAMANI GELİNCE, YALNIZ O İNSANIN DEĞİL TÜM AİLENİN EKMEĞİ İLE OYNAYARAK ÇİRKİN KİNİNİ KUSAN İNSAN DENİLEN YARATIK MI DAHA KİNDAR?
Bir söz var, “ Beni düşmanımın kötülüğü değil, dostumun sinsiliği korkutur.” Sinsilik konusunda insanla yılanın at başı gittiğini söylemek yanlış mı olur? Sokacağı insana sessiz sakin yaklaşan bu sürüngenin yaklaşımı itibarı ile insandan ne farkı var ki? Yılan zehri ile öldürüyor, insan zehri ile süründürüyor. Hem de yalnız sokmayı hedeflediği kişiyi değil, tüm ailesini öldürmekten de beter ediyor. Zehirli bir insanla birlikte olduğunuz zaman, size mutluluk getirmeyen ya da hayatınıza güven vermeyen çatışmalı ilişkiler içinde olmak kaçınılmaz. Eğer bir insan başkaları hakkında kötü konuşuyorsa, diğer insanlarla ilgili hep negatif şeyler söylüyorsa, sırf söyleyecek veya yazacak bir şeyiniz olsun diye olmayan şeyleri uyduruyorsa inanınız ki, yılan o insanın yanında daha masum kalacaktır. Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Paulhus bazı insanların neden başkalarına acı çektirmekten hoşlandığı sorusuna cevap arıyor. Bu tür insanlar ise sadece psikopatlar ve katiller değil; okuldaki zorbalardan internet trollerine, işyerlerinde kayırılan çalışanlara hatta politikacı ve polis gibi toplumun üst kesimine mensup kişilerin bile bu kategoriye girebileceğini söylüyor. Paulhus, bu insanlar hakkında hemen yargıya varmanın kolay olduğunu söylüyor. “Tanıştığımız insanlar hakkında melek ve şeytan kalıbını kullanma eğilimi taşıyor, dünyamızı iyi ve kötü insanlar olarak basitleştirmek istiyoruz” diyor. Zalimliği mazur görmeye çalışmasa da onun bu tür insanlara yaklaşımı tıpkı bir zoologun zehirli yılanları incelemesine benziyor. EVET, ŞİMDİ SİZLER SÖYLEYİN. AYNI İŞYERİNDE GÖREVLİ BİR ÇALIŞANIN YÜZÜNE GÜLERKEN ADINI İŞ AKDİ FESHEDİLECEKLERİN LİSTESİNE KONULMAK ÜZERE ÜSTLERİNE JURNALLEYEN BİR İNSAN MI, YOKSA TARLALARDAKİ SÜRÜNGEN Mİ DAHA YILAN, SİZCE HANGİSİ DAHA SİNSİ?
Peki; sinsi insanların karakteristiği nasıldır? İnsanların zayıf yönlerini öğrenir, bunu koz olarak kullanırlar ve manipüle ederler. Kendi zayıflıklarını ise asla belli etmezler. Sizi konuştururlar, özel hayatınızı didikleyebilirler. Ama kendileri bu konuda ser verir, sır vermezler. Kendisine güvenmenizi sağlarlar, ama size asla güvenmezler. Şimdi oturup etrafınıza bir bakın. Bu anlatıma uygun kimselerin mevcudiyetlerini yaşadıklarınızla birleştirin. İnsan görümündeki yılan mı yoksa sürüngen olan mı daha tehlikeli. Bunu bir kez daha düşünün.
Bu arada annesi ortalarda olmayan bir yavru kediyi yavruları olan başka bir anne kedinin yanına koydular. Uzun uzun kokladı. Önce itti, daha sonra ise onu da kendi yavruları ile birlikte emzirmeğe başladı. Halen emziriyor. EVET, ŞİMDİ SİZ SÖYLEYİN, KENDİ YAVRUSU OLMAMASINA RAĞMEN SOKAKTA BULUNAN ANNESİZ YAVRUYU EMZİREN KEDİ Yİ Mİ, YOKSA YAVRU KÖPEĞE EZİYET EDİP BACAKLARINI VE KUYRUĞUNU KESİP SOKAĞA ATAN BEŞER GÖRÜNÜMLÜ VAHŞİYİ Mİ NANKÖR VE KÖTÜ OLARAK KABUL ETMEK GEREK?
Tilki en kurnaz hayvan diye bilinir ama tüm kürkçü dükkânları onun kürkü ile dolu. Bu da gösteriyor ki insanoğlu tilkinin kurnazlığından daha baskın çıkıyor zaman zaman. Hele hele bir de aklını kötüye kullanırsa. En zeki hayvan tilkidir” denir. Günlerce aç gezer tilki. bir fırsatını bulup bir kümese girecek de tavuk yiyip karnını doyuracak, işte onun bütün zekiliği buraya kadar. İnsanoğlunun Tilkiyi bu konuda da çırak çıkartacağından şüphem yok. EVET, ŞİMDİ SİZ SÖYLEYİN. SALT KARNINI DOYURMAK İÇİN KÜMESE KURNAZCA YAKLAŞAN TİLKİ Mİ, YOKSA YALNIZ BİR HEM CİNSİNE KÖTÜLÜK YAPMAK AMACI İLE ŞEKİLLENDİRDİĞİ KURNAZCA PLANLARI UYGULAYAN İKİ AYAKLILAR MI DAHA TEHLİKELİ SİZCE HANGİSİ DAHA İNSAN?
Evet, hayvanlar ihtiyaçları dışında avlanmazlar. Kışkırtılmadan ya da delirmemişse saldırmazlar, ama insanlar zevk olsun diye avlanabilir ve nedensiz saldırabilir. Üstelik hem cinslerini de öldürme konusunda da hayvanlara benzemezler. Kendi cinslerini de öldürürler. ŞİMDİ SİZ SÖYLEYİN HAYVAN DEDİKLERİMİZ Mİ, YOKSA İNSAN GÖRÜNÜMÜNDE OLANLAR MI DAHA TEHLİKELİ
Hayvanın aklı vardır ama fikir yürütmezler. İnsanların da aklı vardır, konularla ilgili fikir yürütebilirler ancak bazıları konu her ne ise fikir yürütmeğe kendilerini mecbur hissederler, çoğunluklada saçmalarlar. Hayvanlar da utanma duygusu yoktur. İnsanlarda bu duygu mevcuttur ancak, zaman içinde birçoğu bunu duygunun varlığını unutur. İNSANLARIN KONUŞURKEN VEYA MÜNAKAŞA EDERKEN BİRBİRİNE UTANMAZ DEMELERİ HUKUKEN HAKARET SAYILMIYOR. BU KONUDA YARGITAY KARARI VAR.
Hayvanların yaptıkları her şey bir içgüdü ya da şartlı refleksten öteye gitmez. Yine de içgüdülerinin biz insanlardan daha gelişmiş olduğunu ifade etmek gerekir. Her şeyden önce, hayvan bir insan değildir, insanın sahip olduğu kötü, rahatsız edici, iğrenç, fena, vs. özelliklerin hiçbirine sahip değildir. Hayvanlar masumdur, saftır ve iyi niyetlidir. Asla sizin arkanızdan konuşmaz, iş çevirmez, planlar yapmaz. Kesinlikle yapmacık değildir bir hayvan, ne hissediyorsa onu gösterir, sizi kandırmaya çalışmaz. Hayvanın size olan sevgisi koşulsuzdur, çıkarlardan, beklentilerden muaftır. Hayvanlar gereksiz yere sorun çıkarmazlar, tartışma, yaratmazlar, Bazıları gibi Tweet atıp sizi ve ülkenizi tehdit etmezler. “Boğuluyorum”, “nefes alamıyorum”, “biraz ara vermeliyiz”, “sen çok iyisin ama…” diyerek ayrılıp giden bir kedi, köpek, kuş, balık, Bir hayvan asla sizi aldatmaz, aldatıyorsa da sorun %100 sizdedir. Öyle değil mi? HAYVANLAR KONUŞAMASA DA ONLARLA HARİKA BİR İLETİŞİM KURABİLİYORUZ. ÇOĞU İNSANLA AYNI DİLİ KONUŞMANIZA RAĞMEN ANLAŞAMIYORUZ. NEDEN Kİ? OYSA Kİ HAYVANLARLA İNSANLAR BİR ÇOK KONUDA AYNI ÖZELLİKLE SAHİP. ÇOĞUMUZ BİRÇOĞUNU BİLMİYORUZ. Sn. T. Gökpınar bunu yayınlamıştı. Ondan alıntı yapalım bu konuda.
KİN TUTMAK VE İNTİKAM İSTEĞİ: 2007 yılında, hayvanat bahçesini ziyaret eden bir grup Tatiana adındaki Sibirya Kaplanının karşısına dikilip onunla alay etmişler. Sonrasında kaplan bir şekilde kaçmış ve bu grubun izini sürmüş ve onlara saldırmış. Açıkça bir yığın insanı ve hayvanı es geçmiş ve o grubu aramış Ne kadar benzeriz değil mi?
YAS TUTMAK: Şempanzeler, filler ve kurtlar ölülerine dokunaklı ve merhametli bir şekilde tepki göstereceklerini bilirler. Grupta bir kayıp olduğu zaman, bu hayvanlar zor bir şekilde uyurlar, oyun oynamayı keserler ve arkadaşlarının öldüğü yerden uzak durmaya çalışırlar. Bu üç tür de ölülerine çeki düzen verirler ve aynı zamanda filler belirli bir seremoni ile ölülerini defnederler.
TARIM YAPMAK. İnsan ırkı 10 bin yıl önce tarım yapmaya başladığında yeni bir çağı başlattılar. Fakat bazı hayvanların milyonlarca yıldır tarım yaptığını öğrenince insan şaşırıyor.
ACIYI ALKOLLE GİDERME İSTEĞİ. Karıncalar gibi, meyve sinekleri de düşündüğünüzden daha çok çok insana benziyorlar. Meyve sineklerinin cinsellikle kafayı bozdukları söyleniyor. Araştırmacıların bulduğuna göre, sinekler potansiyel çiftleri tarafından reddedildiği zaman, alkol içeren meyvelere yönelirler.
KÜLTÜREL DEĞERLER. Kültür genetik bir şey değildir, bağımsız bir bireyden diğerine geçer. 1963 yılında bir tek Japon Makak'ı (maymun cinsi) sıcak kaplıca suyunda rahatladığını keşfetmiş. Şimdi maymun toplulukları bu kaplıca suyuna düzenli ziyaretlerde bulunuyorlarmış. Bütün bu kültür masum meraklı bir maymundan gelişmiş.
ESPRİ ANLAYIŞI: Washington Üniversitesi'ndeki araştırmacılar farelerin oyun oynarlarken yüksek perde de ultrasonik cıvıltılar çıkardıklarını fark etmişler. Fareleri gıdıkladıktan sonra bu sesin açıkça gülmek olduğunu anlamışlar. Diğer hayvanlarda bu gülüş espri ile gelişmektedir. Şempanzelerin de çocuklarla oynanan "ce" oyunu ve diğer oyunları oynarlarken sık sık güldükleri görülmüştür, bu hayvanların aktif bir şekilde diğerlerini güldürmeye çalıştıkları varsayılıyor.
HAYAT BOYU SADIK EŞ OLMAK: Sevgi ile bazı hayvanların bütün hayatlarını tek partnerle geçirdikleri gözlenmiştir. Kanada turnalarının eşleri öldüklerinde %20'sinin başka bir eş bulduğu görülmüştür. Şu ana kadar sadece bir kez bir Kanada turnasının eşini aldattığı görülmüştür. Tabi ki insanların onlardan öğreneceği çok şey var...
ÇOCUKLARINA ÖĞRETMEK: Birçok hayvan öğretir ve ayrıca gözlem ve taklit ederek öğrenir. Mirketler gibi bazıları öğretim için metotlara sahiptirler. Bebeklerini serbest bırakıp deneme, yanılma yöntemiyle bir şeyleri öğrenmelerine izin vermek yerine, Mirket ebeveynleri daha temkinli yaklaşıyorlar. Neredeyse ölmüş olan küçük akrepleri inlerine getirip yavruların onları avlamalarını sağlıyorlar. Yavrular kendilerini geliştirdikçe daha sağlıklı ve büyük akrepleri getirip onları eğitiyorlar ta ki gözleri arkada kalmayıncaya dek.
BİLEREK UYUŞTURUCU KULLANMAK: Zevk için uyuşturucu kullanımı sadece insan davranışı olarak kabul görür. Buna rağmen yunuslar zaman zaman uyuşturucu ile uçma peşindedirler. Kasten Balon Balığı yakalarlar ve halüsinasyon etkisi yaratan savunma mekanizmalarını kullansınlar diye onları canlı yutarlar.
DİL OLUŞTURMAK: Primatlar, balinalar, kuşlar ve kalamarlar'ın belirli objeleri, olayları ve kişileri tanımlamak için belirli bir şekilde sesleri kullandıkları görülmüştür. Hatta primatlar konuşmalarında gramer kullanırlar ve bazı durumlarda diğer hayvanların dillerini öğrenebilirler aynı bizim gibi. Şempanzeler 350 kelime Amerikan işaret dilini öğrenebilirler ve karışık cümleler için bunları kullanabilirler. Bir vakit, eğiticisi maymuna "benim bebeğim öldü" diye işaret ettiğinde, şempanze bir süre yere bakmış ve "ağlama" kelimesini işaret etmiş ve de onun çenesine dokunmuş. Gerçekten büyüleyici bir maymun.
AKSAN GELİŞTİRMEK: Aksanlar sadece insanların kullanabildiğini varsaydığımız iletişimin önemli bir parçasıdır. Ama şimdi, Bilim adamları başka bölgelerde yaşayan hayvanların seslerinde ufak farklılıklar olduğunu fark etmişlerdir. (Bknz. Yaşadıkları Yerlere Göre Sesleri Değişen 17 Hayvan). Scottish Natural Heritage grubu İskoçya'nın doğu ve batı sahillerinde ki yunusların avlanırken farklı sesleri kullandıklarını keşfetmişlerdir. İnsanlardaki gibi onlarında dilleri birinden birine geçiyor ve bu işlem sürecinde değişiyor.
ÜŞENGEÇLİK: İnsanlar tembel olmaya çalışıyor, çünkü artık egemenlik noktasına ulaştık. İş ertelemeye gelince, güvercinler de bizimle aynı. Araştırmacılar güvercinlere sonunda ziyafet olan 2 çalışma programı seçeneği vermişler. Güvercinlerden biri ziyafetten önce uzunca bir süre bekleyeceği kolay olan programa başlamış, diğeri ise yine uzunca bir süre bekleyeceği fakat biraz daha zor olan programa başlamış. Daha sonraki görev programında güvercinler uzun görev programı anlamına gelen kısa görev programını seçmişler.
Hayvanların okuma kabiliyeti yok. İnsan ise okuyabiliyor. Buna rağmen bazı insanlar hayvanlarla aralarındaki en büyük fark olan düşünme güdüsüne sahip olmalarına rağmen okuduklarını yine de anlamıyor, yorumlayamıyor. Bu türle karşılaşınca elimizde olmadan düşünüyoruz? Bunların okuyamayan, okuduğunu anlamayan ve yorumlayamayanların yukarıda belirtilen noktaları da dikkate alırsak diğer canlı türlerinden farkı ne ola ki?
Yorumlar